Dava, ihalenin feshi istemine ilişkindir. İİK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Şikayetçinin bir taşınmaza yönelik ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu sebebiyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden anılan taşınmaz yönünden, aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi doğru değildir. Öte yandan, şikayetçinin dosya kapsamına göre bilinen iki ayrı adresi bulunduğu halde, bilinen bu adreslere tebligat çıkarılmadan; Mernis adresinin bilinen son adres olarak kabulüyle bu adrese tebligat gönderilmesi doğru olmadığı gibi, şikayete konu satış ilanı tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.’nın 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden satış ilanı tebliğ işlemini T.K.’nın 21/2. maddesi uyarınca yapması yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Ayrıca, İİK.’nın 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği satışı yapılan taşınmazın paydaşlarına tebliğ edilmelidir. Taşınmazın hissedarı olan şikayetçiye satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir.

image_pdfimage_print
Bu içerik sadece üyelere özeldir. Üyelere özel içerikleri görebilmek için lütfen üye olun
Üye Ol
image_pdfimage_print