Davanın Anahtar Teslimi İnşaat Yapı İşleri Sözleşmesinden kaynaklanmış olup fesih tarihine kadar gerçekleştirilen imalat bedelinin ödenmesi ve haksız fesih nedeniyle uğradığı zararların tazmini istemine ilişkindir Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının ıslahı da dikkate alınarak imalat bedeline yönelik talebin kısmen kabulüne haksız fesih nedeniyle uğranılan zararların tazmini istemine ait dava kararı

  1. Hukuk Dairesi         2018/2677 E.  ,  2018/3379 K.
  •  

“İçtihat Metni”

Mahkemesi:Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … ile davalı vekilleri Avukat… ve Avukat … geldi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –
Dava, 07.08.2012 tarihli “Anahtar Teslimi Alüminyum Giydirme Cephe İnşaat Yapı İşleri Sözleşmesi’nden” kaynaklanmış olup, fesih tarihine kadar gerçekleştirilen imalat bedelinin ödenmesi ve haksız fesih nedeniyle uğradığı zararların tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının 01.07.2016 tarihli ıslahı da dikkate alınarak imalat bedeline yönelik talebin kısmen kabulüne, haksız fesih nedeniyle uğranılan zararların tazmini isteminin ise reddine dair verilen karar, davalı iş sahibi şirket vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dairemizin 26.03.2018 tarihli geri çevirme kararı üzerine dosyaya sureti kazandırılan … Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/857 Esas sayılı dosyasının incelenmesi sonucunda, iş sahibi şirket tarafından yüklenici şirket aleyhine aynı sözleşmeye dayalı olarak, yüklenicinin sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle feshedilen sözleşme uyarınca ödenmesi gereken cezai şartın tespit ve tahsili talebiyle dava açıldığı, davanın halen derdest olduğu anlaşılmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 166/1 maddesi uyarınca kural olarak aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda davanın her aşamasında talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Dava konusu somut olayda, her iki davanın konusu ve tarafları bakımından bağlantı bulunduğu, her iki davada da aynı
sözleşmeden kaynaklanan alacakların talep edildiği, sıfatları farklı olmakla birlikte davaların taraflarının aynı olduğu, davalardan biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla iki davanın birlikte görülmesinde gerek usul ekonomisi ve gerekse birbirleriyle çelişkili kararlar çıkmasının önlenmesi bakımından fayda bulunmaktadır.O halde, mahkemece … Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/857 Esas sayılı dosyasında devam eden dava ile eldeki dava arasında fiili ve hukuki irtibat olduğu, her iki davanın aynı mahkemede açıldığı ve bağlantılı davaların birleştirilerek görülmesi gerektiği değerlendirilerek her iki davanın HMK’nın 166. maddesi uyarınca ilk açılan eldeki temyize konu davada birleştirilerek birlikte neticelendirilmesi gerekirken bu husus gözden kaçırılmak ve davalının bu yöndeki talebi dikkate alınmaksızın davanın sonuçlandırılması doğru olmamış ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2-… Asliye Ticaret Mahkemesine sunulan dava dilekçesiyle davacı yüklenici şirket, 5.000,00 TL gerçekleştirilen imalat bedeli ve 5.000,00 TL de haksız fesih nedeniyle uğranılan zarar olmak üzere toplam 10.000,00 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu düşüncesiyle 12.06.2013 tarihinde, 2013/125 E., 2013/312 K. sayılı görevsizlik kararı verilmiştir. Bu kararın davalı iş sahibi şirket vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 24.12.2013 gün, 2013/6484 E., 2013/7009 K. sayılı ilamıyla görevli mahkemenin … Asliye Ticaret Mahkemesi olduğu belirtilerek bozma kararı verilmiştir. Bunun üzerine dosya mahkemenin 2014/158 esasına kaydedilmiş ve yargılamaya devam olunmuştur. Dosyaya bilirkişi raporu sunulması sonrasında davacı vekilince 01.07.2016 tarihinde harcı da yatırılmak suretiyle ıslah dilekçesi verilmiş ve imalat bedeli talebi 5.000,00 TL’den 74.400,00 TL’ye çıkartılmıştır. 1086 sayılı HUMK’nın 84. maddesi gereğince ıslahın, tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinceye, tabi olmayanlarda yargılamanın sonuna kadar yapılması, 6100 sayılı HMK’nın 177/1. maddesi hükmünce de tahkikatın sona ermesine kadar yapılması mümkündür. Az önce de belirtildiği üzere 2013/126 Esas sayılı dosyada 12.06.2013 tarihinde dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu görevsizlik kararı verilmiştir. 04.02.1948 gün, 1944/10 Esas, 1948/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ve bu içtihadı birleştirme kararının değiştirilmesine gerek olmadığına dair 06.05.2016 gün, 2015/1 Esas, 2016/1 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre hangi nedenle olursa olsun bozmadan sonra ıslah yapılması mümkün olmadığından mahkemece ıslah talebi dikkate alınmaksızın dava dilekçesinde istenilen tutarlara göre karar verilmesi yerine, söz konusu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları gözden kaçırılarak ıslahla artırılan miktara göre kısmen kabul kararı verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 1.630,00 TL duruşma vekillik ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, 24.09.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.