aporda, batı duvarı için yapılan güçlendirme işlemlerinin yeterli olmadığı, bu duvarın bu haliyle de kullanılması durumunda öğrenciler için risk oluşturduğu belirtildiğinden, mahkemece bozmadan önce ikinci bilirkişi kurulunu oluşturan inşaat mühendisi bilirkişilerden bu duvarın yeniden yapımı için gerekli olan bedelin ayıbın ortaya çıktığı zamandaki serbest piyasa fiyatlarına göre hesaplattırılması için rapor alınması gerekirken, davacı idare tarafından tek taraflı olarak düzenlenen yaklaşık maliyette belirtilen bedele hükmedilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, yargılama aşamasında doğu duvarının davalı yüklenici tarafından yeniden inşa edildiği anlaşıldığından bu dava konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu duvar için de davacı idare tarafından duvarın yeniden inşası için tespit edilen yaklaşık maliyet bedeline hükmedilmesi de doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.

<![CDATA[

T.C. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi

Esas No:2017/1561 Karar No:2017/4314 K. Tarihi:7.12.2017 Mahkemesi : … Asliye Hukuk Mahkemesi Davalılar :1-… 2-…-Tu İnş. Tic. Taah. Proje Eml. Gıda Teks. Parfümeri Ltd. Şti. Vek. Av. … Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hüküm davacı vekili ile davalılar vekilince temyiz edilmiş, davalılar vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacı vekili Avukat … … ile davalılar vekili Avukat … geldi. Temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü: – K A R A R – Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, ayıplı imalât sebebiyle yıkılan duvar ile yıkılma tehlikesi bulunan duvarın bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere yıkılıp yeniden yapılması, mümkün olmaması halinde yaklaşık maliyet olarak hesaplanan 168.899,73 TL’nin hasar tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. 1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün olmamasına göre ve karar başlığında davacı olarak Milli Eğitim Bakanlığı yerine … yazılmasının maddi hata olup, mahallinde her zaman giderilmesinin mümkün bulunmasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Taraflar arasında akdedilen 12.09.2007 tarihli sözleşme ile davalı yüklenicinin … … Lisesi inşaatı yapım işini götürü bedel üstlendiği, işin geçici ve kesin kabullerinin yapıldığı, davacı iş sahibi idarenin açtığı davada, işin kabulünün yapılmasından sonra yüklenicinin işi gizli ayıplı yapması nedeniyle okulun doğu tarafında bulunan duvarın yıkıldığı, batı tarafında bulunan duvarın ise yıkılma tehlikesi altında olduğu, bu nedenle ayıbın giderim bedeli ya da duvarlarının yeniden yapılmasını talep ettiği; davalı yüklenicinin ise işi tam olarak ifa ettiği, tarafına izafe edilecek herhangi bir kusur bulunmadığını savunduğu, mahkemece yapılan ilk yargılama sonunda yıkılan bahçe duvarının şartname uyarınca davalı tarafından yargılama aşamasında yeniden yapılması nedeniyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verildiği, davacı idarenin de duvarın ayıplı yapılmasında kusurlu olduğu, bu nedenle kusuru oranında yargılama giderine mahkum edildiği, kararın taraflarca temyiz edilmesi sonucunda Dairemizin 2014/6229 Esas, 2015/3843 Karar ve 01.07.2015 tarihli kararı ile, davacı idareye kusur izafe edilmesinin doğru olmadığı, yıkılma tehlikesi altında olan duvar hakkında ikinci bilirkişi kurulu raporu doğrultusunda işlem yapılmaksızın karar verildiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verildiği, mahkemece bozma kararına uyulduğu anlaşılmıştır. Bozma kararından sonra yapılan yargılama sırasında jeoloji mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen 03.01.2017 tarihli raporda, batı duvarı için yapılan güçlendirme işlemlerinin yeterli olmadığı, bu duvarın bu haliyle de kullanılması durumunda öğrenciler için risk oluşturduğu belirtildiğinden, mahkemece bozmadan önce ikinci bilirkişi kurulunu oluşturan inşaat mühendisi bilirkişilerden bu duvarın yeniden yapımı için gerekli olan bedelin ayıbın ortaya çıktığı zamandaki serbest piyasa fiyatlarına göre hesaplattırılması için rapor alınması gerekirken, davacı idare tarafından tek taraflı olarak düzenlenen yaklaşık maliyette belirtilen bedele hükmedilmesi doğru olmamıştır. Öte yandan, yargılama aşamasında doğu duvarının davalı yüklenici tarafından yeniden inşa edildiği anlaşıldığından bu dava konusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, bu duvar için de davacı idare tarafından duvarın yeniden inşası için tespit edilen yaklaşık maliyet bedeline hükmedilmesi de doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. 3-Davacı dava dilekçesinde, hasar tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesini talep etmiş ise de; hasar tarihi kesin vade olmadığı gibi, davacının davalıyı dava ve sözleşme tarihinde yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu 101. maddesine göre ihtarname ile temerrüte düşürülmediği anlaşıldığından, temerrüdün dava tarihi itibariyle oluştuğu dikkate alınarak dava tarihinden itibaren davacı yararına yasal faize hükmedilmesi gerekirken bu hususta da karar verilmemesi doğru olmamış, kararın bu nedenle de bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, kararın 2. bent uyarınca davalı, 3. bent uyarınca da davacı yararına BOZULMASINA, 1.480,00’er TL duruşma vekillik ücretinin taraflardan karşılıklı olarak alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan diğer tarafa verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 07.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.  ]]>