Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi – Yanlar Arasındaki Sözleşme Esas İtibariyle Ayakta Olup Blok Yönünden Bir Kısım Sözleşmenin İmkansız Hale Geldiği /sonraki İmkansızlık Sebebiyle Şartları Varsa Tazminat Ödenip Ödenmemesine Karar Verilmesi )

T.C.

YARGITAY

23. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/8338

K. 2014/1193

T. 19.2.2014

• EKSİK VE KUSURLU İŞLER BULUNMASI ( Talep Yüklenicinin Kusurlu Olduğu İleri Sürülerek İnşa Edilemeyen Blok Sebebiyle Uğranılan Zararın Tahsili İstemi – Sonraki İmkansızlık Sebebiyle Tazminat Ödeme Koşullarının Oluşup Oluşmadığı İncelenerek Sonucuna Uygun Karar Verilmesi Gerekirken İstenen Tazminatın Dönme Cezası Olduğundan Bahisle Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )

• DÖNME CEZASI ( Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi – Bu Tür Cezanın İstenebilmesi İçin Karşı Tarafça Akitten Dönülmesi Gerektiği/Somut Olayda İse İmkansızlık Hali Mevcut Olup Davalı Yüklenicinin Sözleşmeden Dönmesi Söz Konusu Olmadığından Dönme Cezasına Dair İstemin Şartları Oluşmadığından Tümüyle Reddi Gerektiği )

• SONRAKİ İMKANSIZLIK ( Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi – Yanlar Arasındaki Sözleşme Esas İtibariyle Ayakta Olup Blok Yönünden Bir Kısım Sözleşmenin İmkansız Hale Geldiği /sonraki İmkansızlık Sebebiyle Şartları Varsa Tazminat Ödenip Ödenmemesine Karar Verilmesi Gerektiği )
• İNŞA EDİLEMEYEN BLOK SEBEBİYLE UĞRANILAN ZARARIN TAHSİLİ İSTEMİ ( Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesi – Sonraki İmkansızlık Sebebiyle Tazminat Ödeme Koşullarının Oluşup Oluşmadığı İncelenerek Sonucuna Uygun Karar Verilmesi Gerekirken İstenen Tazminatın Dönme Cezası Olduğundan Bahisle Karar Verilmesinin Doğru Olmadığı )

818/m.158/III

6098/m.179/son

ÖZET : Dava, arsa payı karşılığı asıl ve ek sözleşme gereğince inşaatın teslim edildiğini ancak eksik ve kusurlu işler bulunduğunu belirtilerek zararın tazmini talep edilmiştir. Dayanılan maddi vakıaları ispat etmek taraflara, davadaki hukuki nitelemeyi yapmak hakime aittir. Birleşen davadaki talep yüklenicinin kusurlu olduğu ileri sürülerek inşa edilemeyen blok sebebiyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Keza sözleşmeyi fesih veya dönme hali söz konusu değildir. Şu halde sonraki imkansızlık sebebiyle tazminat ödeme koşullarının oluşup oluşmadığı incelenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken istenen tazminatın dönme cezası olduğundan bahisle karar verilmesi doğru değildir.

Talep edilen istek kalemlerinden birisi olan sözleşmedeki hüküm, hukuki niteliği itibariyle 818 Sayılı B.K.nın 158/III ( T.B.K.nın 179 /son ) maddesi gereğince dönme cezası mahiyetindedir. Bu tür cezanın istenebilmesi için karşı tarafça akitten dönülmesi gerekir. Somut olayda ise, imkansızlık hali mevcut olup, davalı yüklenicinin sözleşmeden dönmesi söz konusu değildir. Bu sebeple dönme cezasına dair istemin şartları oluşmadığından tümüyle reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

DAVA : Taraflar arasındaki asıl ve birleşen tazminat ve alacak davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraf vekillerince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacılar vekili ile davalı vekili gelmiş olmalarıyla, duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçelerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Asıl davada davacılar vekili, davacı arsa sahipleriyle davalı yüklenici arasındaki arsa payı karşılığı asıl ve ek sözleşme gereğince inşaatın teslim edildiğini ancak eksik ve kusurlu işler bulunduğunu ve iskanın alınmadığını, C blok yapımının davalı yüklenicinin kusuru sebebiyle imkansız hale geldiğini, bu sebeple sözleşmenin C bloğun yapımına dair kısmını feshettiklerini ileri sürerek, davacıların arsa payları nazara alınarak K. S. ve K. P. için toplam 62.184,00 TL dönme cezasının, C blokun inşa edilememesi sebebiyle doğan menfi zarar sebebiyle 25.000,00’er TL’den toplam 50.000,00 TL, eksik ve sözleşmeye aykırı imalatlar için 10.000,00’er TL’den toplam 20.000,00 TL olmak üzere toplam 132.284,00 TL’nin ihtar tarihinden itibaren ticari avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Birleşen davada davacı vekili, yüklenicinin kusuru sebebiyle C bloğun yapılmasının imkansız hale gelmesi sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 15.000,00 TL’ nin dava tarihinden itibaren ticari avans faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, C bloğun yapımının imkansız hale gelmesinde müvekkili yüklenicinin bir kusurunun bulunmadığını, A ve B blokları tam ve eksiksiz olarak teslim ettiğini ve davacıların bağımsız bölümlerde oturduklarını, sözleşmenin davacılar tarafından feshedildiğini ve dönme cezasının talep edilemeyeceğini savunarak asıl ve birleşen davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen ek bilirkişi kurulu raporu ile tüm dosya kapsamına göre, C blok yapımının davalının kusuru sebebiyle imkansız hale geldiği, sözleşmenin 27. maddesinde belirtilen cayma cezasının talep edilebileceği, eksik ve kusurlu işler bulunduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davada dönme cezasına dair talebin kabulüne, asıl davada eksik ve kusurlu iş bedeli talebinin kısmen kabulüyle kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararı, asıl ve birleşen davada tarafların vekilleri temyiz etmiştir.

1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre taraf vekillerinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2- ) Taraflar arasındaki 23.2.2010 asıl ve 4.1.2011 tarihli ek arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri gereğince 56 ve 92 parsel üzerine A ve B blokların, 83 parsel ve bitişikteki yüklenici tarafından satın alınacak Milli Emlak Müdürlüğüne ait arkın birleştirilmesi suretiyle oluşacak parsel üzerine ise C bloğun yapılması kararlaştırılmıştır. A ve B bloklar inşa edilmekle beraber C blok 83 numaralı parsele bitişik 97 numaralı parselin ihalesine yüklenicinin katılmaması sebebiyle yapılamamış ve arsa sahiplerine de ihale hususunda bir ihbarda bulunulmamıştır.

Öncelikle, yanlar arasındaki sözleşme esas itibariyle ayakta olup, C blok yönünden bir kısım sözleşmenin imkansız hale gelmesi söz konusudur. Bu itibarla, sonraki imkansızlık sebebiyle şartları varsa tazminat ödenip ödenmemesine karar verilmesi gerekirken, mahkemece asıl davada bu talep hakkında olumlu veya olumsuz herhangi bir karar verilmemesi doğru olmamıştır.

Bunun yanında, talep edilen istek kalemlerinden birisi olan sözleşmenin 27. maddesindeki hüküm, hukuki niteliği itibariyle 818 Sayılı B.K.nın 158/III. ( T.B.K.nın 179 /son ) maddesi gereğince dönme cezası mahiyetindedir. Bu tür cezanın istenebilmesi için karşı tarafça akitten dönülmesi gerekir. Somut olayda ise, imkansızlık hali mevcut olup, davalı yüklenicinin sözleşmeden dönmesi söz konusu değildir. Bu sebeple dönme cezasına dair istemin şartları oluşmadığından tümüyle reddi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır.

Diğer yandan, asıl davada eksik ve kusurlu işlerin tahsiline karar verilmiş ise de, alınan bilirkişi raporu gerek imalat kalemleri, gerekse miktar yönünden birbiriyle çelişkili olduğu halde yapılan itirazlar da gözetilip bu çelişki giderilmeden karar verilmesi hatalı olmuştur.

Yine gerek asıl gerek birleşen davada talep edilen miktarlara faiz işletilmesi istendiği halde bu konuda da karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

Son olarak, dayanılan maddi vakıaları ispat etmek taraflara, davadaki hukuki nitelemeyi yapmak hakime aittir. Yukarıda açıklandığı üzere, birleşen davadaki talep yüklenicinin kusurlu olduğu ileri sürülerek inşa edilemeyen C blok sebebiyle uğranılan zararın tahsili istemine ilişkindir. Keza sözleşmeyi fesih veya dönme hali söz konusu değildir. Şu halde sonraki imkansızlık sebebiyle tazminat ödeme koşullarının oluşup oluşmadığı incelenerek sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken istenen tazminatın dönme cezası olduğundan bahisle karar verilmesi de doğru değildir.

Açıklanan sebeplerle, karar taraflar yararına bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün taraflar yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir olunan 1.100,00’er TL duruşma vekalet ücretinin birbirlerinden alınıp yekdiğerine verilmesine, peşin harçların istenmesi halinde iadelerine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.