daha önce seri dosyalarda da zincirleme akitlerin olduğu ve ihale yapılamadığında geçici bir süre ihale yapılıncaya kadar işçilerin çalıştırılmaya devam edildiği görülmektedir” denilmesine rağmen mahkemece deliller toplanmadan dava süreden reddedilmiştir, karar bu hali ile hatalı

Özet: 27/04/2016 tarihli celsede davacı vekili “ iş ilişkisi muvazaalıdır bu nedenle de tanık dinlenmesi gerekir, iş sözleşmesi belirsiz süreli sözleşme niteliğindedir, ayrıca fesih tarihi konusunda da tanığın dinlenmesi gerekir, davacının iş akdinin feshedildiği tarih olarak ayın 11 inde bildirilmişse de, davacının o sürede çalıştığı puantaj kayıtlarında da bellidir, asıl fesih 20/11/2015 tarihidir, daha önce seri dosyalarda da zincirleme akitlerin olduğu ve ihale yapılamadığında geçici bir süre ihale yapılıncaya kadar işçilerin çalıştırılmaya devam edildiği görülmektedir” denilmesine rağmen mahkemece deliller toplanmadan dava süreden reddedilmiştir, karar bu hali ile hatalı olup ,bozmayı gerektirmiştir.
 
T.C.
Yargıtay
9. Hukuk Dairesi
E: 2016/22115 K: 2017/14814 K.T.: 03.10.2017
“İçtihat Metni”
MAHKEMESİ :İŞ MAHKEMESİ
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hüküm süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren … Belediyesi tarafından kurulan işyerinde taşeron firmaya bağlı olarak 05/06/2009 tarihinden itibaren çalıştığını, 31/12/2013 tarihinde tüm işçilerin sigorta çıkışlarının yapıldığını, davalı Belediye tarafından ihale yapılmadığından bahisle sigorta girişinin yapılmadığını, daha önce muvazaalı olarak … ve …. firmaları adı altında hizmeti gösterilen işçilerin 01/01/2014-02/02/2014 tarihleri arasında 33 gün boyunca doğrudan davalı Belediye tarafından çalıştırıldığını, işçileri kayıt dışı çalıştıran belediyenin işçilerden gönüllü çalıştıklarına ilişkin yazılı beyanlarının alındığını, müvekkili ve işçilerin ücretlerin ödenmesi ve kayıt dışı çalışmaya son verilmesini istediklerini, bu defa işçilerin … … İnş. …. A.Ş.de çalışıyor gibi gösterildiğini, işçilerin iş akidlerini en son 01/10/2015 tarihinde sona erdiğinin söylendiğini, bundan sonra 5M isimli başka bir firmada çalışacaklarının söylendiğini, müvekkilinin ve işçilerin fesih bildirimi yapılmadığını ve sözleşmeye imza atmayacaklarını beyan ettikleri, bunun üzerine 20/11/2015 tarihinde fen işleri şantiyesindeki amirler tarafından … … … A.Ş. Şirketi ile olan ihalelerin bittiği , işe gelmemeleri söylendiğini ve bu tarihte iş akidlerinin feshedildiğini iddia ederek belediyedeki işine iadesini talep etmiştir.
B)Davalı cevabının özeti;
Davalı şirket vekili: davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını, davacının yeni taşeron firma ile sözleşme imzalamaktan imtina ettiğini kabul ettiğini, müvekkili şirket yönünden husumet yöneltilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini, davacının işe iadesinin fiilen imkansız olduğunu, davacının icra ettiği herhangi bir iş kolu bulunmadığını, davacının fesih tarihi itibariyle sendika üyesi olmadığını, sözleşme süresi bittiğinden davacının 31/10/2015 tarihinde çıkış işlemi yapıldığını savunarak davanın usulden ve esastan reddini talep etmiştir.
Davalı Belediye vekili cevap dilekçesinde; davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davanın süresinde açılmadığını, bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
C)Yerel Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece,yapılan yargılamada dava usulden(dava açım süresinden) reddedilmiştir.
D)Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
E)Gerekçe:
Anayasa’nın 138 ve 141. maddeleri uyarınca Hakimler, Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm verirler ve bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. Bu gerekçede hukuki esaslara ve kurallara dayanmalı, nedenleri açıklanmalıdır.
Diğer taraftan 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı HMK.’un 27. Maddesinde hukuki dinlenilme hakkı kurala bağlanmıştır. Hukukî dinlenilme hakkı, Anayasanın 36 ncı maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6 ncı maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkemeler, kararlarını somut ve açık bir şekilde gerekçelendirmek zorundadırlar. Eksik, şeklî ve görünüşte gerekçe yazılması adil yargılanma hakkının (hukukî dinlenilme hakkının), ihlâlidir.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden sözedilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, 27/04/2016 tarihli celsede davacı vekili “ iş ilişkisi muvazalıdır bu nedenle de tanık dinlenmesi gerekir, iş sözleşmesi belirsiz süreli sözleşme niteliğindedir, ayrıca fesih tarihi konusunda da tanığın dinlenmesi gerekir, davacının iş akdinin feshedildiği tarih olarak ayın 11 inde bildirilmişse de, davacının o sürede çalıştığı puantaj kayıtlarında da bellidir, asıl fesih 20/11/2015 tarihidir, daha önce seri dosyalarda da zincirleme akitlerin olduğu ve ihale yapılamadığında geçici bir süre ihale yapılıncaya kadar işçilerin çalıştırılmaya devam edildiği görülmektedir” denilmesine rağmen mahkemece deliller toplanmadan dava süreden reddedilmiştir, karar bu hali ile hatalı olup ,bozmayı gerektirmiştir.
F)SONUÇ:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,03/10/2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.