Davacı dava dilekçesinde davalı ile aralarında akdî ilişki bulunduğunu iddia etmiş ise de davalı akdî ilişkiyi inkâr etmiş davacı buna dair yazılı bir belge sunamamıştır Kurulduğu iddia edilen temel hukuksal ilişki TBK maddesinde tanımlanan eser sözleşmesidir Kural olarak eser sözleşmesi zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir Ancak sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde sözleşmenin yapıldığı zamanki miktar veya değeri HMK maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur Akdî ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ya davacı tarafından yazılı delil başlangıcına dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş olması gerekir 1

“Davacı, davasında davalının konutunun komple iç dekorasyon işini yaptıklarını, bu işten kaynaklı toplam 53.100,00 TL fatura alacağının davalı tarafından ödenmediğini, yaptıkları icra takibine de itiraz edildiğini belirterek itirazın iptâline karar verilmesini istemiş, davalı savunmasında davacıya hiçbir şekilde borcu olmadığını, aralarında akdî ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan işlerin davacı tarafından yapıldığı, mahkemece dinlenen tanık beyanları ve mahallinde bizzat yapılan gösterme ile kabul edildiği gerekçesi ile davalının itirazının 52.022,00 TL üzerinden iptâli takibin devamına, asıl alacak 51.571,00 TL ye takip tarihinden itibaren yasıl faiz uygulanmasına, fazlaya dair istemin reddine ve şartları oluşmadığından icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.Davacı dava dilekçesinde davalı ile aralarında akdî ilişki bulunduğunu iddia etmiş ise de, davalı akdî ilişkiyi inkâr etmiş davacı buna dair yazılı bir belge sunamamıştır. Kurulduğu iddia edilen temel hukuksal ilişki TBK’nın 470. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamanki miktar veya değeri HMK’nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. Akdî ilişkinin tanık delili ile kanıtlanabilmesi için ya davacı tarafından “yazılı delil başlangıcına” dayanılmış olması veya davalının tanık dinlenmesine açıkça onay vermiş olması gerekir. Somut olayda dava değeri dikkate alındığında tanık dinlenilmesini mümkün kılan diğer yasal sebepler bulunmadığı gibi davalı tarafça açıkça muvafakat edilmediğinden tanık dinlenemeyeceği gibi dinlenmiş olsa dahi beyanına itibar edilmesi mümkün değildir. Davacı iddiasını ve inkâr edilen akdî ilişkiyi yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Ancak dava dilekçesinin deliller bölümünde açıkça yemin deliline dayanmıştır. Bu durumda davacıya akdi ilişkinin varlığıyla ilgili davalıya yemin yöneltme hakkının varlığı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu husus üzerinde durulmaksızın davanın yazılı miktarda kısmen kabulü doğru olmamış bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda 1. bentte açıklanan sebeplerle davacının tüm temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA..” (YARGITAY 15. HUKUK DAİRESİ E. 2016/6206 K. 2018/1483 T. 11.4.2018)