Dava, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, yüklenicinin sözleşmede belirtilen sorumluluğu yerine getirmemesi ve işi süresinde bitirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi sonucu iki adet çekle ilgili ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi, söz konusu çeklerin icra takibine konu edilmemesi, bu çeklerle ilgili borçlu bulunulmadığının tespiti, söz konusu çeklerin iptâli, sözleşme gereği yapılan ödemeler sebebiyle 5.000,00 TL alacak istemine ilişkindir

  1. Hukuk Dairesi         2018/2290 E.  ,  2018/2900 K.
  •  

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ise de davalının temyiz dilekçesi süresi içerisinde temyiz defterine kaydedilmediği ve temyiz harcının yatırılmadığı, davacının temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanmakta olup, yüklenicinin sözleşmede belirtilen sorumluluğu yerine getirmemesi ve işi süresinde bitirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshi sonucu iki adet çekle ilgili ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi, söz konusu çeklerin icra takibine konu edilmemesi, bu çeklerle ilgili borçlu bulunulmadığının tespiti, söz konusu çeklerin iptâli, sözleşme gereği yapılan ödemeler sebebiyle 5.000,00 TL alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan yargılama sonuunda, … hakkındaki davanın husumetten reddine, davaya konu çeklerin iptâline ve icra takibine konu edilmemesine ilişkin davanın reddine, 5.000,00 TL’lik alacak davasının usulden reddine, menfi tespit davasının kısmen kabulüne dair verilen karar, menfi tespit talebinin kabul edilen kısmı yönünden davalı şirket ve tamamı yönünden davacı vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Davalı şirket vekili 01.02.2016 tarihli katılma yoluyla verdiği temyize cevap ve temyiz dilekçesinde, menif tespit davasının kabul edilen kısmının temyizen bozulmasını talep etmiş ise de; temyiz harçlarını yatırmadığı ve muhtıra tebliğine rağmen de eksik harcı ikmâl etmediğinden davalı şirketin, 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın 434/III. maddesi gereğince mahkeme kararını temyiz etmemiş sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;
2-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
3-Davacı, dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümü 3. maddesinde, dava sonunda miktarı artırma hakları saklı kalmak kaydı ile 5.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte davalılardan tahsilini de istemiştir. Bu 5.000,00 TL’lik davanın, dava dilekçesinin konu kısmı ve açıklamalar bölümüne göre yükleniciye feshedilen sözleşme nedeniyle yapılan fazla ödeme ve uğranılan zararın giderilmesi için açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının bu talebinin 6100 sayılı HMK’nın 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olduğuna dair bir beyanı bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi hükmünce hakim, Türk hukukunu resen uygulayacağından maddi vakıaları ileri sürüp kanıtlamak taraflara, hukuki niteleme hakime aittir. Kısmi dava, davacının aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil bir kısımnı talep ederek açtığı davadır. Davacı 5.000,00 TL’lik davasını aynı hukuki ilişkiden kaynaklanan ve tartışmalı olan alacağın bir kısmını isteyerek açtığı ve alacağın tamamı da tartışmalı olduğundan bu talebi 6100 sayılı HMK’nın 109. maddesinde düzenlenen kısmi dava niteliğindedir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.03.2016 gün 2014/15-439 Esas 2016/207 Karar, 15. H.D.’nin 10.07.2013 gün 2012/6728 Esas 2013/4521 Karar sayılı ilâmları).
Bu halde mahkemece sözleşmeye aykırılık nedeniyle uğranılan zararlar ve fazla ödemenin iadesi için açılan kısmi dava ile ilgili işin esasına girilip, taraf delilleri toplandıktan sonra sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, hukuki değerlendirmede yanılgıya düşülerek, bu alacak kalemiyle ilgili davanın belirsiz alacak davası kabul edilip usulden reddi doğru olmamıştır.
Davacının dava dilekçesinin sonuç ve istem bölümünün 4. maddesindeki istemi bu bentte keşide tarih, meblağ ve numaraları belirtilen çeklerle ilgili İİK’nin 72. maddesinde düzenlenen menfi tespit (borçlu bulunulmadığının tespiti) talebine ilişkin olup çeklerin iptâli ve söz konusu çeklerin icra takibine konu edilmemesine ilişkin taleplerin de söz konusu çeklerin bedelsizliği nedeniyle taraflar yönünden iptâli ile İİK’nın 72/II. maddesindeki icra takibinden önce açılan menfi tespit davasındaki icra takibinin durdurulmasına yönelik ihtiyati tedbir talebi vasfında olduğu, ayrı bir dava olmadığından, bunlarla ilgili istemlerin de menfi tespit davası kapsamında değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu taleplerin kayıp edilme nedeniyle (zayi nedeniyle) iptâl davası gibi değerlendirilip reddine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Öte yandan açılan menfi tespit davası ile ilgili olarak da davacı dava dilekçesinin açıklamalar bölümü 3. maddesinde nakit, çekle ve davalı namına ödemeler yaptığını, verdiği çeklerden dilekçenin 6. maddesi ve sonuç kısmının 4. maddesinde belittiği iki adet çekin bedelsiz kaldığını ileri sürerek bu çekler yönünden borçlu bulunmadığının tespitini talep etmektedir. Hükme esas alınan teknik bilirkişi raporundan davalı yüklenici şirketin gerçekleştirdiği ve hakettiği imalât bedelinin 37.500,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Menfi tespit ve alacak davasında hak edilen iş bedeli ile yapıldığı kanıtlanan ödemeler mukayese edilip sonucuna göre karar verilmesi zorunludur.
Bu durumda mahkemece menfi tespit davası yönünden de davacı iş sahibinin sözleşme nedeniyle yaptığı ödeme iddiaları ile ilgili delilleri toplanıp değerlendirilerek kanıtlanacak ödeme miktarından davalı yüklenici şirketin hakettiği 37.500,00 TL iş bedeli mahsup edildikten
sonra, borçlu bulunulmadığının tespiti ve taraflar yönünden iptâli talep edilen 15.01.2014 keşide tarihli 22276 nolu ve 20.000,00 TL bedelli 15.02.2014 keşide tarihli 22277 no 25.000,00 TL bedelli çekler yönünden de sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, verilen çekler dışındaki ödeme iddiaları incelenip değerlendirilmeksizin menfi tespit davasında da eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi yanlış olmuştur.
Kararın belirtilen sebeplerle bozulması uygun görülmüştür.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı şirketin temyiz isteminin süre yönünden reddine, 2. bent uyarınca davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, 3. bende göre kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 04.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.