Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın iptâli ve icra inkâr tazminatına karar verilmesi istemiyle açılmış, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar

  1. Hukuk Dairesi         2018/2025 E.  ,  2018/2804 K.
  •  

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için başlatılan ilâmsız icra takibine vâki itirazın iptâli ve icra inkâr tazminatına karar verilmesi istemiyle açılmış, mahkemece bozmaya uyularak davanın kabulüne, asıl alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline dair verilen karar, davalı vekilince temyiz olunmuştur.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davacı, harita mühendisi olan davacının … Köyü Muhtarlığı ile köyün yerleşim planı ve parselasyon işlerine ilişkin olarak 20.06.2005 tarihinde birim fiyat üzerinden sözleşme akdedildiğini, işin 15.01.2010 tarihinde teslim edildiğini, iş bedelinin tahsil edilmemesi nedeniyle yetkili icra dairesinde devam eden takibe 6360 sayılı Yasa gereğince muhtarlığın tüm aktif ve pasiflerinin devredildiği … Belediye Başkanlığı’nca itiraz edildiğini belirterek, itirazın iptâli ile takibin devamına ve %20 icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini telep ve dava etmiştir.
Davalı ise; sözleşme tarihinin 20.05.2005 tarihi olduğunu, yetkisiz icra dairesinde yapılan takibin süresinde yetkili icra dairesine gönderilmediğini, usulüne uygun yapılmış bir takip olmadığını, itirazın iptâli davasının süresinde açılmadığını, sözleşmenin köy karar defterine işlenmediği ve mülki amire onaylatılmadığı için usulüne uygun şekilde yapılmadığını, ayrıca sözleşmede iş bedelinin arsaların satılması ile ödeneceğini, arsaların ise satılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötüniyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.
Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.
Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; mahkemece keşif icra edilip, bilirkişiden 14.12.2015 tarihli rapor alınarak kısmen kabul edilmiştir. Bu durumda alacak yargılama ile belirlenmiş olup likid sayılamayacağından davacı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilmesi doğru olmayıp kararın bu nedenle bozulması gerekir ise de, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nın 438/VII. maddesi gereği kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz talebinin kabulü ile mahkeme kararının 2. nolu hüküm fıkrasının karardan çıkarılarak, yerine 2 nolu hüküm fıkrası olarak “Davacının koşulları oluşmayan icra inkâr tazminat talebinin reddine” cümlesinin yazılmasına, kararın değiştirilmiş bu haliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 03.07.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.