Dava, eser sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ve bedelsiz kaldığı iddia edilen bonodan dolayı borçsuzluğun tesbiti ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece boçsuzluğun tesbitine kötü niyet tazminatı isteminin reddine dair verilen karar, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.

  1. Hukuk Dairesi         2018/1467 E.  ,  2018/1965 K.
  •  

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinin teminatı olarak verildiği ve bedelsiz kaldığı iddia edilen bonodan dolayı borçsuzluğun tesbiti ve kötüniyet tazminatı istemine ilişkindir. Mahkemece boçsuzluğun tesbitine kötü niyet tazminatı isteminin reddine dair verilen karar, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir.
Davacı vekili müvekkilinin, davalı arsa sahibi davalıdan, bina yapım işini devraldığını, kendisine bu işle ilgili vekâletname de verildiğini, davacıya teminat amaçlı boş bir bono verdiğini, edimlerini ifa etmesine rağmen davalının senedi icraya koyduğunu belirterek, bedelsiz kalan iade edilmeyen senetten dolayı borçsuzluğunun tesbitine ve kötü niyet tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davalıya tebligat yapılmadan, HMK 138. maddesi uyarınca evrak üzerinde yapılan inceleme sonucunda; TTK 4, 5 ve HMK 114/1, 115/2 madeleri gereğince davanın niteliği itibariyle ticari dava olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz incelemesini yapan 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/3918 Esas 2014/7617 Karar sayılı kararıyla davanın nispi veya mutlak ticari dava niteliğinde olmadığı gerekçesiyle işin esasının incelenmesi için görevsizlik kararını bozmuştur.
Bozmadan sonra mahkeme esasına kaydedilen davada, mahkemece açıkça bozmaya uyma kararı verilmemiş ise de bozma kararı benimsenerek tahkikat aşamasına geçildiğinden bozmaya eylemli uyulduğu kabul edilmiştir. Davalının buna yönelik temyiz itirazları yerinde değilse de, 6100 sayılı HMK da ilk derece yargılamasında yazılı yargılama usulü beş aşamadan oluşacak şekilde düzenlenmiştir. Bunlar: 1-Davanın açılması ve dilekçeler aşaması (madde118.126,136), 2-ön inceleme (madde 137,142), 3-Tahkikat (madde 143,293), 4-Sözlü yargılama (madde 184,186), 5-Hüküm. Kanun koyucu 1086 sayılı yasadaki karışıklığın
önüne geçmek amacıyla bu aşamaları sıkı kurallara bağlamış ve bir aşama bitirilmeden diğer aşamaya geçilmesini engellemek istemiştir. Somut olayda bozmadan önce dava dilekçesi davalı yana tebliğ edilmeden verilen görevsizlik nedeniyle, dava dilekçesinin reddine karar verilmiş olduğundan, bozmadan sonra dilekçe teatileri yapılıp, ön inceleme duruşması da yapıldıktan sonra, tahkikat ve sözlü yargılama aşamaları geçirilip, davanın sonuçlandırılması gerekirken, (6100 sayılı HMK ) bu usuli işlemlere riayet edilmeksizin ve gerekçesiz olarak davanın kabulü doğru olmamıştır. Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan sebeplerle yerinde göüldüğünden hükmün davalı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre şimdilik sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 15.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.