Davacı, davalı … şirketinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince 58 nolu parselde inşaa ettiği 32 nolu daireyi … tarihli sözleşme ile satın aldığını, süresinde teslim edilmediği gi.bi, inşaatın durma aşamasında olduğunu, satış bedelinin 90.000 TL.nı da diğer davalı bankadan kullandığı kredi ile ödediğini ileri sürerek sözleşmenin feshi ile yapılan ödemelerin faizi ile tahsilini talep etmiştir. 

13. Hukuk Dairesi         2015/42474 E.  ,  2017/4982 K.
“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı … vekili avukat … ile davalılar vekili avukat …’nın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalılardan …’in verilen vekaletnameye istinaden kendisine ait birçok değerli taşınmazını satıp paraya çevirdiğini ancak bedellerini kendisine ödemediğini, taşınmazları değerinin çok altında satarak kendisini zarara uğrattığını, ayrıca çok uzun yıllar dairelerinin kira bedellerini de tahsil ettiği halde bunları da ödemediğini, diğer davalı … ile birlikte hareket ederek kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzalattırdıklarını, gerçek iradesini taşımayan bu sözleşme ile daire istediklerini, ayrıca davacıya kredi kullandırdıklarını ve çekilen 200.000,00TL’yi kendi hesaplarına aktardıklarını, davalıların birlikte iş yaparak uzun yıllar boyunca tek başına yaşayan ev kadını, cahil olmasından faydalanarak kandırdıklarını ileri sürerek, alacaklarının ve uğramış olduğu zararın tespitine, fazlaya dair talep ve hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00TL’nin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın zamanaşımı ve esastan da reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, vekaletin kötüye kullanılması suretiyle, davalılar tarafından zarara uğratıldığını ileri sürerek, alacaklarının ve uğramış olduğu zararın tespiti ile tahsilini istemiş; davalılar ise zamanaşımı süresinin dolduğunu, davanın esastan da reddi gerektiğini savunmuşlardır. Hemen belirtmek gerekir ki, bir davada hem usulü hem de esastan reddi gerektiren sebepler var ise, davanın öncelikle usulden reddi gerekir. Bir başka deyişle, görülmekte olan davada hem usulden ve hem de esastan red gerekçesi oluşturularak karar verilmesi olanaksızdır. Eldeki davada mahkemece, zamanaşımı süresinin dolduğu kabul edilerek ret gerekçesi oluşturulduğu gibi, ayrıca davacının davasını ispatlayamadığı da belirtilerek esastan da ret gerekçesi oluşturulmuştur. Oysaki, az yukarıda belirtildiği gibi, öncelikle usulden ret sebebi var ise, davanın bu usulü ret sebebi nedeniyle reddi gerekli olup, hem usulden hem de esastan ret kararı verilmesi mümkün değildir. Mahkemece, değinilen bu yön gözardı edilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre, davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bent uyarınca davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1480,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/04/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.