davacı müvekkilinin ihale ile işi aldığını ve davalıya teslim ettiğini ayrıca fazla yapılan işler bulunduğunu ve bu fazla işlerin bedelinin ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin **tarihinden işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesi hk

<![CDATA[Özet: Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundayken, bozma ilamına uyan mahkeme bozma doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor almış ve bu rapor hükme dayanak alınarak karar verilmiş ise de; düzenlenen bilirkişi raporunun ve verilen kararın bozmaya uygun olduğu söylenemeyeceğinden, bozmaya uyulmakla belirtilen ilkeler doğrultusunda bedel belirleme zorunlu hale gelmişken, bozmadan sonra alınan ek rapor ilkelere uygun olmamasına rağmen hükme esas alınması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
E: 2016/4516 K: 2017/56 K.T.: 09.01.2017 Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: – K A R A R – Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan ilave iş bedelinin tahsili davasıdır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı yüklenici vekili, davacı müvekkilinin ihale ile işi aldığını ve davalıya teslim ettiğini ayrıca fazla yapılan işler bulunduğunu ve bu fazla işlerin bedelinin ödenmediğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin 30.12.2011 tarihinden işleyecek faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davalı iş sahibi vekili ise; fazla iş yapılmadığını ve sözleşmenin götürü bedelli olduğunu savunarak davanın reddini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 24.12.2012 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizce 27.02.2014 tarihli karar ile bozulmuş ve yeniden yapılan yargılama sonucu 15.12.2014 tarihli karar ile davanın kabulüne karar verilmiş, verilen karar davalı vekilince süresinde temyiz edilmiş ve Dairemizin 07.09.2015 tarihli kararı ile yeniden bozulmuş ve mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu yeniden davanın kabulüne karar verilmiş ve karar yasal süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece daha önce verilen 24.12.2012 tarih 2012/159 Esas, 2012/595 Karar sayılı davanın kabulüne dair kararı davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemiz’in 22.07.2014 tarih 2013/1373 Esas ve 2014/1380 Karar sayılı ilâmıyla; “bilirkişi kurulundan alınacak ek raporla sözleşme ve eklerine göre davacı yüklenicinin gerçekleştirdiği ilave işler ve ek imalâtların ayrı ayrı nelerden ibaret olduğu, bunlardan hangilerinin sözleşme kapsamında yaptırılan ilave işler olduğu, hangilerinin de sözleşmede bulunmayan işler kapsamında kaldığı tespit ettirildikten sonra, maddesinin 2. fıkrasına göre; yeni tespit edilecek fiyata göre bedeli denetime elverişli ve gerekçeli olarak hesaplattırılıp sonucuna uygun bir karar verilmesi ”gereğine işaret edilerek bozulmuş ve mahkemece yapılan yargılamanın 09.10.2014 tarihli oturumunda bozma ilâmına uyulmasına karar verilmiş, yeniden yapılan yargılama sonrasında yeniden 15.12.2014 tarih 2014/1190 Esas, 2014/1654 Karar sayılı karar ile davanın kabulüne karar verilmiş ve Dairemizin 07.09.2015 tarih 2015/1458 Esas, 2015/4169 Karar sayılı ilâmı ile hükmüne uyulan bozma ilâmında belirtilen esaslara göre değerlendirme yapmayan bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olmadığına işaret edilerek bozma kararı verilmiş ve mahkemece yapılan yargılama sırasında 22.12.2015 tarihli ara kararı ile bozmaya uyulmuş ve temyize konu 08.02.2016 tarihli davanın kabulüne dair karar verilmiş ve karar davalı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir. Yargıtay’ın bozma kararına uyan mahkeme, bozma kararı uyarınca işlem yapmak ve hüküm vermek zorundadır. Çünkü, mahkemenin bozma kararına uyması ile, bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü müktesep hak doğmuştur. Bozma ilamına uyan mahkeme bozma doğrultusunda bilirkişi heyetinden ek rapor almış ve bu rapor hükme dayanak alınarak karar verilmiş ise de; düzenlenen bilirkişi raporunun ve verilen kararın bozmaya uygun olduğu söylenemez. Şöyle ki; mahkemece verilen ilk kararın temyiz incelemesi sonucu davacı yüklenicinin gerçekleştirdiği ilave işler ve ek imalâtların ayrı ayrı nelerden ibaret olduğu, bunlardan hangilerinin sözleşme kapsamında yaptırılan ilave işler olduğu, hangilerinin de sözleşmede bulunmayan işler kapsamında kaldığı tespit ettirildikten sonra, 22. maddesinin 2. fıkrasına göre; yeni tespit edilecek fiyata göre bedelin belirlenmesine hükmedilmiş ve bozmaya uyulmakla bu ilkeler doğrultusunda bedel belirleme zorunlu hale gelmiştir. Bozmadan sonra alınan ek rapor bu ilkelere uygun olmamasına rağmen hükme esas alınması doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. O halde mahkemece yapılması gereken iş; bilirkişinin temin kolaylığı açısından Mahkemesi’ne talimat yazılmak suretiyle 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun seçilecek uzman bilirkişiler kurulu aracılığıyla bozma doğrultusunda hesaplama yapan, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişle rapor almak, bu rapora esaslı ve hukuken geçerli itiraz olduğu takdirde ek rapor alarak bu itirazları değerlendirmek ve raporun bozmaya uygun düzenlenip düzenlenmediği mahkemece denetlendikten sonra bozmaya uygun yapılacak hesaba göre karar vermekten ibaret olmalıdır. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın temyiz eden davalı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 09.01.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.  ]]>