davacı şirkete ilişkin olarak yapılan tespitlerin 4734 sayılı Kanun’un 11.maddesinin (g) bendi kapsamında terör örgütüyle iltisak yahut irtibat olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca davacı şirket ortakları olan * şüpheli oldukları * Cumhuriyet Başsavcılığının * soruşturma numaralı dosyasında verilen * numaralı “delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına” dair kararın kesinleştiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır

Toplantı No : 2019/027
Gündem No : 44
Karar Tarihi : 23.05.2019
Karar No : 2019/MK-175

 

BAŞVURU SAHİBİ: 
Manas Enerji Yönetimi Sanayi Ve Ticaret A.Ş.
İHALEYİ YAPAN İDARE: 
Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı E.S.K.İ. Genel Müdürlüğü
BAŞVURUYA KONU İHALE: 
2017/114446 İhale Kayıt Numaralı “Eks Plastik Aksamı” İhalesi
KURUM TARAFINDAN YAPILAN İNCELEME: 
KARAR: 
Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı E.S.K.İ. Genel Müdürlüğü tarafından yapılan 2017/114446 İhale Kayıt Numaralı “Eks Plastik Aksamı” ihalesine ilişkin olarak Manas Enerji Yönetimi Sanayi ve Ticaret A.Ş. itirazen şikayet başvurusunda bulunmuş ve kurulca alınan 02.08.2017 tarih ve 2017/UM.III-2098  sayılı karar ile “4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (c) bendi gereğince itirazen şikayet başvurusunun reddine” karar verilmiştir.

 

Davacı Manas Enerji Yön. San. ve Tic. A.Ş tarafından anılan Kurul kararının iptali istemiyle açılan davada Ankara 6. İdare Mahkemesinin 09.11.2017 tarih ve E:2017/2632, K:2017/3429 sayılı kararı ile “davanın reddine” karar verilmesi üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda Danıştay Onüçüncü Dairesinin 21.02.2019 tarih ve E:2018/229, K:2019/492 sayılı kararında “Dava konusu işlem, Eskişehir II Emniyet Müdürlüğünün 22/05/2017 tarih ve 1039 sayılı yazısında davacı şirkete ilişkin olarak yapılan tespitler üzerine tesis edilmiştir. Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğünün söz konusu yazısında, davacı şirketin ortaklarından Hüseyin Çelik’e ilişkin olarak kızının kapatılan özel bir okulda eğitim kaydının bulunduğu ve Bank Asya hesabında artım yazdığının gözlemlendiği ve kız kardeşinin kapatılan bir okulda SGK kaydının bulunduğu ve Bank Asya hesabında artım yaptığının gözlemlendiği bilgilerine ve Rasim Avcıoğlu’nun kardeşine ilişkin bilgilere yer verildiği, bunun üzerine davacı şirketin teklifinin 4734 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (g) bendi kapsamında değerlendirme dışı bırakıldığı anlaşılmaktadır. 02/03/2017 tarih ve 9275 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nden, davacı şirketin ortaklarının Ahmet Reşat Görür ve Hüseyin Çelik olduğu, Rasim Avcıoğlu’nun bu tarih itibarıyla davacı şirketin ortağı olmadığı ve hakkında yapılan tek tespitin kardeşine ilişkin olduğu, Hüseyin Çelik’e ilişkin yapılan tespitlerden ikisinin kızının okuluna ve kız kardeşine ilişkin tespitler olduğu görülmekte olup, bu tespitlerin davacı şirket açısından 4734 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (g) bendi kapsamında terör örgütüyle iltisak yahut irtibat olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Uyuşmazlığın çözümlenebilmesi için gerekli görüldüğünden, Dairemizin 11/04/2018 tarihli ara kararı ile, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığından, davacı Manas Enerji Yönetimi Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yetkilisi ve ortakları olan Ahmet Reşat Görür ve Hüseyin Çelik’in şüpheli oldukları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/87730 soruşturma numaralı dosyasında verilen 2017/50944 numaralı “kovuşturmaya yer olmadığına“ dair kararın kesinleşip kesinleşmediğinin; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan, davacı Manas Enerji Yönetimi Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin yetkilisi ve ortakları olan Ahmet Reşat Görür ve Hüseyin Çelik’in 29/05/2015 tarihi itibariyle 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 71. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve tasfiye hâlinde bulunan Asya Katılım Bankası A.Ş.’de hesaplarının bulunup bulunmadığının sorulduğu; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından verilen 05/06/2018 tarihli cevapta, itiraz edilmemesi nedeniyle kararın kesinleştiğinin bildirildiği, söz konusu kovuşturmaya yer olmadığı kararında, davacı şirket ortaklarına ilişkin herhangi bir tespit yapılmadığı, sadece başka bir şüpheliye ilişkin Bank Asya hesap artışı tespiti yapıldığı, şüphelilerin FETÖ/PDY kapsamında değerlendirilen dernek ve sendikalara kaydının olmadığı, KOM Daire Başkanlığı ve bağlı birimler tarafından yürütülen soruşturmaya konu şirketlerde ortak ve yöneticiliklerinin olmadığı, kullanılan cihazlara ait abonelik bilgilerini içeren listede yer almadığı, FETÖ/PDY kapsamında haklarında soruşturma yapılan şirketlerde çalıştığına dair SGK kaydının bulunmadığı, FETÖ/PDY kapsamında çeşitli birimlerden Analiz Şube Müdürlüğüne gönderilen diğer verilerde kaydının bulunmadığı tespitleri yapılarak delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş olduğunun görüldüğü; Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun 03/07/2018 tarihli ara karar cevabında yer alan Asya Katılım Bankası hesap hareketleri 4734 sayılı Kanun’un 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi kapsamında değerlendirildiğinde, davacı şirket ortaklarının “müşteri açılış tarihlerinin” 05/01/2005 tarihi olduğu, Ahmet Reşat Görür’e ait hesapların 2005 ile 2013 yılları arasında açıldığı, hesapların vâdesiz ve kredi hesapları olduğu, Hüseyin Çelik’e ait hesapların 2005 ile 2013 yılları arasında açıldığı, hesapların vadesiz, muhtelif alacaklar, muhtelif borçlar ve kredi hesapları olduğu, vadeli hesapları bulunmadığı, aylık dosyasında belli periyotlarla müşteri bazında ay sonu mevduat bakiyelerinin yer aldığı tabloda Ahmet Reşat Görür’e ait en yüksek meblağın 1.949,96-TL, Hüseyin Çelik’e ait en yüksek meblağın ise 829,67-TL olarak görüldüğü, Ahmet Reşat Görür’e ait hesaplarda 2013 yılı Aralık ayı sonrasında yapılan işlemlere ilişkin ekstre açıklamalarına bakıldığında, çoğunlukla eft döviz satışı, diğer banka bankamatiklerinden para çekme işlemlerinin olduğu, son işlem tarihinin 28/01/2015 olduğu, Hüseyin Çelik’e ait hesaplarda 2013 yılı Aralık ayı sonrasında yapılan işlemlere ilişkin ekstre açıklamalarına bakıldığında, 2012 yılında çektiği krediyi 2014 yılının Temmuz ayına kadar ödemeye devam ettiği, bunun dışında kart borcu ödeme işlemlerinin olduğu, son işlem tarihinin 16/07/2015 tarihi olduğu görüldüğünden, hesap hareketlerinin FETÖ/PDY terör örgütü ele başının talimatı doğrultusunda para yatırıldığı veya bu yönde hesapta para tutmak suretiyle hareket edildiğini göstermediği; Dairemizin 03/10/2018 tarihli ara kararı ile, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonundan, davacı şirketin yetkilisi ve ortağı olan Hüseyin Çelik’in kızı Başak Çelik’in 29/05/2015 tarihi itibarıyla 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 71. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi hükmü gereğince Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunca Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredilen ve tasfiye hâlinde bulunan Asya Katılım Bankası A.Ş’de hesabının bulunup bulunmadığının sorulduğu, mevcut ise her işlem sonrasında bakiyenin görülebildiği yıllık bazda ayrıntılı hesap dökümlerinin istenildiği; Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonunun 05/12/2018 tarihli cevabında yer alan Asya Katılım Bankası hesap hareketleri 4734
sayılı Kanun’un 11. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi kapsamında değerlendirildiğinde, Başak Çelik adına 28/01/2013 tarihinde vadesiz, 07/04/2014 ve 10/06/2014 tarihlerinde vadeli hesaplar açıldığı, aylık dosyasında belli periyotlarla müşteri bazında ay sonu mevduat
bakiyelerinin yer aldığı tabloda ay sonu bakiyenin her ay düzenli olarak 500- TL – 1000-TL
arasında arttığı ve 2016 yılının Haziran ayında 31.167,11-TL’ye ulaştığı, 2013 yılı Aralık ayı
sonrasında yapılan işlemlere bakıldığında, ekstre açıklamalarından 2013 yılının Şubat ayından 2015 yılının Mayıs ayına kadar hesaba düzenli olarak (650,00-TL ila 726,00-TL) kira bedelinin yatırıldığı, 2015 yılının Temmuz ayından 2016 yılının Temmuz ayına kadar başka bir kiracı tarafından (840,00-TL ila 916,00-TL) kira bedelinin hesaba yatırıldığı, bunun dışında hesapta kâr payı tahakkuklarının olduğunun anlaşıldığı; Dairemizin 14/12/2018 tarihli ara kararı ile davacıdan, şirket yetkilisi ve ortağı olan Hüseyin Çelik’in kızı Başak Çelik adına açılan hesapların (2013 yılında bir adet vadesiz ve 2014 yılında iki adet vadeli) Başak Çelik tarafından mı yoksa velisi Hüseyin Çelik tarafından mı açıldığı, hesaba yatırılmış olan paraların kim tarafından yatırıldığı ve bu paraların çekilip çekilmediği hususunda bilgi ve belgelerin istenildiği; davacı vekili tarafından verilen 11/02/2019 tarihli cevapta,Başak Çelik’in 2003 doğumlu olduğu, hesabın açıldığı tarihte reşit olmadığı, hesabın velisi Hüseyin Çelik tarafından açıldığı, amacın çocuğunun eğitim masrafları ve diğer giderleri için birikim olması olduğu, hesabın açıldığı tarihte Bank Asya’nın terör örgütü ile irtibatının tanımlanmadığı, Hüseyin Çelik’in eşi İpek Çelik’e ait evin kirasının bu hesaba yatırıldığı ifade edilmiş ve ekinde Başak Çelik’e ait Türkiye Cumhuriyeti kimlik kartı ve kira sözleşmeleri sunulmuştur. Hesabın kişinin reşit olmayan kızı adına 2013 yılında açıldığı ve 2013 yılının Şubat ayından 2016 yılının Temmuz ayına kadar düzenli olarak kiracılar tarafından kira bedellerinin yatırıldığı, 2013 yılının Aralık ayından sonrasında hesapta bu rutinin dışında herhangi farklı bir hareket olmadığı görüldüğünden FETÖ/PDY terör örgütü elebaşının talimatı doğrultusunda para yatırıldığını veya bu yönde hesapta para tutmak suretiyle hareket edildiğini göstermediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla, Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğünün 22/05/2017 tarih ve 1039 sayılı yazısında davacı şirkete ilişkin olarak yapılan tespitlerin 4734 sayılı Kanun’un 11.maddesinin (g) bendi kapsamında terör örgütüyle iltisak yahut irtibat olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ayrıca davacı şirket ortakları olan Ahmet Reşat Görür ve Hüseyin Çelik’in şüpheli oldukları Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının 2017/87730 soruşturma numaralı dosyasında verilen 2017/50944 numaralı “delil yetersizliğinden kovuşturmaya yer olmadığına” dair kararın kesinleştiği anlaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk, davanın reddi yolundaki Mahkeme kararında ise hukukî isabet bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; “1)Davacının temyiz isteminin kabulüne;
2 ) 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesi uyarınca Ankara 6. İdare Mahkemesinin 09/11/2017 tarih ve E:2017/2632, K:2017/3429 sayılı kararının bozulmasına,
3 ) Dava konusu işlemin iptaline,” gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

 

Anayasa’nın 138’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.

 

Ayrıca, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinin birinci fıkrasında, mahkemelerin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

 

Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulunca işlem tesis edilmesi gerekmektedir.

 

Açıklanan nedenlerle; 4734 sayılı Kanun’un 65’inci maddesi uyarınca bu kararın tebliğ edildiği veya tebliğ edilmiş sayıldığı tarihi izleyen 30 gün içerisinde Ankara İdare Mahkemelerinde dava yolu açık olmak üzere,

 

1- Kamu İhale Kurulunun 02.08.2017 tarihli ve 2017/UM.III-2098 sayılı kararının iptaline,

 

2- Anılan Mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, 4734 sayılı Kanun’un 54’üncü maddesinin onbirinci fıkrasının (b) bendi gereğince düzeltici işlem belirlenmesine,

 

Oybirliği ile karar verildi.