davacı tarafça davalının müteahhitliğini yapan dava dışı şirket tarafından yapılan kaldırım çalışması sırasında kablolara zarar verildiğinden bahisle zararın tazminin talep edildiği, davalı —— tarafından davanın öncelikle usulden kabul görmediği takdirde esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği, yargılama sırasında davalı şirket aleyhine açılan davanın tefrikine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı Belediyenin yargı yoluna ilişkin itirazları bakımından yapılan incelemede; HMK’nın * maddesinde yargı yolunun caiz olmasının dava şartı olarak düzenlendiği ve HMK’nın *maddesinde dava şartının bulunmaması halinde davanın usulden reddedileceği hükme bağlanmıştır. Eldeki davanın davalı Belediyeden ihale ile alınan iş sonucunda kaldırım çalışması sırasında verilen zarara ilişkin olduğu, davalı Belediyenin hizmet kusurunun bulunduğunun iddia edildiği, bu hali ile Yargıtay * tarihli, ——- Esas ve— Karar sayılı ilamı dikkate alındığında ve *Hukuk Dairesi’nin * Esas ve Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere * sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun *maddesinde idari eylem ve işlemlerden dolayı açılacak tam yargı davalarında İdare Mahkemelerinin görevli olacağı düzenlenmiştir. İşi plan ve projeye bağlamak ve bunun yapımını üçüncü kişiye vermek idari işlem ve eylem niteliğinde bulunduğundan davalı *hakkında davanın yargı yolu yönünden reddine karar verilmesi..” gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat 

T.C. İstanbul Anadolu 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

GEREKÇELİ KARAR
ESAS NO : 2018/824 Esas
KARAR NO : 2019/71

DAVA : Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 08/07/2018
KARAR TARİHİ : 05/02/2019

Mahkememizde görülmekte olan Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hizmet sahasında,——— adresi önünde, davalı —– Belediyesi adına müteahhitliğini yapan diğer davalı —– yapmış olduğu kaldırım çalışması sırasında davacıya ait künk, ek odası ve güzergaha zarar verildiğini, meydana gelen zarardan davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarından bahisle 4.810,76 TL tutarlı alacaklarının, hasarın meydana geldiği 22.02.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, mahkeme masrafları ve vekalet ücreti ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ——————————- vekili cevap dilekçesinde özetle; tahsili talep edilen miktarın fahiş olduğunu, davacının alacak iddialarını müvekkili şirkete yöneltemeyeceğinden bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı —————- vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu olayda davalı belediyenin hiçbir kusurunun bulunmadığını beyanla husumet itirazında bulunmuş, hasar tespiti hususunda, davacının dava tarihinden önce yaptırmış olduğu delil tespiti olmadığından bilirkişilerin objektif olmayan ve gerçeği yansıtmayan tespitlerini kabul etmediklerinden bahisle davanın reddini talep etmiştir.
Davacı tarafça davalı —————– adına açılan dava Mahkememizce yapılan yargılama sırasında 05/02/2019 tarihli duruşmada dosyanın tefrikine karar verilerek Mahkememizi ayrı esasına kaydına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamının değerlendirilmesinde; davacı tarafça davalının müteahhitliğini yapan dava dışı şirket tarafından yapılan kaldırım çalışması sırasında kablolara zarar verildiğinden bahisle zararın tazminin talep edildiği, davalı —— tarafından davanın öncelikle usulden kabul görmediği takdirde esastan reddine karar verilmesinin talep edildiği, yargılama sırasında davalı şirket aleyhine açılan davanın tefrikine karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı Belediyenin yargı yoluna ilişkin itirazları bakımından yapılan incelemede; HMK’nın 114. maddesinde yargı yolunun caiz olmasının dava şartı olarak düzenlendiği ve HMK’nın 115. maddesinde dava şartının bulunmaması halinde davanın usulden reddedileceği hükme bağlanmıştır. Eldeki davanın davalı Belediyeden ihale ile alınan iş sonucunda kaldırım çalışması sırasında verilen zarara ilişkin olduğu, davalı Belediyenin hizmet kusurunun bulunduğunun iddia edildiği, bu hali ile Yargıtay HGK’nın 05/03/2014 tarihli, ——- Esas ve— Karar sayılı ilamı dikkate alındığında ve İstanbul BAM ———-. Hukuk Dairesi’nin 02/11/2017 tarihli 2017/823-1431 Esas ve Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “…2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2.maddesinde idari eylem ve işlemlerden dolayı açılacak tam yargı davalarında İdare Mahkemelerinin görevli olacağı düzenlenmiştir. İşi plan ve projeye bağlamak ve bunun yapımını üçüncü kişiye vermek idari işlem ve eylem niteliğinde bulunduğundan davalı ———————-hakkında davanın yargı yolu yönünden reddine karar verilmesi..” gerektiği yönünde oluşan tam ve bağımsız vicdani kanaat ile aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1.Davalı ——————- Başkanlığı aleyhine açılan davanın yargı yolunun caiz olmaması sebebi ile HMK’nun 115/2.maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeni ile usulden reddine,
2.Karar tarihi itibari ile alınması gerekli 44,40 TL peşin harcın, dava açılırken peşin olarak yatırılan 82,16 TL tutarındaki harçtan karşılanarak bakiye 37,76 TL harcın davacıya iadesine,
3.Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4.Davalı tarafça yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
5.Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan ——gereğince 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı —- Belediye Başkanlığına verilmesine,
6.Davacı tarafça yatırılan gider avansından 100,00 TL’nin tefrik edilen dosyaya alınmasına bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi ve talep halinde ilgili tarafa iadesine,
Dair, Davacı Vekilinin ve Davalı ——Vekilinin yüzlerine karşı gerekçeli kararın tebliğden itibaren 2 hafta süre içerisinde İstanbul BAM nezdinde İstinaf yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okundu