davacı tarafça düzenlenen faturanın gerçeğe aykırı olduğunu ve itiraz edildiğini, faturaya konu edilen işlerin gereği gibi yapılmadığını ve tamamlanmadığını, söz konusu dekorasyon işi kapsamında defolu olan kapıların değiştirileceğinin söylendiğini, fakat yama yapıldığını, ayrıca takılan süpürgeliklerin hatalı ve eksik olduğunu, elektrik işlerinin tamamlanmadığını, aksine müvekkili tarafından başka bir şirkete tamamlatıldığını, alçıpanların patladığını ve benzer bir kısım başka edimlerin de yerine getirilmediğini, bir çok işin müvekkili tarafından ikmâl edildiğini, yapılan işlerinse eksik ve ayıplı olduğu

  1. Hukuk Dairesi         2018/2174 E.  ,  2018/2276 K.
  •  

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili talebinden ibarettir. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir.
Davacı yüklenici vekili, müvekkilinin davalı tarafın ofisinde mimarlık ve dekorasyon hizmet işleri yaptığını ve bu iş karşılığında 19.12.2012 tanzim tarihli 195.137,56 TL’lik faturayı keşide ettiğini, davalının faturaya … 24. Noterliği’nin 06.01.2012 tarihli, 01121 nolu ihtarnamesi ile itiraz ettiğini, itirazın kötü niyetli olduğunu, davalının bugüne kadar davacının hesabına 08.06.2012 tarihinde 10.000,00 TL, 04.07.2012 tarihinde 15.000,00 TL havale ettiğini, ayrıca 21.10.2011 keşide tarihli 15.000,00 TL bedelli ve 14.11.2011 keşide tarihli, 15.000,00 TL bedelli çek verdiğini, yani toplamda 55.000,00 TL ödediğini, yapılan ödemenin işin tutarının çok altında olduğunu, yapılacak bir keşifle yapılan işin söz konusu ödemeden fazla ettiğinin tespit edilebileceğini açıklayarak, 140.137,56 TL’nin davalıdan 06.01.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı iş sahibi vekili ; davacı tarafça düzenlenen faturanın gerçeğe aykırı olduğunu ve itiraz edildiğini, faturaya konu edilen işlerin gereği gibi yapılmadığını ve tamamlanmadığını, söz konusu dekorasyon işi kapsamında defolu olan kapıların değiştirileceğinin söylendiğini, fakat yama yapıldığını, ayrıca takılan süpürgeliklerin hatalı ve eksik olduğunu, elektrik işlerinin tamamlanmadığını, aksine müvekkili tarafından başka bir şirkete tamamlatıldığını, alçıpanların patladığını ve benzer bir kısım başka edimlerin de yerine getirilmediğini, bir çok işin müvekkili tarafından ikmâl edildiğini, yapılan işlerinse eksik ve ayıplı olduğunu belirterek belirterek davanın reddini savunmuştur..
Mahkemece davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından yasal süresi içerisinde temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sürecinde keşif yapılmak suretiyle 26.05.2014 tarihli birinci bilirkişi raporu ve yine aynı heyetten 20.01.2015 tarihli ek rapor ve yine mahallinde keşif yapılmak suretiyle 09.10.2015 tarihli ikinci bilirkişi raporu alınmış, mahkemece ikinci bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın kısmen kabulü yönünde dava sonuçlandırılmıştır.
Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesinde (818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 366.maddesi); “Eserin bedeli önceden
belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse bedel, yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, iş bedeli konusunda taraflar da anlaşmamışlarsa, iş bedelinin, yasanın sözü edilen bu hükmü uyarınca, yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiç fiyatlarına göre belirlenmesi gerekmektedir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmasa da sözlü eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu konusunda bir ihtilâf yoktur. Bu sebeple, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığından ve işin bedeli önceden kararlaştırılmayıp iş bedeli taraflar arasında çekişme konusu olduğuna göre dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 481. maddesi uyarınca iş bedelinin yapıldığı yılın mahalli piyasa rayiçlerine göre belirlenmesi ve belirlenen bu iş bedelinden de iş sahibi tarafından yasal delillerle ispatlanan ödemelerin düşülerek sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece, bu yönde bir incelemeye dayanmayan hesaplama yöntemi uygun olmayan ve çelişkiler içeren rapora göre karar verildiği anlaşılmakta olup, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/3. maddesi uyarınca raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi ve maddi gerçeğin açıklığa çıkarılması açasından dosyanın yeni bir bilirkişi heyetine tevdii edilmesi yerine çelişkili raporla karar verilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
O halde mahkemece yapılması gereken iş; 6100 sayılı HMK’nın 266 ve devamı madde hükümlerine uygun olarak seçilecek konusunda uzman bilirkişiler kurulunca inceleme yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden işin yapıldığı yıl piyasa rayiçlerine göre iş bedelini belirleyen, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli rapor alınarak,raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmesi suretiyle ve kazanılmış hak ilkeleri de gözetilerek hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 30.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.