Davacı taşeron tarafından davalı yüklenici aleyhine yürütülen * İcra Müdürlüğü'nün icra dosyasının incelenmesinden; takip dayanağının * tarih * TL, * tarih*TL ve * tarih * TL bedelli üç adet fatura olduğu, söz konusu faturaların "pvc doğrama" işine ait olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın bu faturalar kapsamında çözümlenmesi gerekmektedir. Yargılama sırasında alınan * tarihli bilirkişi raporu ile, *ve * günlü ek raporlarında, taraflar arasında iş bedeli konusunda uyuşmazlık olması nedeniyle zaman bakımından uygulanması gereken Borçlar Kanunu'nun 366. maddesi uyarınca işin yapıldığı yıl itibariyle bedeli*TL belirlenmiş, mahkemece; belirlenen bu iş bedelinden davalı tarafından kanıtlanan *TL ödeme mahsup edilerek davacı alacağı * TL olarak saptanmış ve bu miktar üzerinden de itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmiştir. Oysa, yukarda açıklanan ilkelere göre, davacı taşeron *TL tutarındaki perforje demir malzemeden yapılan apartman kapısı zemin kat pencere korkulukları, kapı aksesuarları nakliye ve montaj işçiliği ile ilgili olarak fatura düzenleyerek icra takibine konu yapmamıştır. Bu sebeple, davacı taşeronun hak ettiği iş bedeli hesaplanırken bu miktar iş bedelinin toplam iş bedeline katılmaması gerekirken fatura kapsamı dışına çıkılarak ilave edilmek suretiyle fazla iş bedelinin hesap edilmiş olması doğru olmamıştır

<![CDATA[T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
  Esas No:2014/4230 Karar No:2014/5675
  1. Tarihi:13.10.2014
    Mahkemesi       :Manisa 1. Asliye Hukuk Hakimliği Tarihi     :09.04.2013 Numarası            :2009/203-2013/190   Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: – K A R A R – Dava, bakiye iş bedelinin tahsili için yürütülen icra takibine davalı tarafından yapılan itirazın iptâli, takibin devamı ve icra inkâr tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, mahkemenin; davanın kısmen kabulüne dair kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Davacı, davalı tarafından yapılan inşaatın plastik pencere işlerini yaptığını, yaptığı bu işler karşılığında 30.12.2006 tarih 7.800,00 TL bedelli, 20.01.2007 tarih 7.500,00 TL bedelli ve 14.12.2007 tarih 7.480,00 TL bedelli olmak üzere üç adet fatura düzenlediğini, bu faturaları davalıya teslim ettiğini, toplam 22.780,00 TL tutarındaki bu üç fatura bedelinin ancak 7.900,00 TL’lik kısmının çeklerle ödendiğini, bakiye 14.880,00 TL alacağının ise ödenmediğini, bu alacağının tahsili için yapmış olduğu icra takibine de davalı tarafından itiraz edildiğini iddia ederek, icra takibine yapılan itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmesini istemiştir. Yapılmış olan bir icra takibine karşı yapılan itiraz üzerine açılan itirazın iptâli davasında, borcun varlığının ve miktarının takip talebindeki talep ve takip dayanağı belgelere bağlı olarak belirlenmesi gerekir. Bu husus, hakimin iddia ve savunmayla bağlı olduğu kuralının bir gereğidir (HGK.14.12.2011 gün, 2011/19-617 Esas, 2011/749 ve 15.H.D. 10.04.2014 gün, 2013/2137 Esas, 2014/2537 Karar sayılı kararları). Davacı taşeron tarafından davalı yüklenici aleyhine yürütülen Manisa 4. İcra Müdürlüğü’nün 2008/3678 takip sayılı icra dosyasının incelenmesinden; takip dayanağının 30.12.2006 tarih 7.800,00 TL, 20.01.2007 tarih 7.500,00 TL ve 14.12.2007 tarih 7.480,00 TL bedelli üç adet fatura olduğu, söz konusu faturaların “pvc doğrama” işine ait olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda uyuşmazlığın bu faturalar kapsamında çözümlenmesi gerekmektedir. Yargılama sırasında alınan 12.04.2010 tarihli bilirkişi raporu ile, 13.07.2010 ve 29.01.2013 günlü ek raporlarında, taraflar arasında iş bedeli konusunda uyuşmazlık olması nedeniyle zaman bakımından uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 366. maddesi uyarınca işin yapıldığı yıl itibariyle bedeli 18.240,00 TL belirlenmiş, mahkemece; belirlenen bu iş bedelinden davalı tarafından kanıtlanan 7.900,00 TL ödeme mahsup edilerek davacı alacağı 10.340,00 TL olarak saptanmış ve bu miktar üzerinden de itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmiştir. Oysa, yukarda açıklanan ilkelere göre, davacı taşeron 1.350,00 TL tutarındaki perforje demir malzemeden yapılan apartman kapısı zemin kat pencere korkulukları, kapı aksesuarları nakliye ve montaj işçiliği ile ilgili olarak fatura düzenleyerek icra takibine konu yapmamıştır. Bu sebeple, davacı taşeronun hak ettiği iş bedeli hesaplanırken bu miktar iş bedelinin toplam iş bedeline katılmaması gerekirken fatura kapsamı dışına çıkılarak ilave edilmek suretiyle fazla iş bedelinin hesap edilmiş olması doğru olmamıştır. Öte yandan, davacı alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için davalının icra takibine itirazında haksız ve alacağın likid olması gerekmektedir. Oysa, icra takibine konu alacağın miktarı bilirkişi incelemesi sonucu belirlendiğinden, diğer bir anlatımla alacağın tespiti yargılamaya muhtaç olduğundan likid olduğu söylenemez. Bu yüzden davalı icra takibine karşı yapmış olduğu itirazında haksız değildir. Bu sebeple davacının icra inkar tazminatına yönelik isteminin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması da doğru değildir. Mahkemece yapılması gereken iş, yukarıda belirtildiği üzere bilirkişi rapor ve ek raporunda belirlenen toplam 18.240,00 TL iş bedelinden icra takibine konu olmayan 1.350,00 TL’lik miktar indirilerek kalan 16.890,00 TL’den davalı tarafça ödendiği ispatlanan 7.900,00 TL de mahsup edilerek kalan 8.990,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne ve icra inkâr tazminatı isteminin reddine karar vermekten ibarettir. Yukarda açıklanan gerekçelerle mahkeme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca diğer temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.  ]]>