Davacının fuzuli şagil olduğu taşınmaz üzerine yaptığı ve büfe olarak kullandığı yerin başka bir şirkete devredilmesi sonucu yaptığı maddi katkılar (demir-çelik büfe ve dikilip büyütülen ağaçlar) nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini istemiyle açılan dava

                        T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS     NO : 2016/450

KARAR NO : 2017/267

KARAR TR  : 08.05.2017

 

 

ÖZET : Davacının fuzuli şagil olduğu taşınmaz üzerine yaptığı ve büfe olarak kullandığı yerin başka bir şirkete devredilmesi sonucu yaptığı maddi katkılar (demir-çelik büfe ve dikilip büyütülen ağaçlar) nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın tazmini  istemiyle açılan davanın ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : A.E.

Vekili              : Av. P.K.

Davalılar         : 1- Bağcılar Belediye Başkanlığı

Vekili              : Av. H.S.T.

2- B. İnş.Taah.Tur.San.Tic.A.Ş.

Vekili              : Av. M.Z.A.

 

OLAY            : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı’na ecrimisil ödeyerek, İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Bağlar Mahallesi, 2851 ada, 23 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yaptığı ve büfe olarak kullandığı yerin B. İnş. Taah. Tur. San. Tic. A.Ş. ye devri üzerine, anılan büfenin tahliyesi sonrasında, söz konusu taşınmaza yaptığı maddi katkılar (demir-çelik büfe ve dikilip büyütülen ağaçlar) nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000- TL’nin yasal faiziyle birlikte tahsili amacıyla adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekili, süresi içerisinde verdiği savunma dilekçesinde davaya bakma görevinin idari yargı yerlerine ait olduğunu ileri sürmüştür.

BAKIRKÖY 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ: 2.2.2016 gün ve E:2014/122 sayı ile, davalı tarafın yargı yolu itirazının reddine karar vermiştir.

Davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin idari yargı yararına olumlu görev uyuşmazlığı çıkartılması yolunda süresi içinde verdiği dilekçesi üzerine dava dosyası Danıştay Başsavcılığına gönderilmiştir.

DANIŞTAY BAŞSAVCISI: Davacının büfe olarak işlettiği yapının üzerinde bulunduğu taşınmazın mülkiyetinin davalı belediyeye ait olduğu ve anılan taşınmaz için uzun yıllar ecrimisil ödemek suretiyle işgalin sürekliliğine mülkiyet sahibi belediye tarafından zımni izin verildiği gözönüne alındığında, belediyenin görevi ile ilgili hareketsizliği kapsamında idari eylemden kaynaklandığı anlaşılan uyuşmazlığın çözümünde idari yargı yerleri görevli bulunduğu, bu nedenle 2247 sayılı Yasa’nın 10’uncu maddesi uyarınca, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarılmasına ve dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir.

Başkanlıkça, 2247 sayılı Yasa’nın 13. maddesine göre Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın da yazılı düşüncesi istenilmiştir.

YARGITAY CUMHURİYET BAŞSAVCISI: Kamu hizmeti yürüten Belediyenin davacının büfe olarak kullandığı yeri ihale ile başka bir kişiye devretmesi üzerine, söz konusu taşınmaza davacı tarafından yapılan katkılar (demir çelik büfe ve dikilip büyütülen ağaçlar) nedeniyle 10.000,00 TL’nin tazmini istemiyle açılan davada, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirdiği; bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Kanunun 2/1.b maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yerinin görevli bulunduğu yönünde yazılı düşünce vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE:

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Nuri NECİPOĞLU’nun Başkanlığında, Üyeler: Ali ÇOLAK, Yusuf Ziyaattin CENİK, Ahmet Tevfik ERGİNBAY, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Süleyman Hilmi AYDIN ve Birgül KURT’un katılımlarıyla yapılan 08.05.2017 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Başvuru yazısı ve dava dosyası örneği üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi gereğince yapılan incelemeye göre, davalı Bağcılar Belediye Başkanlığı vekilinin anılan Yasa’nın 10/2 maddesinde öngörülen yönteme uygun olarak yaptığı görev itirazının reddedilmesi ve 12/1. maddede belirtilen süre içinde başvuruda bulunması üzerine Danıştay Başsavcısı’nca 10.maddede öngörülen biçimde, olumlu görev uyuşmazlığı çıkarıldığı anlaşıldığından, usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığından görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oy birliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Halil İbrahim ÇİFTÇİ ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, Bağlar Mahallesi, 2851 ada, 23 parsel sayılı taşınmazda fuzuli şagil olduğu taşınmaz üzerine yaptığı ve büfe olarak kullandığı yerin başka bir şirkete devredilmesi sonucu yaptığı maddi katkılar (demir-çelik büfe ve dikilip büyütülen ağaçlar) nedeniyle uğradığını ileri sürdüğü zararın, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin yasal faiziyle birlikte tazmini istemiyle açılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesinin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu kurala bağlanmış olup, bununla birlikte idarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişinde nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya boşluk olarak tanımlanabilen hizmet kusurunun hizmetin kötü işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleştiği ve bunun idarenin tazmin yükümlülüğünün doğmasına yol açtığında kuşku bulunmamaktadır.

Diğer yandan; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun “Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri” başlıklı İkinci Ayırımında, Sorumluluk 49. madde de Genel olarak “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.

Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” şeklinde tanımlanmış;

“II. Zararın ve kusurun ispatı” başlıklı 50. maddede “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.

Uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hâkim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önünde tutarak, zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.”;

“III. Tazminat” “I. Belirlenmesi” başlıklı 51. maddesinde “Hâkim, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirler.

Tazminatın irat biçiminde ödenmesine hükmedilirse, borçlu güvence göstermekle yükümlüdür.”;

“2. İndirilmesi” başlıklı 52. maddesinde “Zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir.

Zarara hafif kusuruyla sebep olan tazminat yükümlüsü, tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olur ve hakkaniyet de gerektirirse hâkim, tazminatı indirebilir.” denilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden, tapuda; Bağcılar İlçesi, Bağlar Mahallesi, 2851 Ada, 23 Parselde kayıtlı, Bağlar Mah. Uzay Sk. No:65 Bağcılar/İstanbul adresinde kain, davacı tarafından 1999 yılından itibaren Bağcılar Belediyesine ecrimisil bedeli ödeyerek büfe olarak kullandığı taşınmazın, davalı B. İnş.Tah.Tur.San.Tic.A.Ş. tarafından Bağcılar Belediyesi’nden devralınması ve davacının işgalinin önlenmesi için tahliye istemi üzerine davacının 15 sene boyunca taşınmaza yaptığı maddi katkılar olarak, demir çelik büfe ile ağaç bedellerinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte tahsili ile, tespit için yapılan 1.096.65 TL keşif harç ve masrafının davalılardan müştereken ve müteselsilen tazmini talebiyle davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Bu durumda, ortada, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-b maddesinde belirtilen “idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davaları” kapsamında, zarar gören tarafından açılmış bir dava bulunmadığı gibi, Belediyeye ait taşınmazın haksız olarak işgal edilmiş olmasından dolayı davacı tarafından ödenmiş olan ecrimisilin hukuki ilişkisinin de bittiği açıktır.

Açıklanan nedenlerle, tam yargı davası niteliği taşımayan ve konusu da haksız işgal tazminatı olmayan alacak davasının, Borçlar Kanunu hükümlerine göre adli yargı yerince çözümlenmesi, bu nedenle Danıştay Başsavcısının başvurusunun reddi gerekmiştir.

 

S O N U Ç   : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Danıştay Başsavcısı’nın 26.5.2016 gün ve E:2016/54 sayılı BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 08.05.2017 gününde OY BİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

Başkan

Nuri

NECİPOĞLU

 

 

 

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Yusuf Ziyaattin

CENİK

 

 

 

Üye

Süleyman Hilmi

AYDIN

Üye

Ahmet Tevfik

ERGİNBAY

 

 

 

Üye

Birgül

KURT