Davacının icra müdürlüğünce gerçekleştirilen satış işlemi ile aldığı taşınmazın, adına tesciline karar verilmesi istemi ile davalı kuruma yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile, taşınmazın adına tescili istemi ile açılan davada; iptal istemine konu işlemin idarenin tek taraflı kamu gücüne dayalı tasarrufuna dayanması ve yerindelik incelemesinin ancak 6083 sayılı Kanun ile 2012/2 sayılı Genelge atfı ile 4721 sayılı Kanun hükümleri uyarınca idari yargı yerince yapılabileceği dikkate alınarak, açılan dava

                    T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

ESAS    NO      : 2015 / 217

KARAR NO    : 2015 / 232

KARAR TR     : 6.4.2015

 

 

ÖZET : Davacının icra müdürlüğünce gerçekleştirilen satış işlemi ile aldığı taşınmazın, adına tesciline karar verilmesi istemi ile davalı kuruma yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile, taşınmazın adına tescili istemi ile açılan davada; iptal istemine konu işlemin idarenin tek taraflı kamu gücüne dayalı tasarrufuna dayanması ve yerindelik incelemesinin ancak 6083 sayılı Kanun ile 2012/2 sayılı Genelge atfı ile 4721 sayılı Kanun hükümleri uyarınca idari yargı yerince yapılabileceği dikkate alınarak, açılan davanın İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hk.

 

 

 

 

 

K  A  R  A  R

 

 

Davacı             : M.K.

Vekilleri          : Av.O.T. & Av.E.K.

Davalı             : Şahinbey Tapu Sicil Müdürlüğü

 

O L A Y         : Davacı vekili dava dilekçesinde aynen: “Gaziantep 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/15019 E sayılı dosyasında 15.04.2010 tarihinde satışa çıkarılan Şahinbey İlçesi. Güneykent Mah. 4425 ada, 35 parselde kayıtlı bulunan taşınmazı müvekkil 230.500 TL bedelle yapılmış olan ihalede satın almıştır.

Yapılmış olan ihale ile ilgili herhangi bir ihalenin feshi davası açılmadığından satış kesinleşmiş ve müvekkil adına tescil işlemi yapılması için İcra Müdürlüğü’nce tescil belgesi düzenlenerek müvekkile verilmiştir. Ancak Davalı tapu sicil Müdürlüğü’nce müvekkil adına tescil işlemi yapılmamıştır.

Türk Medeni Kanunun 705. maddesi “Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır”. demektedir.

Yasanın açık hükmü gereğince müvekkilin mülkiyetine geçmiş olan ancak, davalı Müdürlükçe tescil işlemi yapılmayan taşınmaz üzerinde müvekkil adına hükmen tesciline karar verilmesi için iş bu davayı açma zorunluluğu hâsıl olmuştur” şeklindeki gerekçesi ile, davalı idarenin işleminin hukuka aykırı olması nedeni ile, davaya konu taşınmazın tapuda adına kaydına karar verilmesi istemi ile adli yargı yerinde dava açmıştır.

Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi; 28.09.2010 gün ve 2010/463 Esas, 2010/418 Karar sayılı kararında aynen; “Dava, davalı idarenin tescil işlemlerinin yapmaması nedeni ile hükmen tescil istemine ilişkindir.

Getirtilip incelenen dava konusu taşınmaz tapu kaydının tetkikinde Mehmet oğlu Alı Akın adına tescilli olduğu ve beyanlar hanesinde haciz tedbir şerhlerinin bulunduğu tetkikinden anlaşılmıştır.

Dosyada mevcut belgeler ve talep birlikte değerlendirildiğinde, dava ı vekilinin talebi idarenin yapmış olduğu işleme ilişkin olup, bu kabil davalara İdare mahkemelerinin bakması gerektiğinden mahkememizin görevsizliğine karar vermek gerekmiştir.” şeklindeki gerekçesi ile davanın görev nedeni ile reddine karar vermiş, verilen karar taraflarca temyiz edilmeksizin karar şerh edildiği üzere 12.01.2011 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacı vekili bu kez, aynı gerekçelerle, davalı idarenin 10.12.2010 gün ve 4823 sayılı kararının iptali istemi ile idari yargıda dava açmıştır.

 Gaziantep  2. İdare Mahkemesi; 09.02.2011 gün ve 2011/44 Esas, 2011/134 Karar sayılı kararında aynen; “Diğer taraftan, Tapu Sicili Tüzüğünün “Kaydın Değiştirilmesi” başlıklı XI. maddesinde, tapu sicilinde değişikliğin, hak sahibinin veya yetkili makamın istemi ya da mahkeme kararına dayalı olarak yapılacağı hükümlerine yer verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının cebri satıştan almış olduğu Şahinbey  İlçesi, Güneykent Mahallesi, 4425 ada, 35 parselde kayıtlı taşınmazın tescili için verilmiş İcra Müdürlüğü kararının uygulanması istemiyle yapılan başvurunun “taşınmazın ihale alıcısı adına tescil edilebilmesi için mahkeme kararı ile mümkün olacağı” ileri sürülerek Şahinbey Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 10.12.2010 tarih ve 4823 sayılı işlemi ile reddedildiği, hu işlemin iptali istemiyle de bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere; ilgililerin veya yetkili makamın istemi dışında tapu sicilinde yapılacak değişiklikler, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olduğu açık olup; somut olayda davacının belirli bir taşınmazın mülkiyetini kendi adına tescil ettirmek istemesi hususunda ortaya çıktığı, buna bağlı olarak tapu kayıtları üzerinde özel mülkiyete yönelik tescil, terkin ve tashih gibi işlemlere ilişkin davaların görüm ve çözümünün adliye mahkemelerinin görevi içinde olduğunda tereddüt bulunmamaktadır” şeklindeki gerekçesi davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Danıştay 10. Dairesi; 09.12.2013 gün ve 2011/7146 Esas, 2013/8826 Karar sayılı kararında özetle; “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19.maddesinin 1.fıkrasında; adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii, davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvuracağı ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteleyeceği; aynı maddenin 2.fıkrasında ise; yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyalarının Uyuşmazlık Mahkemesine gönderileceği hükmü yer almaktadır.

Dosyanın incelenmesinden, Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin idari yargının görevli olduğu gerekçesiyle verdiği 28.09.2010 tarih ve E:2010/463 K:2010/418 sayılı görevsizlik kararı üzerine Gaziantep 2. İdare Mahkemesinde açılan iş bu davada da; Mahkemece, yukarıda metnine yer verilen 2247 sayılı Yasanın 19. maddesi uyarınca, uyuşmazlığı çözmekte adliye mahkemelerinin görevli olduğu sonucuna ulaşıldığı halde, görevli mahkemenin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurulması gerekirken, davanın görev yönünden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır” şeklindeki gerekçesi ile Gaziantep 2. İdare Mahkemesi kararının bozulmasına hükmetmiştir.

Gaziantep 2. İdare Mahkemesi, Danıştay 10. Dairesi’nin bozma ilamına uymak sureti ile verdiği 29.12.2014 gün ve 2014/577 Esas sayılı kararında aynen; “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi’nin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanun’un 19. maddesinde; “Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendisine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler. Yargı merciince, önceki görevsizlik kararına ilişkin dava dosyası da temin edilerek, gerekçeli başvuru kararı ile birlikte dava dosyaları Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilir.” hükmüne yer verilmiştir.

2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 14. maddesinin 3/a bendinde; dava dilekçelerinin görev yönünden inceleneceği, 15. maddesinin l/a bendinde; adli yargının görevli olduğu konularda açılan davaların reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır.

Öte yandan; 07.06.1994 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, ancak, işbu davanın açıldığı tarihten sonra 17.08.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 22.07.2013 tarih ve 2013/5150 sayılı Tapu Sicili Tüzüğünün 90. maddesi ile yürürlükten kaldırılan 18.05.1994 tarih ve 94/5623 sayılı Tapu Sicili Tüzüğünün 1.maddesinde; bu Tüzüğün amacının, Türk Medeni Kanunun öngördüğü tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulmasını sağlamak olduğu, 2.maddesinde; bu Tüzüğün, mülkiyet ve mülkiyet dışındaki ayni ve şahsi hakların tapu siciline tescil edilme koşullarını, tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme işlemlerini kapsadığı belirtilmiş, 81.maddesinde ise; tapu sicilindeki değişikliğin, hak sahibinin veya yetkili makamın istemi ya da mahkeme kararına dayalı olarak yapılacağı hüküm altına alınmış, bu hüküm 22.07.2013 tarih ve 2013/5150 sayılı Tapu Sicili Tüzüğünün 72. maddesinde de aynen korunmuştur.

Dava dosyasının incelenmesinden; Gaziantep 2. icra Müdürlüğünün 2008/15019 esas sayılı dosyasında 15.04.2010 tarihinde satışa çıkarılan Gaziantep ili, Şahinbey ilçesi, Güneykent Mahallesi, 4425 ada, 35 parselde kayıtlı taşınmazı davacının satın aldığı, anılan taşınmazın davacı adına tescili için icra Müdürlüğünce tescil belgesinin düzenlendiği, ancak Şahinbey Tapu Sicil Müdürlüğü tarafından tescil işleminin yapılmadığı, bunun üzerine davacının söz konusu taşınmazın adına hükmen tescili istemiyle 16.08.2010 tarihindi Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/463 esas sayılı dosyasına kayden dava açtığı, adı geçen mahkemenin 28.09.2010 tarih ve E:2010/463, K:2010/418 sayılı kararı ile uyuşmazlığın idari işlemden kaynaklandığı, bu tür davalara idare mahkemesinin bakması gerektiği gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, davacının bu defa Şahinbey Tapu Sicil Müdürlüğüne verdiği bila tarihli başvurusu ile dava konusu taşınmazın tescili için verilmiş İcra Müdürlüğü kararının uygulanması isteminde bulunduğu, anılan başvurusunun taşınmazın ihale alıcısı adına tescil edilebilmesinin ancak mahkeme kararı ile mümkün olacağı” ileri sürülerek 10.12.2010 tarih ve 4823 sayılı işlem ile reddedildiği, Gaziantep 3. Asliye Hukuk Mahkemesi kararının 12.01.2011 tarihinde kesinleşmesi sonrasında da söz konusu işlemin iptali istemiyle 17.01.2011 tarihinde bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinden de anlaşılacağı üzere; hak sahibinin veya yetkili makamın istemi dışında tapu sicilinde yapılacak değişikliklerin, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olduğu, somut olayın da; davacının belirli bir taşınmazın mülkiyetini kendi adına tescil ettirmek istemesinden kaynaklandığı, buna bağlı olarak tapu kayıtları üzerinde özel mülkiyete yönelik tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme işlemlerine ilişkin davaların görüm ve çözümünün adli yargının görevi içinde olduğu açıktır.”şeklindeki gerekçesi ile 2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için Uyuşmazlık Mahkemesi’ne başvurulmasına, işin incelenmesinin Uyuşmazlık Mahkemesi’nce karar verilmesine değin ertelenmesine karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Serdar ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Eyüp Sabri BAYDAR, Ali ÇOLAK,  Nurdane TOPUZ, Alaittin Ali ÖĞÜŞ, Ayhan AKARSU ve Mehmet AKBULUT’un katılımlarıyla yapılan 6.4.2015 günlü toplantısında;

l-İLK İNCELEME:

Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da temin edilmek sureti ile 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Birgül YİĞİT’in, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Uğurtan ALTUN ile Danıştay Savcısı Yakup BAL’ın idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacının icra müdürlüğünce gerçekleştirilen satış işlemi ile aldığı taşınmazın, adına tesciline karar verilmesi istemi ile davalı kuruma yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali ile, taşınmazın adına tescilinin sağlanması istemine ilişkindir.

Dosya kapsamında bulunan iptal istemine konu davalı idarenin 10.12.2010 gün ve 4823 sayılı kararında aynen; “İlgi dilekçeniz ile dilekçeniz ekindeki Gaziantep 3. İcra hukuk 2010/457 esas ve 2010/946 karar sayılı karar gereğince 2. İcra Müdürlüğünün 2008/15019 Esas nolu dosyası ile Hamit oğlu Ahmet KİRAZ’a cebri icra yolu ile satışı yapılan Güneykent Mahallesi 4425 ada 35 parselde kayıtlı (3801 )m2 miktarlı bağ niteliğindeki Mehmet oğlu Ali AKIN adına kayıtlı taşınmazın ihale alıcısı Hamit oğlu Mehmet KİRAZ adına tescilini istemektesiniz.

Ancak söz konusu taşınmazla ilgili tescil işlemi ile ilgili olarak tereddüt hasıl olduğundan, konuyla ilgili Bölge Müdürlüğüne soru konusu yapılmış olup;Bölge Müdürlüğümüzce de ,Genel Müdürlüğümüzün 05/07/2010 tarih ve 1359-2428 sayılı cevabi yazısında “(taşınmaz maliki ile ilgili durumdan /Cebri Satışın varlığından) taşınmazın beyanlar hanesine üçüncü kişileri uyarıcı mahiyette belirtme düşülmesi ile konunun hükmen halli gerekmektedir.” demektedir.

Ayrıca söz konusu parsele ilişkin Gaziantep 1.Asliye hukuk Mahkemesinin 14/10/2010 tarih ve 2010/367-475 esas ve karar sayılı kararı gereğince de Mehmet oğlu Ali AKIN’ın baba adının Mahli olduğuna ilişkin karar mevcut olup; Anlaşılacağı üzere taşınmazın Mehmet oğlu Ali AKIN’a ait olmayıp Mahli oğlu Ali AKIN’a ait olduğu görülmektedir.

Söz konusu taşınmazın ihale alıcısı adına tescil edilebilmesi için Tapu ve kadastro Genel Müdürlüğü Tasarruf İşleri Dairesi Başkanlığı nın 05/07/2010 tarih ve 1359-2428 sayılı hu konunun hükmen yani Mahkeme Kararı gereğince tescili mümkün olacaktır.” Şeklindeki gerekçesi ile davacının talebinin reddine karar vermiştir.

Davalı idarenin ilgili kararı üzerine, davacı vekili tarafından, ilgili kararda belirtildiği şekilde, yanlış kaydın düzeltilmesi istemi ile değil, davalı idare işleminin hukuka aykırı olması nedeni ile taşınmazın adına tesciline karar verilmesi istemi ile adli yargıda dava açmıştır.

,           4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun ‘Tescil’ başlıklı 705. Maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur./Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.”  şeklindeki düzenleme ile; mülkiyetin kazanılmasının ancak tescille mümkün olduğu belirtilmiş ve istisnai olarak mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma mülkiyetin tescilden önce kazanılabileceği öngörülmüştür.

Aynı Kanun’un ‘Tescil İsteme Hakkı’ başlıklı 716. Maddesinde; “ Mülkiyetin kazanılmasına esas olacak bir hukuki sebebe dayanarak malikten mülkiyetin kendi adına tescilini istemek hususunda kişisel hakka sahip olan kimse, malikin kaçınması halinde hakimden, mülkiyetin hükmen geçirilmesini isteyebilir./Bir taşınmazın mülkiyetini işgal, miras, kamulaştırma, cebri icra veya mahkeme kararına dayanarak kazanan kişi tescili doğrudan doğruya yaptırabilir./Bir taşınmazın mülkiyetinde eşler arasındaki mal rejimi dolayısıyla meydana gelen değişiklikler, eşlerden birinin istemiyle tapu kütüğüne doğrudan tescil olunur.” denilmek sureti ile tescil talebini ancak tapuda hak sahibi görünen kişinin isteyebileceği, istisnaen ise Mahkeme kararı, cebri icra, işgal veya miras hakkı sahibinin doğrudan doğruya tescil talebinde bulunabileceği hükme bağlanmıştır.

17.08.2013 gün ve 28738 sayılı Resmi gazetede yayınlanan 22/7/2013 tarih ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına Dayanan Tapu Sicil Tüzüğü’nün 17.maddesinde; “(1) Kanunî istisnalar dışında, tapu sicilinde hak sahibi olan kişiler istemde bulunabilir. Tescilden önce hak sahibi olmuş kişiler de hakkın tescili için gerekli belgeleri ibraz ederek istemde bulunabilirler./ (2) Aile konutu olarak özgülenen taşınmazın maliki olmayan eş, tapu kütüğüne konutun aile konutu olduğuna dair şerhin verilmesini isteyebilir.” denilmek sureti ile istemin ancak hak sahibi olan kişi tarafından yapılabileceği ortaya konulmuştur.

Aynı Tüzüğün ‘Resmi Senet Düzenlenmesini Gerektiren Haller’ başlıklı 20. Maddesinin ‘d’ bendinde; “Cebri icra veya ortaklığın giderilmesi yoluyla yapılan satışlarda; gerçek kişi ihale alıcısının Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaralı nüfus bilgilerini ve fotoğrafını içeren, tüzel kişi ihale alıcılarında ise kanunlarda yazılı mercilerden alınmış yetki belgesi ile birlikte ihale alıcısı tüzel kişiliğin unvanını içeren ihalenin kesinleştiğini ve tescili belirten yetkili merciin yazısı” denilmek sureti ile icra müdürlüğü tarafından, alıcının yetkili olduğuna ilişkin belgenin verilmesi tescil isteminde bulunulabilmesi için yeterli görülmüştür.

Davaya konu iptali istenen işlemin yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan 18/5/1994 tarihli ve 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü’nün 12. Maddesinde, 13 ve 21. Maddelerinde de, 22/7/2013 tarih ve 2013/5150 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na dayanan Tapu Sicil Tüzüğüne paralel şekilde hak sahibinin belirlenmesine esas kimlik ve yetki belgelerinin, tapu sicil müdürlüğüne sunulması halinde, ilgili adına tescil işleminin gerçekleştirilebileceği hüküm altında alınmıştır.

Aynı Kanunun 1016. maddesinde; “Tasarruf yetkisine ve hukuki sebebe ilişkin belgeler tamam değilse istem reddedilir./Bununla birlikte, hukuki sebebe ilişkin belgeler tamam olmasına rağmen, tasarruf yetkisini belirten belgenin tamamlanması gereken hallerde, malikin rızası veya hakimin kararıyla geçici tescil şerhi verilebilir.” denilmek sureti ile tescil talebinin kabul şartları belirlenmiştir.

Aynı Kanun’un 1007. Maddesinde de; “Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur./Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder./ Devletin sorumluluğuna ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.” denilmek sureti ile de tapu sicilinin yanlış tutulmasından kaynaklanan davaların taşınmazın bulunduğu yer adli yargı mercilerince ele alınacağı düzenlenmiştir.

25.11.2010 Gün Ve 6083 Sayılı Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat  Ve Görevleri Hakkında Kanun’un ‘Teşkilat’ başlıklı 5. Maddesinin 5. Fıkrasında “ Genel Müdürlüğün taşra teşkilatı, bölge müdürlükleri ile bu müdürlüklere bağlı kadastro müdürlükleri ve tapu müdürlüklerinden oluşur. Kadastro müdürlükleri illerde; tapu müdürlükleri,  merkez ilçe ve diğer ilçelerde kurulur. “ denilmek sureti ile, Tapu ve Kadartro işlemlerinin taşrada ilçe müdürlükleri aracılığıyla yerine getirileceği düzenlenmiştir.

Bu Kanun’a dayalı olarak çıkarılan Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatı Yetki, Görev Ve Sorumlulukları Hakkında 1724 numaralı ve 2012/2 sayılı Genelge’nin ‘Tapu Müdürlükleri’nin Görevleri’ başlıklı 19. Maddesinde; “ Yetki ve yetkilendirildiği alanlarda, mevzuat çerçevesinde taşınmaz mallara ait akitli ve akitsiz her türlü tescil, düzeltme, terkin işlemlerini yapmak, Mevzuata aykırı istemleri, Medeni Kanun ve Tapu Sicil Tüzüğünün ilgili maddeleri gereğince ret etmek, bu karara karşı ilgilisinin Bölge Müdürlüğüne itirazı halinde gerekli evrakları yedi gün içerisinde Bölge Müdürlüğüne göndermek”  İlçe Tapu Müdürlüklerinin görevleri arasında sayılmıştır.

Yukarıda belirtilen tüm bu yasal mevzuat çerçevesinde dava konusu olay ele alındığında, davacının Gaziantep 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/15019 Esas sayılı icra takip dosyası kapsamında gerçekleştirilen satış işlemi neticesinde, davaya konu Güneykent Mahallesi 4425 Ada 35 Parselde kayıtlı taşınmazı satın aldığı ve taşınmazın adına tescili istemi ile Şahinbey Tapu Sicil Müdürlüğü’ne müracaat ettiği, ancak davalı idarenin 10.12.2010 gün ve 4823 sayılı kararı ile;  davacının elinde bulunan ve cebri icra işlemi nedeni ile kendisine İcra Müdürlüğü tarafından verilen davaya konu taşınmazın malikinin Mehmet oğlu Ali Akın değil, Mahli oğlu Ali Akın olduğunu ve bu nedenle taşınmazın davacı adına tescili için Mahkeme kararı gerektiğini belirterek istemi reddettiği ve davacının da ilgili işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek dava açtığı anlaşılmaktadır.

Görüldüğü üzere dava konusu olayda, Tapu Sicil Müdürlüğü, tek taraflı, kamu gücüne dayanan, tasarrufi bir işlemi ile davacının talebini reddetmiş, gerekçe olarak da;  tapuda kayıtlı görülen malik ile, tasarruf belgesinde belirilen malik kayıtları arasında çelişki bulunduğu, bunun ancak Mahkeme kararın ile düzeltilmesi sonrasında tescil işleminin yapılabileceğini belirtilmiştir. Davalı idarenin, ilgili kararının hukuka aykırılığı ileri sürüldüğüne göre, söz konusu tespitler ışığında kararın yerindeliğinin değerlendirilmesi gerektiği, söz konusu değerlendirmenin de ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 2/1-a maddesi kapsamında, 6083 Sayılı Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ve bu Kanun’a dayalı olarak çıkarılan Tapu Ve Kadastro Genel Müdürlüğü Taşra Teşkilatı Yetki, Görev Ve Sorumlulukları Hakkında 1724 numaralı ve 2012/2 sayılı Genelge çerçevesinde, 4721 sayılı Kanun ve 17.08.2013 gün ve 28738 sayılı Resmi gazetede yayınlanan Tapu Sicil Tüzüğü ile işlem tarihinde yürürlükte bulunan 94/5623 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Tapu Sicili Tüzüğü hükümleri dikkate alınarak idari yargı yerinde görülmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Her ne kadar Gaziantep 2. İdare Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararının gerekçesinde; hak sahibinin veya yetkili makamın istemi dışında tapu sicilinde yapılacak değişikliklerin, mahkemenin bu konuda bir karar vermesine bağlı olduğu, somut olayın da; davacının belirli bir taşınmazın mülkiyetini kendi adına tescil ettirmek istemesinden kaynaklandığı, buna bağlı olarak tapu kayıtları üzerinde özel mülkiyete yönelik tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme işlemlerine ilişkin davaların görüm ve çözümünün adli yargının görevi içinde olduğu belirtilmiş ise de; davacının talebi incelendiğinde, talebin yanlış tutulan tapu kaydının düzeltilmesi ya da tashihine ilişkin olmadığı, davacının elindeki belgelerin tescil işlemi için yeterli olduğu kanaati ile idareye yaptığı müracaatının reddi üzerine, bu işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesi ile iptaline karar verilmesini istediği, bu noktada davanın tapuya tescil ya da tashih talebine ilişkin olmayıp, idarenin işleminin hukuka aykırılığı iddiasına dayandığı ve ilgili iddianın ancak 6083 sayılı Kanun ile 2012/2 sayılı Genelge atfı ile 4721 sayılı Kanun hükümlerince idari yargı yerinde değerlendirilmesinin mümkün olduğu kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan bu nedenlerle, Gaziantep 2. İdare Mahkemesi’nin başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiştir.

 

S O N U Ç      : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Gaziantep 2.İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN REDDİNE, 6.4.2015 gününde Üyeler Nurdane TOPUZ ile Alaittin Ali ÖĞÜŞ’ÜN KARŞI OYLARI ve OY ÇOKLUĞU İLE KESİN OLARAK karar verildi.

 

 

Başkan

Serdar

ÖZGÜLDÜR

 

 

 

Üye

Eyüp Sabri

BAYDAR

 

 

 

Üye

Alaittin Ali

ÖĞÜŞ

Üye

Ali

ÇOLAK

 

 

 

Üye

Ayhan

AKARSU

Üye

Nurdane

TOPUZ

 

 

 

Üye

Mehmet

AKBULUT