davalıya eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle ileri keşide tarihli olarak düzenlenip avans olarak verildiği,  HMK'nın * maddeleri gereğince davacı lehine delil teşkil eden ticari defter ve kayıtlarına göre davalının keşide ettiği ve davacı defterlerine kayıtlı faturalar karşılığı toplam *TL'lik imalât yapmış olmasına karşın davacının davalıya havale ve dava konusu olan da dahil olmak üzere çekle toplam*TL ödeme yapmış olduğu, *TL'lik fazla ödemesi olduğu ve verdiği çekin bedelsiz kaldığı anlaşıldığı, dava konusu çekin * tarihinde dava dışı yetkili hamili tarafından tahsil edilmiş olması sebebiyle dava kendiliğinden istirdada dönüştüğünden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur

<![CDATA[T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
  Esas No:2017/2070 Karar No:2018/3991
  1. Tarihi:
  Mahkemesi       :Ticaret Mahkemesi   Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: – K A R A R – Dava, taraflar arasında kurulan eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle davacı tarafından davalı namına keşide edilen çek nedeniyle borçlu bulunulmadığının tesbiti istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı yüklenici, davalı taşerondur. Taraflar arasında 15.07.2012 tarihinde imzalanan sözleşme ile davalı taşeron, davacı yüklecinin dava dışı iş sahibi DSİ ile yaptığı sözleşme ile üstlendiği işte Küçükmenderes ana yatak 1. kısım işinin yapımını bedel karşılığı taahhüt etmiştir. Davacı şirket yetkilisi ile tanıklar tarafından düzenlenip imzalanan tutanağa göre davalının 13.06.2013 tarihinde işi yarıda bırakarak şantiyeyi terk ettiği anlaşılmaktadır. Dava konusu çek … nolu, Denizbank … Şubesi’ne ait olup davacı tarafından davalı namına düzenlenmiştir ve 150.000,00 TL meblağ ile 15.07.2013 keşide tarihlidir. Dava dışı Garanti Faktoring A.Ş.’nin 29.01.2016 tarihli yazısına göre söz konusu çek 19.03.2013 tarihinde davalı şirketin cirosuyla Garanti Faktoring A.Ş.’ye devir ve temlik edilmiş, yine Garanti Bankası A.Ş.’nin 03.09.2015 tarihli yazısı ve ekindeki belgelere göre çek bedeli 15.07.2013’de tahsil edilmiştir. Davacıya ait defter ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, mali müşavir bilirkişi 17.03.2015 tarihli raporunda davacıya ait defterlerin usulüne uygun tutulup tasdiklerinin yapıldığını, davalının yaptığı işler karşılığı düzenlenen faturalara göre toplam 1.532.827,48 TL’lik iş yaptığı, davalıya çek verilmek ve banka aracılığı ile toplam 2.049.243,51 TL havale ve çek ödemesi yapıldığı, davacının davalıya 516.416,03 TL fazla ödemesi olup, bunun avans ödemesi olduğu ve buna karşılık herhangi bir mal ve hizmet almadığını bildirmiştir. Dava konusu çek davacı defter kayıtlarında çek ödemesi şeklinde kayıtlıdır. Davalı ticari defterlerini meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen inceleme için mahkemede hazır etmemiş ve ibrazdan kaçınmıştır. Bu durumda mahkemece dava konusu çek 15.07.2013 keşide tarihli ise de; Garanti Faktoring A.Ş.’nin yazı cevabına göre 19.03.2013 tarihinde Faktoring şirketine ciro yoluyla devir ve temlik edildiği anlaşıldığından ileri tarihli olarak düzenlenmiş olması sebebiyle ödeme aracı niteliğinde olmayıp davalıya eser sözleşmesi ilişkisi nedeniyle ileri keşide tarihli olarak düzenlenip avans olarak verildiği, 6100 sayılı HMK’nın 222/2 ve 3. maddeleri gereğince davacı lehine delil teşkil eden ticari defter ve kayıtlarına göre davalının keşide ettiği ve davacı defterlerine kayıtlı faturalar karşılığı toplam 1.532.827,48 TL’lik imalât yapmış olmasına karşın davacının davalıya havale ve dava konusu olan da dahil olmak üzere çekle toplam 2.049.243,51 TL ödeme yapmış olduğu, 516.416,03 TL’lik fazla ödemesi olduğu ve verdiği çekin bedelsiz kaldığı anlaşıldığı, dava konusu çekin 15.07.2013 tarihinde dava dışı yetkili hamili tarafından tahsil edilmiş olması sebebiyle dava kendiliğinden istirdada dönüştüğünden, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 23.10.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. İlgili Maddeler HMK 222/2 ve 3 Madde]]>