düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi hali

resen tahakkuk ettirilen prim borcundan doğan uyuşmazlıklara bakmakla, daha önce 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda işaret edildiği gibi, 5510 sayılı Yasa’nın 85 ve 101. maddeleri uyarınca iş mahkemesi görevli bulunmaktadır.

Sayıştay, Anayasanın 160. Maddesi gereği kendisine verilen görevi 832 sayılı Sayıştay Kanunu hükümleri doğrultusunda yerine getirmektedir. Anılan Kanunun29. Maddesi “…Sayıştay denetimine giren daire ve kurumların işlemleriyle ilgili kayıtları, eşya ve malları, işleri ve hizmetleri görevlendireceği mensupları veya bilirkişiler tarafından yerinde ve işlem ve olayın her safhasında incelemeye yetkilidir. Bilirkişinin hukuki durumu, yetkisi ve sorumluluğu genel hükümlere tabidir.Bu maddeninuygulanmasında izlenecek usul ve esaslar yönetmeliğinde belirtilir….” Hükmü gereği bu maddenin uygulanmasında izlenecek usul ve esaslar 03.06.1976 tarih ve 15605 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan SayıştayDenetçi ve Raportörlerinin Denetim ve Çalışma Usulleri Hakkında Yönetmelik’te düzenlenmiştir

T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI
(Hukuk Bölümü)

 

Esas               : 2012/98

Karar             : 2012/89

Tarihi             : 09.04.2012

 

* Pirim Borcu

* Gecikme Zammı

* 506 sayılı Yasa’dan kaynaklanan tahakkukun iptali istemi

 

Özet: 506 sayılı Yasanın 79. maddesi uyarınca düzenlenen prim borcu ve gecikme zammının iptali istemiyle açılan davanın, ADLİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerektiği hakkında.

KARAR

Davacı              : Y.M. San. ve Tic. Ltd. Şti.

Vekili                : Av. B.Y.

Davalı               : Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekilleri            : Av. M.B. – Av. P.C.G.

Davacı Y. İnş. M. San. Tic Ltd. Şti’ nin işvereni bulunduğu Sofça Köyü- Kütahya
adresinde kurulu Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün İR 4719 işletme ruhsatlı
bor tuzu sahası içinde yer alan manyezit lokal alanında rödevans karşılığı manyezit
üretimi işi ile iştigal etmekteyken, işyeri 2.7.2002 tarihi itibariyle mülga 506 sayılı
Yasa kapsamına alınarak 2 0811 01 01 1022058 043 01 36 sicil numarası ile tescili
yapılmıştır. İşveren manyezit üretimi işini bitirdiğine dair dilekçe verdikten sonra
teminat iadesine esas işlemlere geçilmiş, ihale makamı olan Eti Maden işletmeleri
Genel Müdürlüğü ile yazışma yapılmış, yapılan iş rödevans sözleşmesine dayanması
nedeniyle istihkak söz konusu olmadığından teminat iadesi işlemlerine esas olmak
üzere kayıtların tetkiki için Kurum Rehberlik ve Teftiş Ankara Grup Başkanlığı
Müfettişliğine yazılmıştır. Kurum Rehberlik ve Teftiş Ankara Grup Başkanlığı
Müfettişliğince düzenlenen 7.4.2010 tarih, 20096/AIR/02 sayılı rapor ve ekleri;
ihale makamı Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğünün 20/1/2010 tarihli 1663
sayılı yazısı ekleri davacı işverenin 3213 sayılı Maden Kanunu gereğince Eti Maden
İşletmeleri Genel Müdürlüğü’ne verdiği bilanço ve işletme faaliyet bilgi formlarına
göre 2003 yılında eksik bildirildiği belirlenen 867,25 TL prime esas kazanç için
Aralık/2003 ayına, 2004 yılında eksik bildirildiği belirlenen 19.542,30 TL prime esas
kazanç için Aralık/2004 ayına, 2005 yılında eksik bildirildiği belirlenen 24.581,61 TL
prime esas kazanç için Aralık/2005 ayına, 17.3.2008 tarihine kadar eksik bildirildiği
belirlenen 5.982,60 TL prime esas kazanç için Mart/2008 ayına ek tahakkuk yapılması

 

473

 

Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Dergisi

 

 

gerektiği tespit edilmiştir. İşverenin söz konusu işe ilişkin 2003/12, 2004/12, 2005/12, 2008/3. dönemlerde eksik işçilik bildiriminde bulunması nedeniyle yukarıda belirtilen dönemlere ilişkin 23/11/2010-17650870 sayılı yazıyla tahakkuk ettirilen fark prim borcu işverene gönderilmiş ve 30.11.2010 tarihinde tebliğ edilmiştir.

Davacı işveren tarafından 14.12.2010 tarihli itiraz dilekçesinde; yapılan işin Maden
Yasasına göre rödevans karşılığı maden işletme işi olduğu ve ihaleli iş kapsamına
alınmaması gerektiği, yapılan incelemenin yetersiz olduğu, işin niteliği, kullanılan
teknoloji, emsal işyerine uygulanan asgari işçilik prim matrahlarının ne kadar
olduğu ve nasıl uygulandığı, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının görüşü ve benzeri
kıstasların hiçbirinin uygulanmadığı, ilgili dönemlerde maden üretimi sağlamak için
faturalı hafriyat, iş makinesi çalıştırma gibi işçilikli işlerin yaptırıldığı halde bunların
hiçbirinin dikkate alınmadığı, dolayısıyla asgari işçilik değerlendirmesine yönelik
yapılan incelemenin yasal dayanaktan yoksun olduğu ileri sürülmüştür.

İşveren  itirazı  öncelikle  usul  yönünden  inceleyerek  süresi  içinde  olduğu anlaşılmakla itirazın esas yönünden incelenmesine geçilmiştir.

İşlemin Kurum Rehberlik ve Teftiş Ankara Grup Başkanlığı Müfettişliğince
düzenlenen 7.4.2010 tarih, 20096/AIR/02 sayılı rapor gereği, 2003/12, 2004/12,
2005/12 ve 2008/3. aylara ilişkin eksik işçilikten dolayı ek tahakkuk maddesinin
uygulanmasına ilişkin olarak işlem Kurum Müfettişliğince Mülga 506 sayılı Yasanın

79. maddesi ile 5510 sayılı yasanın 85. maddesine istinaden yürütülmüş olduğu,
Kurum müfettişliğince yasa muvacehesinde tespit yapıldığı, saptamaların ise kayıtların
tetkiki neticesinde 12.11.2009 tarihinde düzenlenen kayıt inceleme tutanaklarına göre
yapılmış olup, tutanak ise tanzim olunduktan sonra okunmuş ve doğruluğunun kabulü
ile işverenle birlikte müştereken imza altına alınmış iken işverenin tamamen yasaya
istinaden tahakkuk ettirilen prim tutarına (Fark işçilik) itirazının yasal olduğu kaldı
ki tutanağın Kurum Müfettişi ve işveren şirketin yetkilisiyle birlikte tanzim edilmiş,
okunduktan sonra doğruluğu anlaşılarak birlikte imza altına alınmış bir belge olduğu,
işverenin kendi beyan ve ibraz ettiği kayıtlardan saptanan bir konu neticesinde
tahakkuk ettirilen tutara yapmış olduğu itirazı gerçeği yansıtmadığı, yasal dayanaktan
da yoksun bulunduğu, Keza işverenin itirazı mesnetsiz ve yasal dayanaktan yoksun
bulunmakla birlikte Mülga 506 sayılı Yasanın 30. maddesinde aynen “Bu maddenin
uygulanmasında teftiş, kontrol ve denetim yetkisine sahip olanlar tarafından düzenlenen
tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar muteberdir.” denildiği, ayrıca yine 5510 sayılı
Kanunun 59. maddesinde aynen “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş
memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu
olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından
düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” denildiğinden ve Kurum
Müfettişince tespit olunmakla sabit olunmuş bir konu hakkında işverence de aksi
ispatlanamadığından Kurumca yapılacak bir işlem bulunmadığından itirazın reddine
karar verilmiştir.

 

474

 

Hukuk Bölümü Kararları

 

 

Davacı, Mülga 506 sayılı Yasanın 79. maddesi ile 5510 sayılı Yasanın 85. maddesine  istinaden  yürütüldüğü  iddia  olunan  kurum  müfettişlerince  yapılan saptamalar ve tespitler sonucunda 13.11.2009 tutanaklarına göre 2003/12, 2004/12, 2005/12, 2008/3 aylarına ilişkin eksik işçilikten dolayı salınan toplam 44.631,77 TL ek tahakkukların iptali istemiyle adli yargı yerinde dava açmıştır.

Davalı  idare  savunmasında,   5510  sayılı  Yasa  uyarınca  verilen  idari  para
cezalarına karşı açılacak davalarda görevli mahkemenin idare mahkemesi olduğunu
önesürmüştür.

KÜTAHYA İŞ MAHKEMESİ: 18.10.2011 gün ve E:2011/93, K:2011/720
sayı ile, 5510 sayılı Yasanın 102.maddesi uyarınca verilen idari para cezalarına
karşı açılacak davalara bakma görev yetkisinin idari yargı alanına girmesi nedeniyle
mahkemelerinin görevsiz olduğu anlaşılmakla 5510 sayılı Yasanın 102.maddesi
uyarınca iş bu davaya bakma görev ve yetkisinin idari yargı alanına girdiği ve bu
haliyle mahkemelerinin görevsiz olduğu anlaşıldığı gerekçesiyle, dava dilekçesinin
görevsizlik nedeniyle reddine karar vermiş, bu karar kesinleşmiştir.

Davacı, aynı istemle idari yargı yerinde dava açmıştır.

ESKİŞEHİR 1. İDARE MAHKEMESİ: 8.2.2012 gün ve E:2012/107 sayı ile,
dava konusu uyuşmazlığın 2003/12, 2004/12, 2005/12, 2008/3 dönemlerine ilişkin
fark prim borcu ve gecikme zammından kaynaklandığı şüphesiz olup, idari para
cezasından kaynaklanmayan bu uyuşmazlığın çözümünde, 5510 sayılı Kanunu’nun
101. maddesine göre, bu Kanun hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan
uyuşmazlıkların iş mahkemelerinde görüleceği hükmüne göre genel görevli mahkeme
olan iş mahkemesinin görevli olduğu sonucuna varıldığından, uyuşmazlığın konuyla
ilgili  ilk  davanın  açıldığı  görevsizlik  kararı  veren  Kütahya  İş  Mahkemesinde
çözümlenmesi gerektiği kanısıyla 2247 sayılı yasanın 19. maddesine istinaden görevli
merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurularak, bu mahkemenin
kararına kadar dava dosyasının bekletilmesine, karar vermiştir.

İNCELEME VE GEREKÇE :

Uyuşmazlık   Mahkemesi   Hukuk   Bölümü’nün,   Serdar   ÖZGÜLDÜR’ün Başkanlığında, Üyeler: Mustafa AYSAL, Eyüp Sabri BAYDAR, Sıddık YILDIZ, Nurdane TOPUZ, Sedat ÇELENLİOĞLU ve Ayhan AKARSU’nun katılımlarıyla yapılan 9.4.2012 günlü toplantısında:

l-İLK İNCELEME: Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre;

İdare Mahkemesince, idari yargı dosyası ile birlikte adli yargı dosyası da
gönderilmek  suretiyle 2247  sayılı Yasa’nın 19.  maddesinde  öngörülen  şekilde
başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından,
adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine
oybirliği ile karar verildi.

 

475

 

Uyuşmazlık Mahkemesi Kararları Dergisi

 

 

II-ESASIN İNCELENMESİ: Raportör-Hakim Gülşen AKAR PEHLİVAN’ın,
davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki
belgeler  okunduktan;  ilgili  Başsavcılarca  görevlendirilen  Yargıtay  Cumhuriyet
Savcısı Mehmet BAYHAN ile Danıştay Savcısı Mehmet AKKAYA’nın davada adli
yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ
GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:

Dava, davacı şirketin 2003/12, 2004/12, 2005/12, 2008/3 aylarına ilişkin eksik işçilikten (fark prim borcu) dolayı salınan toplam 44.631,77 TL ek tahakkukların iptali istemiyle açılmıştır.

506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun “Prim belgeleri ve ölçümleme” başlıklı

79. maddesinin ikinci fıkrasında; “EK: Fıkra; 08/09/1999 – 4447/11 md.) Ay içinde
bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların otuz
günden az çalıştıklarını açıklayan bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine
eklenmesi şarttır.”; üçüncü fıkrasında, “(EK: Fıkra; 08/09/1999 – 4447/11 md.)
Sigortalıların  otuz  günden  az  çalıştığını  gösteren  bilgi  ve  belgelerin  Kuruma
verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin Kurumca geçerli sayılmaması halinde,
otuz günden az bildirilen sürelere ait primler Kurumca re’sen tahakkuk ettirilerek 80
inci madde hükümlerine göre tahsil olunur. Uygulamanın usul ve esasları altı ay içinde
yürürlüğe konulacak yönetmelikle belirlenir.”; yedinci fıkrasında (Değişik yedinci
fıkra: 29/7/2003-4958/37 md.), “Fiilen veya iş yeri kayıtlarından tespit edilecek
her türlü bilgiden ya da kamu kuruluşları tarafından düzenlenen belge veya alınan
bilgilerden çalıştığı tespit edilen sigortalılara ait olup, bu Kanun uyarınca Kuruma
verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya
noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen düzenlenir ve muhteviyatı
sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ edilir”, sekizinci fıkrasında
ise, “İşveren, tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden itibaren bir ay
içinde ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz tahsilatı, durdurur. İtirazın reddi
halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde yetkili mahkemeye
başvurabilir. Yetkili mahkemeye başvurulması prim borcunun tahsil ve takibini
durdurmaz” ve aynı Kanunun 134. maddesinde, “Bu kanunun uygulanmasından
doğan uzlaşmazlıklar, yetkili iş mahkemelerinde veya bu davalara bakmakla görevli
mahkemelerde görülür” hükmü yer almıştır.

Ancak, 506 sayılı Kanun’un yukarıda sözü edilen maddeleri 31.5.2006 gün ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 106. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.

5510 sayılı Yasanın 85. maddesinin bir, iki, üçüncü fıkralarında, “Kurumun
denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler
sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin
denetim elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim
ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından

 

476

 

Hukuk Bölümü Kararları

 

 

düzenlenen belge veya alınan bilgilerden çalıştığı anlaşılan sigortalılara ait olup, bu
Kanun uyarınca Kuruma verilmesi gereken belgelerin yapılan tebligata rağmen bir
ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde, bu belgeler Kurumca re’sen
düzenlenir ve muhteviyatı sigorta primleri Kurumca tespit edilerek işverene tebliğ
edilir. İşveren, bu maddeye göre tebliğ edilen prim borcuna karşı tebliğ tarihinden
itibaren bir ay içinde, ilgili Kurum ünitesine itiraz edebilir. İtiraz, takibi durdurur.
İtirazın reddi halinde, işveren kararın tebliğ tarihinden itibaren bir ay içerisinde
yetkili  iş  mahkemesine  başvurabilir.  Yetkili  mahkemeye  başvurulması,  prim
borcunun takip ve tahsilini durdurmaz. Mahkemenin Kurum lehine karar vermesi
halinde, 88 inci ve 89 uncu maddelerin prim borcuna ilişkin hükümleri uygulanır”
ve 101. maddesinde, “Bu Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, bu Kanun
hükümlerinin uygulanmasıyla ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar iş mahkemelerinde
görülür” hükmü yer almıştır. 5510 sayılı Kanun’un sözü edilen maddeleri 1.10.2008
tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.

Davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, (davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.

Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip (yeni kanuna göre görevli hale geldiği için) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.

Olayda, 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi uyarınca resen tahakkuk ettirilen prim borcundan doğan uyuşmazlıklara bakmakla, daha önce 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda işaret edildiği gibi, 5510 sayılı Yasa’nın 85 ve 101. maddeleri uyarınca iş mahkemesi görevli bulunmaktadır.

Açıklanan nedenlerle Eskişehir İdare Mahkemesinin Başvurusunun kabulü ile, İş Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.

Sonuç: Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Eskişehir 1. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile, Kütahya İş Mahkemesi’nin 18.10.2011 gün ve E:2011/93, K:2011/720 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ  KALDIRILMASINA, 9.4.2012  gününde  OYBİRLİĞİYLE  İLE KESİN OLARAK karar verildi.