Firmanın alt yüklenici olarak aldığı işin tümünün her türlü masraflarını kendisi yapmak suretiyle anahtar teslimi tabiriyle süresinde eksiksiz ve kusursuz olarak tamamladığı davalıya teslim ettiğini davalının işin toplam bedelini idareden almış olmasına rağmen müvekkiline yapılması gereken ödemenin tamamını yapmadığı İhaleyi alan işverenin idareden aldığı işleri alt yüklenici olarak müvekkili şirkete yaptırdığını müvekkilinin işi eksiksiz ve kusursuz olarak tamamladığını davalıya teslim ettiğini davalının da işi idareye teslim ederek tüm hak edişleri yaptığını davalının müvekkiline yapması gereken ödemelerin tamamını yapmadığını her iki işin icmali yapıldığında müvekkilinin davalıdan olan alacağı toplamının *TL olduğu müvekkilinin müteaddit şifahi ihtarlarına rağmen davalının borcunun tamamını ödemediği hk açılan dava kararı

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ BAM 31. HUKUK DAİRESİ
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
31.HUKUK DAİRESİ
(İnceleme aşamasında / Duruşmasız)
(Başvurunun esastan reddi /HMK m.353/1-b-1)

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/03/2018
NUMARASI : ….
…..
DAVANIN KONUSU : Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan Alacak
DAVA DEĞERİ : 250.518,71 TL

KARAR TARİHİ : 02/03/2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 26/03/2021

Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilen dosyanın yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İSTEM;
Davacı vekili tarafından verilen 09/12/2014 havale tarihli dava dilekçesinde özetle; davalının, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün işveren-idare olduğu Çorum İli, ….. ile ….., Diyarbakır İli ….. ana yüklenicisi olduğunu, davalının İşveren-İdareden almış bulunduğu bu işleri alt yüklenici olarak müvekkili şirkete yaptırdığını, bu işlerlerle ilgili olarak davalı ile müvekkili arasında TKGM 9……TKGM Diyarbakır …..başlıklı alt yüklenici sözleşmelerinin imzalandığını, davalının bu iki işten dolayı müvekkiline ödemesi gereken bakiye borcunu ödemediği için davalıya Altındağ 2.Noterliği’nin 01.07.2014 gün ve …. yevmiye sayılı ihtarnamesinin çekildiğini ve davalıya 03.07.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen ödeme yapılmadığı için iş bu davayı açma zaruretinin hasıl olduğunu, TKGM 9.Grup ….. ile ilgili olarak müvekkilinin alt yüklenici olarak aldığı işin tümünün her türlü masraflarını kendisi yapmak suretiyle anahtar teslimi tabiriyle, süresinde, eksiksiz ve kusursuz olarak tamamladığını, davalıya teslim ettiğini, davalının, işin toplam bedelini idareden almış olmasına rağmen müvekkiline yapılması gereken ödemenin tamamını yapmadığını, TKGM Diyarbakır …..ile ilgili; davalının, işveren idareden aldığı işleri alt yüklenici olarak müvekkili şirkete yaptırdığını, müvekkilinin işi eksiksiz ve kusursuz olarak tamamladığını, davalıya teslim ettiğini, davalının da işi idareye teslim ederek tüm hak edişleri yaptığını, davalının müvekkiline yapması gereken ödemelerin tamamını yapmadığını, her iki işin icmali yapıldığında müvekkilinin davalıdan olan alacağı toplamının 312.324,90.-TL olduğunu, müvekkilinin müteaddit şifahi ihtarlarına rağmen, davalının, borcunun tamamını ödemediğinden ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamede davalıya ödeme için 7 gün süre verildiğini, sürenin 10.07.2014 tarihinde sona erdiğini, bu nedenle 10.07.2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi talep ettiklerini beyanla, her türlü fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 100.000,00.-TL alacağın 10.07.2014 tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
YANIT:
Davalı vekili tarafından verilen 05/01/2015 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davacı taraf arasında 04.11.2010 tarihli TKGM Diyarbakır ……. imzalandığını, söz konusu sözleşmelerde yetki ile ilgili olarak her türlü anlaşmazlıkların çözümü için Adıyaman Mahkemeleri ve İcra Daireleri’nin yetkili olacağının belirlendiğini beyanla yetki itirazında bulunduklarını, yetkili mahkemelerin Adıyaman Mahkemeleri olduğunu, söz konusu sözleşmenin 5 ve 6.b maddeleri uyarınca altyüklenici fiyatının, maddi 3 ve 4 de açıklanan işler için ihale bedelinin %62’si olduğunu, ayrıca SGK giderleri, ihale masrafları, teminat ve avans teminat mektubu giderlerinin %62’lik kısmının alt yükleniciye ait olduğunu, rutin hak edişlerden kesileceğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin toplamda davacıya 834.758,53.-TL ödeme yaptığını, TKGM 9.Grup Çorum İli 22-6 Kadastro Yenileme işi nedeniyle 28.239,91.-TL bakiye alacağı bulunduğunu, TKGM Diyarbakır … ile ilgili müvekkili şirketin toplamda 1.164.452,94.-TL ödeme yaptığını, davacı taraftan 22.768,15.-TL alacağı bulunduğunu, müvekkili şirketin davacı taraftan alacaklı durumda olduğunu, bu hakkı tüm zarar ziyan hakları ile birlikte saklı tuttuklarını beyanla, yetki itirazlarının kabulü ile, mahkemenin yetkisizliğine, dosyanın yetkili Adıyaman Asliye (Ticaret) Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastam reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2018 tarihli …. Karar sayılı ilamında özetle; öncelikle yetki itirazının sözleşme tarihi ve HMK yürürlük tarihi gözetilerek reddine karar verildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin, tarafların ticari defterlerinin bulunduğu yerin, SGK müzekkere yazı cevaplarının, …. yazı cevabının, ihalelere ilişkin belgeler ve tarafların talep ettiği diğer belgelerin ilgili yerlerden getirtilerek dosya içerisine alındığını,
Tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra dosyanın bilirkişi kuruluna tevdi edildiğini, bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 15/03/2016 tarihli rapora göre taraflar arasında imzalanmış sözleşmeye göre davalının tahakkuk eden sözleşme damga vergisi, teminat mektubu komisyon giderleri, şartname bedeli, avans teminat mektubu komisyon giderleri ile ….sözleşmesi kapsamında tahakkuk edecek olan…..davacıdan talep edebileceğini, bu giderler dışında kalan davalıya ait büro giderleri, fatura damga vergisi, muhasebe gideri, %20’lik sigorta giderinin işverene maliyet adı altında bedel talep etmesinin hakkaniyet ve sözleşme hükümlerine aykırılık teşkil edeceğini, davacının 24/01/2014 tarihi itibariyle davalıdan 250.518,71-TL alacaklı olduğunun rapor edildiğini, söz konusu rapora itiraz edilmesi üzerine aynı heyetten 05/09/2016 tarihli ek raporun alındığını, söz konusu ek rapora göre 49.323,76-TL’lik tahsilat makbuzu davacı tarafından kabul edilmediği takdirde davacının davalıdan 299.842,47-TL alacaklı olduğunu ve 11/07/2014 tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerektiğinin rapor edildiğini,
Davacı tarafından dosyaya 28/09/2016 tarihli ıslah dilekçesinin sunulduğu ve dava değerinin 250.518,71-TL’ye yükseltildiğini, harcının yatırıldığının görüldüğünü,
15/03/2016 tarihli rapor ve 05/09/2016 tarihli ek rapora itiraz edilmesi üzerine üçlü mali müşavir bilirkişi heyetinden 19/06/2017 tarihli raporun aldırıldığını, söz konusu rapora göre, 49.323,76-TL’lik tahsilat makbuzu davacı tarafından kabul edildiği takdirde davacının davalıdan 173.315,72-TL, söz konusu tahsilat makbuzu davacı tarafından kabul edilmediği takdirde 222.549,20-TL alacaklı olduğunun rapor edildiğini, söz konusu rapora itiraz edilmesi üzerine bilirkişi kurulundan 30/01/2018 tarihli ek raporun alındığını, söz konusu ek rapora göre, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeler ve kök rapor sonrası sunulan belgeler dikkate alındığında, 49.323,76-TL’lik tahsilat makbuzu kabul edildiği takdirde davacının davalıdan 144.770,86-TL, tahsilat makbuzu kabul edilmediği takdirde 194.094,62-TL alacaklı olduğunun rapor edildiğini, tarafların imzasını taşıyan hak ediş icmallerine itibar edilerek hesaplama yapıldığında 49.323,76-TL’lik tahsilat makbuzu kabul edildiği takdirde davacının davalıdan 28.533,73-TL, tahsilat makbuzu kabul edilmediği takdirde 77.857,49-TL alacaklı olduğunun rapor edildiğinin görüldüğünü,
Davacı vekili tarafından 20/03/2018 tarihli duruşmada 20/01/2014 tarihli 49.323,76-TL’lik tahsilat makbuzunu kabul ettiklerini beyan ettiğini,
Mahkemece yapılan yargılama sonunda dosya kapsamında tarafların bildirmiş olduğu deliller toplandıktan sonra bilirkişi kurullarından rapor ve ek raporların alındığını, söz konusu rapor ve ek raporlar mahkemece değerlendirildiğinde, 1. bilirkişi kurulu tarafından hazırlanan 15/03/2016 tarihli rapor ve söz konusu rapora itiraz edilmesi üzerine hazırlanan 05/09/20166 tarihli ek raporun yerinde olmadığını, zira taraflar arasındaki…Sözleşmelerinin 6-B maddelerine ve davacının dava dilekçesindeki kabul beyanına rağmen giderlerin bir kısmından davalı tarafın sorumlu tutulduğunu, ayrıca söz konusu rapor ve ek raporda taraflar arasında var olan sözleşmelere ilişkin imzalanan hak edişlerin hiç değerlendirilmeye tabi tutulmadığını, bu nedenle mahkemece söz konusu rapor ve ek raporun yerinde bulunmadığını, sonrasında 2.bilirkişi kurulundan 19/06/2017 tarihli rapor ve 30/01/2018 tarihli ek raporun alındığını, 19/06/2017 tarihli raporda hakediş değerlendirilmesi yapılmadığından söz konusu 30/01/2018 tarihli ek raporun alındığını, ek raporda belirtildiği ve dosya kapsamında olduğu üzere davacı ile davalı arasında… işine ilişkin toplam 15 hak edişin bulunduğunu, tüm hak edişlerin davacı ve davalı tarafından imzalandığını, … ili işine ilişkin ise 11 hak edişin bulunduğunu, söz konusu 11 hak edişin tamamında davacı ve davalı tarafın imzasının bulunduğunu, söz konusu hak edişlerde sözleşme kapsamındaki kesintilerin yapıldığını ve yükleniciye yapılması gereken ödemelerin belirlendiğini, bilirkişinin de 30/01/2018 tarihli ek raporunda hak edişler göz önüne alınarak yapmış olduğu hesapta davacının davalıdan 49.323,76-TL’lik tahsilat makbuzu davacı tarafından kabul edildiği takdirde 28.533,73-TL alacaklı olduğunu, kabul edilmediği takdirde 77.857,49-TL alacaklı olduğunun rapor edildiğini, söz konusu 30/01/2018 tarihli ek raporun hak edişe göre yapılan hesaplamasının mahkemece kabul edilmesi yönünde kanaatin oluştuğunu, zira her iki iş için de düzenlenen hak ediş belgelerinin tamamında iki tarafın da imzasının bulunduğunu, hak ediş belgelerine iki taraftan da herhangi bir itirazın bulunmadığını, tarafların atmış olduğu imzanın sorumluluğunu taşımasının gerektiğini, bundan dolayı bilirkişi ek raporunda hak edişe göre yapılan hesaplamanın mahkemece kabul edildiğini, davacı vekili tarafından 20/03/2018 tarihli duruşmada 20/01/2014 tarihli 49.323,76-TL’lik tahsilat makbuzunun kabul edildiğini, bu kabul çerçevesinde bilirkişi ek raporuna göre davacının davalıdan 28.533,73-TL alacaklı olduğunu, söz konusu bedele 11/07/2014 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi gerektiğinin anlaşılmış olduğunu ve davanın kısmen kabulüne, 28.533,73 TL alacağın 11/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair hüküm kurulduğu görülmüştür.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Davacı vekili 28/08/2018 havale tarihli istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde özetle;
Davalı ile müvekkili arasında … başlıklı alt yüklenici sözleşmeleri imzalandığını, davalının bu işten dolayı müvekkiline ödemesi gereken bakiye borcunu ödemediği için davalıya 03/07/2014 gün ve… yevmiye sayılı ihtarnamenin çekildiğini, davalıya 03/07/2014 tarihinde tebliğ edildiği ancak buna rağmen ödeme yapılmadığı için Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde iş bu davanın açıldığını,
Dava dilekçesinde müvekkilinin alacağı belgeleri ile birlikte her ihale için ayrı ayrı açıklandığını ve müvekkilinin davalıdan alacağının … 100.039,05 TL,…. 212.285,85 TL olmak üzere toplam 312.324,90 TL olduğunun ifade edildiğini ve bu miktardan bilirkişi raporu ile belirlenecek;
…sözleşme ile ilgili olarak ihalenin kurumdan celp edilecek ”Anahtar teknik personel” cetveline göre bu kişiler için ödenmesi gereken SGK giderleri ile varsa davalı tarafından ibraz edilecek teminat ve avans teminat mektuplarının gidere ilişkin belge ve makbuzlara göre müvekkiline isabet etmesi gereken %62’sinin,
2 numaralı ….) sözleşme ile ilgili olarak ise varsa davalı tarafından ibraz edilecek ihale masrafları, teminat ve avans teminat mektubu giderlerine ilişkin belge ve makbuzlara göre müvekkiline isabet eden miktarın düşülmesi gerektiğini,
Müvekkilinin bu giderlerin gerçek rakamlarını bilemediği için toplam bakiye alacağı olan 312.324,90 TL’sinden bu miktarlar düşülerek dava ile talep edilecek net rakamın hesaplanamadığının ifade edildiğini,
Mahkemece delillerin toplandığını, dava konusunun teknik bir konu olması sebebiyle mali müşavir, hukukçu ve kadastro fen memurundan müteşekkil 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından tüm delillerin incelendiğini ve davacının davalıdan 250.518,71 TL bakiye alacağının olduğunun belirlendiğini, tarafların itirazları üzerine düzenlenen ek raporda da davacının davalıdan 250.518,71 TL bakiye alacağının olduğunun 31/12/2013 tarihinde ödenmiş olduğu belirtilen 49.323,76 TL tahsilat fişinin tarihinin 24/01/2014 tarihli olması da dikkate alınarak ödenmemiş olduğunun düşünülmesi halinde ise bu alacağın 299.842,47 TL olduğunun belirlendiğini,
Davalı tarafından ibraz edilen söz konusu 49.323,76 TL’lik tahsilat fişinin ilk defa dava safahatında müvekkili tarafından görüldüğünü ve bu fişteki imzanın müvekkilinin şirketinin yetkilisine ait olmadığını ve müvekkiline böyle bir paranın ödenmemiş olduğunun net olarak ifade edildiğini, esasen de davalının kendi ticari defterine 31/12/2013 tarihinde ödeme olarak işlemiş olduğu tahsilat fişinin yaklaşık 1 ay sonraki 24/01/2014 tarihli olmasının da bilirkişi heyetinin dikkatini çektiğini ve bu hususun mahkemenin takdirine bırakıldığını,
Bu aşamada mahkemede hakim değişikliği olduğunu ve yeni hakim tarafından dosyanın detaylı incelenmeden taraflarına davalı tarafından sunulan tahsilat makbuzlarındaki hangi imzaları ve hangi tahsilat makbuzlarını kabul etmediklerine dair beyanda bulunmak üzere süre verildiğini,
Buna dair 29/11/2016 tarihinde dosyaya beyan dilekçesi sunduklarını, dosyada tek tahsilat makbuzu bulunduğunu ve bunun 49.323,76 TL’lik tahsilat makbuzu olduğunu, başka bir tahsilat makbuzu olmadığını, imzasını kabul etmedikleri tahsilat makbuzunun da bu tahsilat makbuzu olduğunu,
Bilirkişi ek raporunun b bendinde davacının davalıdaki toplam alacağının 299.842,47 TL olacağının belirtildiğini,
Bunun üzerine davanın imza incelemesi v.b nedenlerle uzamaması amacıyla ıslah dilekçelerinde davalının ödediğini iddia ettiği 49.323,76 TL’sini müvekkilinin alacağından düşerek davalının sanki bu parayı ödemiş gibi kabul edilerek dava taleplerini sadece 250.518,71 TL’ye ıslah etmiş bulunduklarını, bilirkişi ek raporunun a bendinde de bu miktarın davalının ödemesi olarak kabul edildiğini, davacı alacağının 250.518,71 TL olarak hesaplandığını, bu nedenle 49.323,76 TL’lik tahsilat makbuzundaki imzanın taraflarına ait olup olmadığının bu davada öneminin kalmamış bulunduğunu, bu miktarla ilgili talep ve dava haklarını saklı tuttuklarını,
Mahkemece bu aşamada mahkemenin yeni hakimi tarafından dosyanın tamamının serbest mali müşavirden oluşan 3 kişilik başka bir bilirkişi heyetine tevdi edildiğini, içinde hukukçu ve teknik bilirkişi olmayan bu bilirkişi heyetinin hem davacının ticari defter ve kayıtlarına hem de davalının ticari defter ve kayıtlarına göre davacının kayıtlarında olmayan ancak davalının ticari defter kayıtlarında 30/12/2013 tarih ve… yevmiye numarası ile intikal ettirilmiş olan 24/01/2014 tarihli 13 nolu 49.323,76 TL’lik tahsilat makbuzunun ödeme olarak kabul edilmesi halinde davacının davalıdan 173.225,44 TL alacaklı olduğu, bu miktarın ödeme olarak kabul edilmemesi halinde davacının davalıdan 225.549,20 TL alacaklı olduğu, davacı ile davalı kayıtları arasında sadece 90,28 TL fark bulunduğu, bunun da hak edişlerin düzgün olarak kayıtlara yansıtılmadığından kaynaklandığının belirlendiğini yani iki tarafın da ticari defter ve kayıtlarında davacının davalıdan 222.549,20 TL alacaklı olduğunun, 49.323,76 TL düşülse bile davacının davalıdan 173.225,44 TL alacaklı olduğunun bizzat davalının ticari defteri ile sabit olduğunu, bizzat davalının kendisinin müvekkiline asgari 173.225,44 TL borçlu olduğunu kendi ticari defteri ile kabul ve ikrar ettiğini,
Mahkemenin bu kez de dosyayı yeniden ek rapor için aynı serbest mali müşavirlerden oluşan bilirkişi heyetine gönderdiğini, bu kez bilirkişi heyeti tarafından heyete bir inşaat mühendisi bilirkişi ilave edilmesi istendiğini, konunun esasen harita mühendisi ve hukukçu bilirkişilerin konusu olduğunu, mahkemece de heyete inşaat mühendisi eklenmesi talebinin reddedildiğini,
Bu kez bu bilirkişi heyetinin de ek raporunda, tarafların ticari defterleri üzerinden yapılan incelemeler ve taraflarınca üzerinde imzası bulunduğunun reddedildiği hak ediş icmallerine göre olduğunu belirten iki ayrı hesap yaptığını,
Bilirkişi ek raporunun taraflarınca hukuki dayanakları ile birlikte tamamen reddedilmesine rağmen mahkemenin ilk heyet raporu ile sadece serbest mali müşavirlerden oluşan ikinci heyet raporu arasındaki tenakuzu giderme gereği duymadan hüküm tesis ettiğini,
Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemeleri sonucunda 2 adet asıl 2 adet ek heyet raporu bulunduğunu, mahkemenin bu raporlardan sadece 2. bilirkişi raporunun sonuç bölümünün 2.bendini gerekçesine esas aldığını yani müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarına mahkemece hiç itibar edilmediğini, mahkemenin hak edişlerdeki imzanın müvekkiline ait olup olmadığını bile sorma ve araştırma ihtiyacı duymadan davalı tarafından ibraz edilen hak ediş icmallerine itibar ettiğini,
Davacı tarafın, davalı tarafınca dosyaya sunulan hak ediş icmallerinde yaptıkları incelemede gerek … gerek … işindeki hak ediş icmallerindeki imzaların bir çoğunun müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığını ve taklit imzalar olduğunu belirlemiş bulunduklarını, bu belgelerin idareden celp edilen resmi hak edişler olmadığını, davalı tarafından ibraz edilen belgeler olduğunu, bu nedenle davalının ibraz ettiği bu hak ediş icmallerine itibar edilmesinin mümkün olmadığını ve kararın bu nedenle bozulması gerektiğini,
Ayrıca taraflar arasındaki imzalanmış bulunan sözleşmenin sürekli edimli bir sözleşme olduğunu, taraflar arasındaki ilişkinin de yapılan hak ediş rakamı üzerinden kesilen fatura bedelinin iş veren tarafından taşerona ödenmesi suretiyle süre gelen bir cari hesap ilişkisi olduğunu, müvekkilinin yapılan hak edişler karşısında hak ediş tutarı kadar fatura kesip iş verene teslim ettiğini, kesilen faturaların ve alınan paraların müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, işin sonunda kesin hesaba girilecek olup masrafların ortaya konulacağını ve son kesin hesaplaşmanın yapılacağını ancak davalının dayanaktan yoksun haksız kesintiler yaptığını ve müvekkiline olan bakiye borcunu ödemekten kaçındığı için son ve kesin hesaplaşma yapılamadığını,
Sözleşme incelendiğinde, geçici hak edişlerde alt yüklenicinin ihtirazi kayıt ile bildirmediği taktirde hak edişleri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağına dair hiç bir hüküm bulunmadığı gibi, … Şartnamesi’nin bu sözleşmenin dayanağı ve eki olduğunu yazan hiç bir madde de bulunmadığını, bu uygulamanın sadece Kamu İhale Kanunu’na tabii ihalelerde, …sözleşmenin dayanağı veya eki olması halinde söz konusu olduğunu, bu sebeple taraflar arasında imzalanan sözleşmenin ekleri arasında sayılmayan şartnamenin aradığı usulde ihtirazi kayıt konulmasına gerek bulunmadığını,
Taraflar arasındaki sözleşmelerin, ”Danışmanlık Hizmet Alım Sözleşmesi” olup YİGŞ’nin uygulanmasının mümkün olmadığını, mahkemenin bu hususları ve müvekkili şirket yetkilisine ait olmayan hak ediş icmalleri üzerinden hüküm tesis etmesinin ticari defter kayıtlarını yok saymasının doğru bulunmadığını,
Farklı iki heyetin vermiş olduğu iki asıl ve iki ek olmak üzere dört adet rapor bulunduğunu, ikinci heyetin sadece mali müşavirlerden kurulu olduğunu, ikinci heyetin asıl ve ek raporunun kendi arasında da farklı olduğunu, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeden ikinci ek raporun sonuç bölümünün b bendine itibar edilerek hüküm tesis edildiğini, tüm bu sebeplerle istinaf taleplerinin kabulünü, öncelikle ilk bilirkişi heyeti raporu esas alınarak ıslah dilekçelerindeki talepleri doğrultusunda hüküm kurulmasını, aksi kanaat hasıl olursa dosyanın yeniden incelemeye alınarak hasıl olacak duruma göre hüküm tesis edilmesini veya yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili tarafından davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesine karşı dosyaya ibraz edilen bir yanıt dilekçesi bulunmamaktadır.

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında; HMK’nın 355. Maddesindeki düzenleme uyarınca, istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine ilişkin aykırılık bulunup bulunmadığı yönü gözetilerek yapılan inceleme sonucunda,
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesi mahiyetinde olan alt yüklenici sözleşmelerinden kaynaklanan alacak istemine dair olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Taraflar arasında … imzalandığını, davacı taşeron vekili, müvekkilinin bu sözleşmeler gereği edimini eksiksiz ve kusursuz olarak ifa ettiğini, ancak hak edişlerden bakiye kalan iş bedeli alacağının ödenmediğini belirterek ıslah ettiği dilekçesiyle toplam 250.518,71 TL’lik alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalı yükleniciden tahsili isteğinde bulunmuştur.
Davalı yüklenici vekili ise, müvekkili tarafından sözleşmeye göre davacı taşeronun hak edişlerinden yapılması gerekli kesintilerin yapıldığını, yapılan iş karşılığı düzenlenen ve dosyaya sunulan hak edişler ile yapılan ödemelerden sonra müvekkili yüklenicinin davacıya borcu kalmadığını, bilakis davacı taraftan alacaklı durumda olduklarını ve bu haklarını saklı tuttuklarını belirterek davanın reddine karar verilmesi isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, son olarak alınan 2. bilirkişi heyet raporunun 30/01/2018 tarihli ek raporu doğrultusunda, her iki iş için düzenlenen hak ediş belgelerinin tamamında iki tarafın da imzasının bulunduğu, düzenlenen hak ediş belgelerine her iki tarafın da itirazının bulunmadığı ve buna göre taraflar arasında düzenlenen hak ediş belgelerine itibar edilerek yapılan hesaplama sonucunda ve davacı tarafın kabulünde olan 49.323,76 TL’lik tahsilat makbuzunun da davacı alacağından mahsubu gerektiğinin kabulüne göre davacının davalıdan olan alacağının 28.533,73 TL olduğu kabul edilerek bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne ve bu alacağa 11/07/2014 tarihinden itibaren avans faiz uygulanmasına dair karar verilmiştir.
Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde, hak ediş belgeleri altındaki imzaların müvekkili şirket yetkililerine ait olup olmadığının araştırılmadığını, bu sebeple hak ediş belgelerine itibar edilerek karar verilemeyeceğini istinaf gerekçesi olarak belirtmişse de, davacı vekili, 30/01/2018 tarihli bilirkişi ek raporuna karşı beyanda bulunurken bilirkişi heyetinin hesaplamaya esas aldığı hak edişlerdeki imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığına dair bir beyanda bulunmamış yani imza itirazında bulunmamıştır. 6100 sayılı HMK’nın 357/1. Maddesindeki, ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddiaların bölge adliye mahkemelerinde dinlenemeyeceği yönündeki yasal düzenleme dikkate alındığında davacı vekilinin, istinaf başvuru dilekçesindeki hak ediş belgeleri altındaki imzanın müvekkili şirket yetkililerine ait olmadığına dair iddialarının istinaf incelemesi sırasında dinlenebilmesi bu sebeple mümkün değildir.
Yine davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ıslah dilekçesinde, 49.323,76 TL’lik tahsilat makbuzu ile davacıya davalı tarafından yapıldığı söylenen ödeme miktarı, davacının, bilirkişi heyetinin ilk raporuna göre talep edilebileceği belirtilen alacaktan düşülerek bakiye alacak üzerinden dava ıslah edilmiş olduğundan, 49.323,76 TL’lik ödemenin davacının kabulünde olduğu, bu sebeple bu ödemenin davacının bilirkişi raporu ile belirlenen alacağından düşülmesi gerektiğine dair mahkemenin kabulünde bu yönüyle dairemizce bir isabetsizlik görülmemiştir.
Taraflar arasındaki alt taşeronluk sözleşmelerinin ikinci maddesinde, sözleşme konusu bölümünde ekler sayılırken; idare ile iş veren arasında imza altına alınan tüm sözleşme ve eklerinin sözleşmenin eklerinden sayılacağı kabul edilmiş olduğundan davalı yükleniciyle dava dışı idare arasındaki ana sözleşmenin eki olan… eldeki davaya konu alt yüklenici sözleşmelerinin de eki niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.
Sözleşmenin eki … 39 ve 40.maddesinde, yüklenicinin geçici hak edişlere ve kesin hak edişe itirazı olduğu taktirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri, idareye vereceği ve bir örneğini de hak ediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hak ediş raporunu ”idareye verilen …. tarihli dilekçemde yazılı ihtirazi kayıtla” cümlesini yazarak imzalaması gereklidir. Eğer yüklenicinin, hak ediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hak ediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hak edişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok 10 gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorunda olduğu, bu şekilde itiraz edilmediği taktirde hak edişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı düzenlemesine yer verilmiştir…bu düzenleme 6100 sayılı HMK’nın 193.maddesi uyarınca delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemece re’sen gözetilmelidir.
Somut olayda da davacı taşeronun alt taşeronluk sözleşmelerinden kaynaklanan iş bedeli alacaklarının hak edişlere bağlandığı, bu hak edişlerin davacı tarafından itirazsız imzalandığından davacı taşeronun hak edişleri olduğu gibi mevcut hali ile kabul etmiş sayılmalıdır. 30/01/2018 tarihli bilirkişi heyetinin ek raporunda; taraflar arasındaki alacak hesabının dosyaya sunulan ve taraflarca itirazsız imzalanan hak ediş belgelerine göre çıkarılarak ve sonuçta davacının kabulünde olduğu anlaşılan 49.323,76 TL’lik davalı ödemesinin de mahsubu sonucunda davacı alacağının 28.533,73 TL olarak hesaplanmasında ve mahkemece de bu rapor hüküm vermeye yeterli görülerek taraflar arasında düzenlenen ve itiraza uğramadığı anlaşılan hak ediş belgelerinin davacı alt yüklenici tarafından olduğu gibi kabul edilmiş sayılarak uyuşmazlığın sonuçlandırılmasında ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olmasında usul ve yasa hükümlerine aykırı bir durum görülmediğinden davacı vekilinin mahkemenin bu yöndeki kararına karşı yapmış olduğu istinaf kanun yolu başvurusunun dairemizce, 6100 sayılı HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1 – Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2018 tarihli …sayılı kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin bu karara karşı yapmış olduğu istinaf kanun yoluna başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2 – Davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş olduğundan alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL harç bedelinin mahsubu ile kalan 23,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harç bedelinin davacıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydına,
3 – Davacı tarafından yatırılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4 – Kararın dairemizce taraflara tebliğine,
Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 02/03/2021 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır