Taraflar arasında aynı sözleşme ilişkisi nedeniyle Mahkemenin davada hakedişten kaynaklanan alacak ile haksız fesih sonucu yaptırılmayan işler nedeniyle müteahhitlik kârının davalı Belediyeden tahsiline karar verilmesi istenilmiş mahkemece inşaatı sürede teslim etmeyerek davacının temerrüde düştüğü davalı Belediyenin temerrüt tarihinden sonra * tarihinde binaya girdiği bu nedenle müteahhidin süresinde inşaatı tamamlayamadığından kâr kaybı isteyemeyeceği, sadece hakedişten kaynaklanan alacağını isteyebileceği kabul edilerek fazlaya ilişkin istem reddedilmek suretiyle hakediş alacağına hükmedilmiş, karar, davalı temyizi üzerine Dairemizce onanmış, karar düzeltme isteminde bulunulmadığından * tarihinde kesinleşmiştir. Görülüyor ki davacı yüklenicinin fesihte haksız olduğu kesinleşen ilâmla sabit olmuştur. Bu durumda eldeki davada yeniden fesihte davalı Belediyenin haksız olduğuna karar verilemez

T.C.
Yargıtay
15. Hukuk Dairesi

Esas No:2012/3726
Karar No:2013/3122
K. Tarihi:15.5.2013

Davacı … San. A.Ş. ile davalı … arasındaki davadan dolayı … 2. Asliye Hukuk Hakimliğince verilen 24.03.2010 gün ve 2007/489-2010/172 sayılı hükmü düzelterek onayan Dairemizin 31.01.2012 gün ve 2010/6548-2012/422 sayılı ilâmı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, sözleşmenin davalı Belediyece haksız feshedildiğinin tespiti, muarazanın giderilmesi, teminat mektuplarının iadesi ve … ile Vergi Dairesine tasfiye tutanağı düzenlenerek yazı yazılmasına karar verilmesi istemiyle açılmıştır. Davalı süresinde ifa olunmaması nedeniyle sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, davacının fesihte kusurlu olduğundan bahisle munzam zarar istemine ilişkin davasının reddedildiğini, ilişik kesmek için ilgili kurumlara gerekli evrakın gönderildiğini, davacının ilişiksizlik belgesi sunması halinde teminat mektuplarının iade olunacağını belirterek ve kesin hüküm yasağı teşkil eden kararlar nedeniyle de davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece eser sözleşmesinin davalının haksız ve tek taraflı eylemiyle münfesih olduğuna, davalının zorla davacı şirketi inşaat şirketinden uzaklaştırdığının, inşaatı da gayri resmi olarak 03.07.2004 tarihinde teslim aldığının, geçici kabulün bu tarih itibariyle yapıldığının tespitine ve muarazanın bu şekilde giderilmesine, … ve Vergi Dairesine bu konuda yazı yazılmasına, teminat mektuplarının davacıya iadesine karar verilmiş, davalı temyizi üzerine Dairemizce idareyi zorlayacak karar verilmeyeceği gerekçesiyle kararın, … ve Vergi Dairesine yazı yazılmasına ilişkin bölümü kaldırılmak suretiyle karar onanmış, bu defa davalının karar düzeltme istemi ile dosya yeniden incelenmiştir.
Taraflar arasında aynı sözleşme ilişkisi nedeniyle … 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2004/205 Esas sayılı dosyasında açılan davada, hakedişten kaynaklanan alacak ile haksız fesih sonucu yaptırılmayan işler nedeniyle müteahhitlik kârının davalı Belediyeden tahsiline karar verilmesi istenilmiş, mahkemece inşaatı sürede teslim etmeyerek davacının temerrüde düştüğü, davalı Belediyenin temerrüt tarihinden sonra 03.07.2004 tarihinde binaya girdiği, bu nedenle müteahhidin süresinde inşaatı tamamlayamadığından kâr kaybı isteyemeyeceği, sadece hakedişten kaynaklanan alacağını isteyebileceği kabul edilerek fazlaya ilişkin istem reddedilmek suretiyle hakediş alacağına hükmedilmiş, karar, davalı temyizi üzerine Dairemizce onanmış, karar düzeltme isteminde bulunulmadığından 20.05.2008 tarihinde kesinleşmiştir. Görülüyor ki davacı yüklenicinin fesihte haksız olduğu kesinleşen ilâmla sabit olmuştur. Bu durumda eldeki davada yeniden fesihte davalı Belediyenin haksız olduğuna karar verilemez.
Öte yandan taraflar arasındaki sözleşmenin 27. maddesinde, fesih halinde Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin uygulanacağı belirtilmiş, anılan Şartnamenin 48. maddesinde, sözleşmenin feshedilmesi durumunda kesin teminatların gelir kaydedileceği ve gelir kaydedilen teminatların yüklenicinin borcuna mahsup edilemeyeceği hükmüne yer verilmiştir. Ne var ki davalı vekili cevap dilekçesinde, … kurumundan ilişik kesme yazısı getirilmediğinden iade edilemediğini, ilişiksizlik belgesi getirildiği takdirde iade etmeye hazır olduklarını kabul etmiştir. Bu durumda ilişiksizlik belgesi ibraz ettirilerek teminat mektuplarının iadesine karar verilmesi gerekirken bu husus incelenmeden iade kararı verilmesi de doğru olmamıştır. Yine az yukarıda değinilen ve Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen ilâmda, 03.07.2004 tarihi itibariyle teslimin yapıldığı kabul edildiğine göre eldeki bu davada yeniden aynı tarih itibariyle ilişkinin sona erdiğinin tespitine karar verilmesi de usul ve yasaya aykırıdır.
O halde mahkemece yapılması gereken iş davacının sözleşmenin haksız feshedildiğinin tespitine, muarazanın giderilmesine, … ve Vergi Dairesine yazı yazılmasına ilişkin istemlerinin reddine, …’dan ilişiksizlik belgesi ibraz etmesi için süre verilmesine, ibraz ettiğinde teminat mektuplarının iadesine karar vermekten ibarettir. Mahkeme kararının açıklanan bu nedenlerle bozulması gerekirken yanlışlıkla sair kısımlar reddedilerek düzeltilerek onanmış olduğu anlaşıldığından karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına ve mahkeme kararının bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 31.01.2012 gün ve 2010/6548 Esas 2012/422 Karar sayılı düzeltilerek onama kararının kaldırılmasına, mahkeme kararının BOZULMASINA, fazla alınan temyiz peşin harcı ile ödediği karar düzeltme peşin harcının istek halinde karar düzeltme isteyen davalıya geri verilmesine, 15.05.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.