Hukuk Mahkemesinde görülen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında davacılar vekili ve bu dava neticesi ilamlı icra dosyasında ise alacaklılar vekili olarak temsil ettiğini, ancak vekalet ücretinden mahrum bırakılmak için tahsil aşamasında haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, şifahen anlaştıkları müddeabihin %20 si üzerinden hak ettiği vekalet ücretinin, yasal faizi ile tahsilini istemiş ıslah ile dava değerini 162875, 00 TL olarak belirlemiştir.

13. Hukuk Dairesi         2016/16220 E.  ,  2016/17617 K.
“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı Asil … ve vekili avukat … ile davacı vekili avukat …’ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıları, Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında davacılar vekili ve bu dava neticesi ilamlı icra dosyasında ise alacaklılar vekili olarak temsil ettiğini, ancak vekalet ücretinden mahrum bırakılmak için tahsil aşamasında haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, şifahen anlaştıkları müddeabihin %20 si üzerinden hak ettiği vekalet ücretinin, yasal faizi ile tahsilini istemiş ıslah ile dava değerini 162875, 00 TL olarak belirlemiştir.
Davalılar, davacı ile aralarında şifahi bir ücret anlaşması bulunmadığını, dava ve takibin devamı sırasında gerekli bilgileri vekillerinden alamadıkları gibi ilamlı takibin de geç başlatılarak alacaklarına kavuşmalarının geciktirildiğini bu suretle mesleğin gerektirdiği özen ve sadakat gösterilmediği için haklı azledildiğini savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, azlin haksız olduğu kanaati ile davanın kabulüne, 162875,68 TL vekalet ücreti ile 5060,00 TL dava tarihine kadar işlemiş faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, eldeki davası ile haksız azil nedeni ile hak ettiği vekalet ücretinin tahsili istemi ile eldeki davayı açmıştır. Davalılar, davanın reddini dilemiş, mahkemece davanın kabulü ile 162875,68 TL vekalet ücreti ile 5060,00 TL dava tarihine kadar işlemiş faizin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 164. maddesinin dördüncü fıkrasında “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarının incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü için avukatın emeğine göre ilamın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükmü düzenlenmiştir.
Somut olayda; her ne kadar taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmasa da Davalılar tarafından davacı avukata Antalya 13. Noterliği 10092 Yevmiye nolu 15/05/2007 tarihli düzenleme şeklinde vekaletname verildiği sabit olup bu tarih itibariyle taraflar arasında artık sözleşme ilişkisi kurulduğunun kabulü gerekir. Öyleyse davacı, bu tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Kanunu hükümleri gereğince akdi vekalet ücreti istemeye hak kazanmıştır. Ancak davanın ve takibin parayla değerlendirilmesi halinde %10 ile %20 arasında oran belirlenirken hangi ölçünün esas alındığının da gerekçeli olması gerekir. Mahkeme gerekçesinde, icra takibi yapılarak alacağın tahsili için tedbirler aldırmak ve alacağı garantiye almaya çalışmak ölçütü kabul edilebilir bir kıstas olmayıp, bu husus zaten vekilin asli görevidir. Bu oran belirlenirken davalının sarf ettiği emek ve mesai ile dava ve takibin ve uyuşmazlığın niteliği gözardı edilmemelidir. Mahkemece %10 oranın aşılması halinde asli görev dışında somut dayanaklar gösterilmelidir. Öyleyse mahkemece belirlenen doğrultuda inceleme yapılıp takip nedeniyle davalı avukatın hak ettiği ücrete ilişkin makul oran belirlenerek sonucuna göre hüküm tesis edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Bozma sebebine göre davacının temyiz sebeplerinin incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalılar yararına BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına, 1350,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalılara ödenmesine, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde temyiz eden davacıya, peşin alınan 2.781,50 TL harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.