İl geneli su baskınına neden olabilecek derelerin ıslah çalışmasının yapılmasına yönelik açtıkları ihaleyi davalı firmanın alması üzerine derenin Karayolu ile betonarme bloklarla dere ıslah inşaatı, atıksu ve yağmursuyu kanalları ile bunlara ait bağlantılar yapılması ile ilgili sözleşme imzalandığını bu sözleşme kapsamında işe başlama ile bitirme arasındaki tüm zarar hasar kaza vs gibi durumlardan yüklenici davalının mesul olacağının belirtildiğini, ıslahı yapılan derenin yağan yağmur sonrasında taşması sonucu sel hasarına uğranılması sonucu zararın tahsiline ait  dava kararı

 

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1219
KARAR NO : 2020/978
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2017
NUMARASI : 2014/1528 Esas, 2017/1204 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 30/09/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili. İstanbul geneli su baskınına neden olabilecek derelerin ıslah çalışmasının yapılmasına yönelik açtıkları ihaleyi davalı firmanın alması üzerine Tavukçu deresinin E-5 Karayolu ile Marmara Denizi arasında prefabrik betonarme bloklarla dere ıslah inşaatı, atıksu ve yağmursuyu kanalları ile bunlara ait bağlantılar yapılması ile ilgili sözleşme imzalandığını bu sözleşme kapsamında işe başlama ile bitirme arasındaki tüm zarar hasar kaza vs gibi durumlardan yüklenici davalının mesul olacağının belirtildiğini, ıslahı yapılan derenin yağan yağmur sonrasında taşması sonucu dava dışı … A.Ş. tarafından sigortalı aracın sel hasarına uğraması sonucu sigortanın müvekkili aleyhine açtığı İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 2008/843 esas sayılı dosyasında, mahkemece zararın ödenmesine hüküm verilmesi üzerine müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyaya 16.525,18-TL yi ödediğini, bu zarardan sorumlu olan davalı şirketten alacağının ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili. söz konusu işte gerek çalışanların gerekse de çevre halkının her türlü can ve mal güveğnliğini sağlayacak şekilde emniyet ve tedbirlerin alındığını yapılan imalatların fen ve sanat kurullarına uygun olarak yapıldığını, ayrıca dere kesitinin yetersiz görüldüğü köprülerden Dr … köprüsünün yıkımı için İSKİ tarafından İBB Ulaşım Daire Başkanlığına başvurulduğunu, daha sonra lale sk köprüsünün daha kritik olduğu belirtilerek yıkıldığı ve yeni köprünün yapıldığı, Bakırköy 5 AHM’nin 2007/245 D.İş sayılı dosyasından delil tespiti talebinde bulunulduğu, müteahitin bir kusurunun olmadığının belirlendiğini, başta İTÜ olmak üzere bir çok değişik bilirkişi kurullarınca söz konusu olayda müvekkilinin kusursuzluğu ve sorumluluğu bulunmadığı hususununu saptandığını, dava konusu zararın davalı müvekkilinin daha önce deftalarca doğal afete maruz kalmış bölgenin tekrar afete uğramaması amacı ile işveren idarenin talimatı altında eksiksiz olarak projeyi aynen tatbik ettiği dönemde meydana gelen doğal afet sebebiyle oluştuğunu İdare Mahkemesinde davacı kurum olan İSKİ genel müdürlüğünün hizmet kusuru nedeniyle sorumlu bulunduğunu, idari sorumluluğun kamu hizmetinin iyi işlememesinden kaynaklandığını, iş programının önünde giden imalat seviyesi karşısında imalatı tamamlanmış bölümlerde kesinlikle herhangi bir zarar meydana gelmediği halde müvekkilinin olmayan eyleminden dolayı kusurlu bulunup sorumlu tutulmasının mümkün bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, tüm dosya kapsamı, sunulan deliller, dosyada alınmış kararlar, ödeme, rakamlar ve buna ilişkin itirazın olmaması, idare mahkemesi kararı, taşkında firma ile birlikte İSKİ’ninde sorumuluğunun bulunduğuna dair rapor ve kararlar ve emsal nitelikteki İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/457 esas- 2016/478 karar sayılı dosyası, bu dosya hakkında Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2016/5572 esas- 2017 2117 karar sayılı onama ilamı değerlendirildiğinde, yeniden bu hususta bilirkişi incelemesi yapılmasının dosyaya bir yenilik getirmeyeceği, mahkemece denetlenerek davacının rakamlar ile sabit olmuş zarar ve ödeme değerleri üzerinden davasının kabulü gerektiği gerekçesi ile, davanın kabulü ile 13.666,38 TL’nin 03/04/2013 tarihinden, 2.858,80 TL’nin 21/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte olmak üzere toplam 16.525,18 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 14.09.2006 tarihli sözleşmenin Tavukçu Deresinin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki yaklaşık 2250 metrelik kısmın dere ıslahı, Ø300-2000 mm çapları arasında yaklaşık 15095 metre atıksu ve yağmursuyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üst yapısı işleri ile çevre düzenleme işleri olup dava konusu yaşanan sel-seylap sonucu yıkılarak zarara sebebiyet veren köprülerin; yıkılıp yerine kazık, kirişli köprüler yapılması işinin işbu sözleşme kapsamında olmadığını; taşkın olayının yaşandığı tarih dahil söz konusu köprüler ile ilgili müvekkili şirketin işbu sözleşme ile üstlendiği bir akdi yükümlülüğü bulunmadığını; yerel mahkemenin bu hususu hiç değerlendirmeden hasarın dere ıslah çalışmaları sırasında gereken önlemlerin alınmaması sonucu oluştuğunu; dere ıslah çalışmasını müvekkili şirketin ihale ile üstlenmesi nedeniyle oluşan zarardan kusurunun olduğundan bahsettiğini; söz konusu taşkın olayı yaşandığı tarihte (13-14.ekim.2007) müvekkilinin yükümlülüğü altında olmayan bir işten dolayı sorumlu bulunmaması ve zorunlu olmamasına rağmen ihbar mükellefiyetini yerine getirmesi göz ardı edilerek haksız olarak sorumlu tutulmasının TMK 2.md.si anlamında “iyiniyet ve dürüstlük” kuralı ile de bağdaşmayacağını; kaldı ki, kesinlikle kabul anlamına gelmemek kayıt ve koşulu ile, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı BK’nın; 357/III. ve 361. maddesinde yapılan düzenlemeler karşısında yüklenici işin devamı sırasında eserin ve yapılacak imalâtın kusursuz bir şekilde çalışmasına veya yapılmasına engel olabilecek bir durumla karşılaşması halinde bu durumu genel ihbar mükellefiyeti gereğince iş sahibine bildirmek zorunda olup, iş sahibinin buna rağmen işin mevcut haliyle yapılmasını istemesi halinde yüklenicinin eserdeki ayıp sebebiyle sorumluluğu olmayacağını (Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, e. 2015/5140, k. 2016/3865,) belirterek; yerel mahkemece eksik inceleme ile hüküm tesis edildiğinden kararın ortadan kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 2008/843 Esas sayılı dosyasında tazminat istemine konu zararın İSKİ Genel Müdürlüğü’nün yapmakla yükümlü olduğu kamu hizmetini gereği gibi yerine getirmedikleri ve İBB’nin de dahil edilip hizmetin işleyişini düzenli olarak denetlemedikleri sonucuna varıldığı, her ne kadar her türlü tedbir yükümlülüğünü almak firmaya ait olması ve kusurun olmadığını ileri sürmüş ise de bakım ve onarımdan sorumlu olduğu davalı idarenin sorumluluğunun ortadan kalkmasının mümkün olmadığı ve bu nedenle oluşan zararın davalı idareler tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği; idare mahkemesi kararının İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası ile icraya konulduğu ve dosya kapsamında davacı kurum tarafından ilgilisine 03/04/2013 tarihinde 13.666,38 TL ve 21/04/2014 tarihinde 2.858,80 TL’nin ödendiği anlaşılmaktadır. Dava, dere ıslahına ilişkin sözleşme uyarınca ıslah işleminin usulüne ve tekniğine uygun yapılmaması nedeniyle yağış sonrası taşan derenin meydana getirdiği hasarlardan dolayı dava dışı şahıs tarafından açılan dava sonucu davacı idarenin ödemek zorunda kaldığı tazminatın rücuen davalıdan tahsiline karar verilmesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık 14.09.2006 tarihli Tavukçu Deresi’nin E-5 ile Marmara Denizi arasındaki (yaklaşık 2200 metrelik kısmın) dere ıslahı, atıksu ve yağmur suyu kanal inşaatı ve bunlara ait bağlantılar, bacalar ve yol üstü yapısı işleri nedeniyle çevre düzenleme işlerine ilişkin eser sözleşmesinden kaynaklanmıştır. Davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Eser sözleşmelerinde kural olarak yüklenici işinin ehli ve basiretli bir iş adamı olarak yükümlendiği imalâtı fen ve sanat kurallarına, sözleşmeye, amacına uygun tamamlayarak teslim etmek zorundadır. Bu sorumluluğu işin uzmanı sayılan yüklenicinin özen borcunun sonucudur. Yüklenici işi yaparken iş sahibi ve üçüncü şahıslara verdiği zarardan sorumludur. İşin devamı sırasında iş sahibinin verdiği malzemenin veya gösterdiği arsanın kusurlu olması durumunda imalâtın noktası noktasına muntazaman icrasını tehlikeye koyacak bir durumun ortaya çıkması halinde yüklenici bundan iş sahibini haberdar etmediği takdirde sonucuna katlanmakla mükelleftir. Davalı vekili tarafından sunulan aynı olay nedeniyle açılan başka davalarda alınan bilirkişi raporlarında deredeki taşkının ve bunun meydana getirdiği zarar oluşumunun menfez, köprü ve üst geçitlerin projeyi yapan ve işin kontrollüğünü üstlenen iş sahibi İSKİ’nin sorumluluğunda olduğu, zararın kendi hizmet kusuruna dayalı olarak ödenmesinden davalı yüklenicinin sorumlu olmayacağı görüşüne yer verilmiştir. Oysa davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin eklerine ilişkin 9. maddesinde, bu eklerin sözleşmenin ayrılmaz parçası olduğu, idareyi ve yükleniciyi bağlayacağı kabul edilmiş; YİGŞ., İdari Şartname vb. ekler sayılmıştır. Sözleşme ekleri 1086 sayılı Yasa’nın 297 ve 6100 sayılı Yasa’nın 193/1. maddesi hükmünce delil sözleşmesi niteliğinde olup taraflarca ileri sürülmesi de mahkemece re’sen incelenmelidir. İdari Şartname’nin 18. maddesinde işin yapılacağı yerin görüldüğü, işin gerçekleştirilebilmesi için yüklenicinin teklifini etkileyebilecek risklerin, olağanüstü durumlar vb. diğer unsurlara ilişkin gerekli her türlü bilginin alındığı kabul edilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Anılan Şartname’nin 72. maddesinde yüklenicinin all risk sigortası yaptırmak zorunda olduğu, herhangi bir zarar ve ziyan olması durumunda yüklenici tarafından karşılanacağı; Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 9. maddesinde de sözleşme konusu yapım işinin kesin kabul tarihine kadar korunmasından yüklenicin sorumlu olacağı, kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde su baskını vs. gibi risklere karşı sigorta yapmak zorunda olduğu gibi ayrıca işin devamı sırasında çevre halkının zarar görmesi durumunda da 3. kişilere karşı mali mesuliyet sigortası yaptırmak zorunda olduğu hükümlerine yer verilmiştir. Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 15. maddesi uyarınca yüklenicinin fen ve sanat kurallarına uygun olarak işi yapmayı, projelerin iş yerinin gereklerine fen ve sanat kurallarına uygun olduğunu kabul ettiği ve böylece işin teknik sorumluluğunu da üstlenmiş bulunduğu, kendisine verilen proje ve şartnamelere, fen ve sanat kurallarına uymadığı hususundaki karşı görüşlerini teslim ediliş tarihinden itibaren 15 gün içinde bir yazı ile bildirmek zorunda olduğu, bu sürenin aşılması halinde yüklenicinin itiraz hakkının kalmayacağı açıklanmıştır. Bu hükümler karşısında, idarenin zararın meydana gelmesinde kusurlu olduğundan söz edilmesi mümkün değildir. Taşkın nedeniyle meydana gelen zararda yukarıda değinilen maddeler uyarınca iş sahibi idareyi süresinde uyarmayan ve fen ve sanat kurallarına uygun, özen borcu gereği imalâtı gerçekleştirmekle yükümlü olan yüklenicinin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, zarardan sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin aynı nitelikte ve aynı taraflar arasında görülen davalardaki ilamları (T.27/01/2016, E.2015/2373, K.2016/458; T.27/01/2016, E.2015/2408, K.2016/457; T.27/01/2016, E.2015/5200, K.2016/459) da göz önüne alınarak, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2017 tarih ve 2014/1528 esas, 2017/1204 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 1.128,83 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 246,31 TL harcın mahsubu ile bakiye 882,52 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın HMK’nın 362/1-a maddesi maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.