ihale bozma ilamı öncesinde bilirkişi heyetinden alınan kök rapordan sonra birinci ek rapor alınmış, bu rapora tarafların itirazından sonra ikinci ek rapor alınmış, bu rapora itiraz üzerine bozma sonrası üçüncü ek raporun alınmasına karar verilmiş, ancak tarihli 4. celsede davacı vekillerinin, icra takibine kadar olan işlemiş faiz talebinden vazgeçtikleri ve ikinci ek bilirkişi raporunda belirlenen * TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi yönündeki imzalı beyanları dikkate alınarak, mahkemece kurulan ara kararı ile üçüncü ek bilirkişi raporu alınmasından dönülmüş ve ikinci ek bilirkişi raporu dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Davacı tarafın talebi üzerine kurulan ara kararı ile 3. ek rapor alınmasından vazgeçilmiş, davalı tarafın itirazları dikkate alınmamıştır. Davalı yanın ikinci ek bilirkişi raporuna itirazları cevaplandırılmadığından mahkemece ikinci ek bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır

15. Hukuk Dairesi         2019/2287 E.  ,  2019/5212 K.

“İçtihat Metni”

Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazın iptâli ve takibin devamı istemine ilişkindir. Mahkemece HMK’nın 114/1. maddesi gereğince davanın derdestlik nedeni ile usulden reddine dair verilen karar, davacı vekilince temyiz edilmiş, kararın Dairemizce usule aykırılık nedeniyle bozulması üzerine bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davacı vekili davasında; davalı İski Genel Müdürlüğü yönetim kurulu kararı doğrultusunda Asya Yakası 6. kısım atık su kanalı, yağmur suyu kanalı ve dere ıslahı yapım işinin, müvekkili şirkete ihale edildiğini, 31.05.2010 tarihinde tamamlanan ve geçici ve kesin kabulü yapılan işin sözleşme ve eklerine uygun olduğunu eksik, kusur ve arızaların bulunmadığının tespit edildiğini, kesin kabul tutanağı gereği 29. kesin hakediş raporu ile birlikte müvekkilinin alacağının 1.630.441,31 TL olarak belirlendiğini, bu hakediş raporunun davalı İSKİ’ye verildiğini, bu hakedişin onaylanıp ödeme yapılmaması üzerine 21.03.2012 tarihinde yeniden ödeme yapılmasının talep edildiğini, ancak söz konusu hakediş miktarının ödenmediğini, bunun üzerine davalı hakkında icra takibi yapıldığını, icra takibine davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız olduğunu belirterek, icra takibine yapılan itirazın iptâline, alacağa ticari faiz işletilerek takibin devamına ve %20 icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevaplarında davacının iddia ettiği gibi kesin hakediş raporunun işin kesin hesabının yapıldığı anlamına gelmediğini, mevzuatın kesin kabul başlıklı 45. maddesinde kesin kabul tutanağının yetkili makam tarafından onaylanması ile kesin kabul işleminin tamamlanmış olacağının düzenlendiğini, müvekkili tarafından ilk önce kesin hak ediş hesabının yapıldığını ve makama sunulduğunu, yapılan işin gerçek miktarı vergi borçları
ve SGK borçlarının incelendiğini, davacıya kullanmak üzere teslim edilen ancak kullanılmadığı için iade edilmesi gereken malzemelerin bedelinin tespit edildiğini, idareye kullanılabilir vaziyette teslim edilmeyen şantiye bedelinin hakediş bedelinden kesildiğini, yükleniciye ödenecek hakediş bedelinin tespit edildiğini, davacının düzeltmeler yapılarak son hali ile verilen kesin hakediş raporuna karşı herhangi bir itirazda bulunmadığını, SGK ödemelerinin mevzuat gereği hakediş bedellerinden kesilerek ödenmesi gereken bedeller olduğunu, 29. kesin hakediş döneminde KDV dahil 655.871,07 TL’lik iş yapıldığının tespit edildiğini, bu miktardan davacının SGK’ya olan 20.009,63 TL borcunun kesilerek ödendiğini, idarece devir alınması gereken şantiye devir alınmadığı için 38.221,48 TL şantiye bedelinin kesildiğini, malzeme mutabakat kesintisi olarak KDV dahil 357.825,44 TL’nin kesildiğini, davacının ayrıca 25.12.2013 tarihli SGK’ya ve vergi dairesine olan borçlarının ödendiğini, davacıya da 8.968,90 TL ödendiğini, davacının toplam 100.048,63 TL alacağının blokede tutulduğunu, davacının KDV ödediğine dair makbuzu sunması halinde bu bedelin de davacıya ödeneceğini, icra inkâr tazminatı talebinin yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sırasında, Dairemiz bozma ilamı öncesinde bilirkişi heyetinden alınan kök rapordan sonra birinci ek rapor alınmış, bu rapora tarafların itirazından sonra ikinci ek rapor alınmış, bu rapora itiraz üzerine bozma sonrası üçüncü ek raporun alınmasına karar verilmiş, ancak 11.02.2019 tarihli 4. celsede davacı vekillerinin, icra takibine kadar olan işlemiş faiz talebinden vazgeçtikleri ve ikinci ek bilirkişi raporunda belirlenen 1.123.580,71 TL üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi yönündeki imzalı beyanları dikkate alınarak, mahkemece kurulan ara kararı ile üçüncü ek bilirkişi raporu alınmasından dönülmüş ve ikinci ek bilirkişi raporu dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Davacı tarafın talebi üzerine kurulan ara kararı ile 3. ek rapor alınmasından vazgeçilmiş, davalı tarafın itirazları dikkate alınmamıştır. Davalı yanın ikinci ek bilirkişi raporuna itirazları cevaplandırılmadığından mahkemece ikinci ek bilirkişi raporuna göre karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece yapılması gereken iş; davalı yanın ikinci ek bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmesi yönünden bilirkişilerden ek rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesinden ibarettir. Bu hususlar gözetilmeden, eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı tarafın temyiz itirazlarının kabulüyle kararın BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davalıya iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 17.12.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.