ihale hattında oluşan kaçak sonucu temiz su baskını meydana geldiği oluşan arıza *tarihinde *TL hasar ödemesi yapılmış bulunmakta olduğunu İşbu ödemenin rücuen tazmini amacıyla müvekkilimiz Şirket ödemiş olduğu tazminat bedelinin rücuen tahsili için  İcra  dosyası üzerinden icra takibi hk

ihale hattında oluşan kaçak sonucu temiz su baskını meydana geldiği oluşan arıza *tarihinde *TL hasar ödemesi yapılmış bulunmakta olduğunu İşbu ödemenin rücuen tazmini amacıyla müvekkilimiz Şirket ödemiş olduğu tazminat bedelinin rücuen tahsili için  İcra  dosyası üzerinden icra takibi hk

T.C.
İSTANBUL
16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2019/506 Esas
KARAR NO : 2019/1049

DAVA : İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
DAVA TARİHİ : 05/08/2019
KARAR TARİHİ : 27/11/2019
Mahkememizde görülmekte olan İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
TALEP : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davaya konu poliçe ile teminat altına alınan dairede 04.12.2018 tarihinde sorumluluk alanınız olan … Mah….Sok. No:.. zemin daire 2 Şişli, İstanbul adresinde ana ihale hattında oluşan kaçak sonucu temiz su baskını meydana geldiği, oluşan arıza 22.12.2018 tarihinde 3.731,00.-TL hasar ödemesi yapılmış bulunmakta olduğunu, İşbu ödemenin rücuen tazmini amacıyla, müvekkilimiz Şirket, ödemiş olduğu tazminat bedelinin rücuen tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatmış olup davalı tarafından anılan takibe itiraz ettiğini, davalı tarafından yapılan itirazın kötüniyetli olduğunu belirterek itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın görevli mahkemede açılmadığını, görev yönünden davanın reddi gerektiğini, müvekkil idare bir kamu kurumu olduğundan, ihtiyati haciz talebi usul ve yasalara aykırı olduğunu, imar mevzuatına uygun olmayan ve müvekkil idarece herhangi bir uygunluk görüşü bulunmayan yapıda meydana gelen hasardan müvekkil idare sorumlu değildir. Fen ve sanat kurallarına uygun yapı yapmayanlar, uğranılan zararın tazminini isteyemezler. Uğranılan zarar, ancak fen ve sanat kurallarına aykırı yapı yapanlardan ve gerekli tedbirleri (betonla kaplama, betonarme tecrit duvarı, tahliye pompası v.s.) almayanlardan istenebileceğini, dışarıdan gelebilecek su sızıntılarına karşı betonarme tecrit duvarının yapılması ve muhtemel su baskınlarına karşı tahliye pompasının bulundurulması gerekmekte olduğunu, açılan dava bir tazminat davası olduğunu, Borçlar Kanunu’nun 41.maddesine göre tazminat sorumluluğunun doğması için, tazminat talep edilenin, zarara neden olayda kasıt, ihmal, teseyyüp ya da kusurunun olması; tazminat talep edilen hasar ile arasında bir illiyet bağının bulunması gerekmekte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
DELİLLER VE GEREKÇE: Dava; dava dışı sigortalıya ödenen hasar bedelinin davalı kurumdan rücuen tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkememizce taraf teşkili sağlanmış ve tarafların delilleri toplanmıştır. Davaya konu İstanbul… İcra Müdürlüğü’nün …esas sayılı icra dosyası celp edilmiş olup icra dosyasının tetkikinde;”…3731,00 TL asıl alacak, 61,64 TL işlemiş faiz üzerinden icra takibi başlatıldığı, davalının itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu..” görülmüştür.
6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115 maddeleri gereğince görev hususu; kamu düzenine ilişkin dava şartlarından olmakla; mahkememizce davanın her aşamasında resen nazara alınması gerektiğinden dava dosyası öncelikle görev noktasında incelenmiştir.
TTK’nın 4 ve 5. maddeleri ile ticari davaların; ” Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın; a) Bu Kanunda, b) Türk Medeni Kanununun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ila 969 uncu maddelerinde, c) 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki 202 ve 203, rekabet yasağına ilişkin 444 ve 447, yayın sözleşmesine dair 487 ila 501, kredi mektubu ve kredi emrini düzenleyen 515 ila 519, komisyon sözleşmesine ilişkin 532 ila 545, ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcıları için öngörülmüş bulunan 547 ila 554, havale hakkındaki 555 ila 560, saklama sözleşmelerini düzenleyen 561 ila 580 inci maddelerinde, d) Fikri mülkiyet hukukuna dair mevzuatta, e) Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde, f) Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin düzenlemelerde, öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işleri ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır. Ancak, herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmeyen havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar bundan istisnadır.” şeklinde tanımlandığı görülmüştür. Anılı kanuni düzenlemeye göre, bir uyuşmazlığın ticari dava sayılması için TTK 4/1.maddesine göre her iki tarafın da tacir olması ve ticari işletmeleri ilgili hususlardan doğması, yahut tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın “a-f” bentlerinde sayılan hususlardan doğmasının gerektiği açıktır.
Bu kapsamda yapılan incelemede huzurdaki davanın 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde tahdidi olarak sayılan mutlak ticari davalardan olmadığı gibi evim saray poliçesi kapsamında karşılanan zararın rücuen tahsili istemine ilişkin olup davacı sigorta şirketinin dava dışı sigortalısının haklarına halef olduğu ve bunun sonucu olarak sigortalının haklarına tabi olduğu, dava dışı sigortalının gerçek kişi/ meskeni sigorta ettiren /sigortalı olup tacir olmadığı, bu hali ile dava kapsamında haksız fiil hükümlerinin tartışılmasının gerektiği anlaşılmıştır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.3.1944 tarih 37 Esas 9 Karar R.G.3.7.1944 sayılı kararında da ifade edildiği üzere; sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Halefiyete dayanan davaları ticari dava olarak nitelendirmek mümkün değildir. Bu dava, sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu dava gibidir. Somut olayda davacı sigorta şirketi olup, halefi olduğu sigortalısı mesken sigortalısı olup tacir vasfının bulunmadığı ve uyuşmazlığın niteliğine bakıldığında haksız fiilden kaynaklandığı görülmektedir. Tüm bu nedenlerle dava tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nın 2. maddesi uyarınca genel hükümlere göre davanın Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görülüp sonuçlandırılması gerekmekte olup davanın, HMK’nın 115/2. maddesi uyarınca aynı Kanunun 114/l-(c) maddesinde belirtilen dava şartı noksanlığı nedeniyle usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
KARAR : Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Mahkememizin görevsizliği nedeniyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine,
2-Kararın istinaf yoluna başvurulmaksızın kesinleşmesine müteakip bu tarihten itibaren istinaf yoluna başvurulması ve istinaf talebinin reddinin kesinleşmesine müteakip iki haftalık süre içinde talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine, süresi içinde gönderilme başvurusunun olmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceğine,
3-HMK nın 331. maddesi uyarınca harç ve yargılama giderlerinin görevli mahkemece değerlendirilmesine,
4-Dosyanın kanuni süresi içinde gönderilmemesi durumunda talep halinde yargılama gideri ve vekalet ücretinin mahkememizce karara bağlanmasına,
Dair; davacı vekilinin yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde mahkememize verilecek ya da gönderilecek dilekçe ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde istinaf kanun yolu açık olmak üzere verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı.27/11/2019

Katip
¸e-imzalıdır

Hakim
¸e-imzalıdır