İhale sözleme sonrası,yüklenicinin hatalı malzeme kullanılarak ayıplı bir iş meydana getirdiği durum

<![CDATA[

Yüklenicinin kastı veya ağır kusuru ile akdi hiç ya da gereği gibi yerine getirmediği bilhassa ayıplı malzeme kullanılarak ayıplı bir iş meydana getirdiği durumlarda zamanaşımı 10 yıldır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi E:2003/1790 K:2003/5272 sayılı kararında: “Esas no: 2003/1790 Karar no: 2003/5272 Tarih: 05.11.2003  DAVA: Mahalli mahkemesinden verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacı vekili tarafından istenmiş ise de süresi dışında verilen 9.9.2003 havale tarihli ek dilekçe ile istenen duruşma isteği reddedilerek temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kâğıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:  KARAR: 1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Gerçekten kural olarak B.K.nun 126. maddesince eser sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda zamanaşımı alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren 5 yıldır. Ancak B.K.nun 126/son maddesi uyarınca yüklenicinin kastı veya ağır kusuru ile akdi hiç ya da gereği gibi yerine getirmediği bilhassa ayıplı malzeme kullanılarak ayıplı bir iş meydana getirdiği iddiası ile açılan davalarda 10 yıllık zamanaşımı uygulanır. Somut olay D. İhale Yasasına tabi inşaat yapım işinden kaynaklanmaktadır. İşin geçici kabulü 17.6.1991, kesin kabulü 15.10.1992 tarihinde yapılmış, ihale makamı kesin kabulü 9.12.1993 tarihinde onaylamıştır. Dosyadaki 24.10.2001 günlü tespit raporunda ayrıntıları gösterilen ayıplar bilirkişilerce de isabetle değerlendirildiği üzere “”gizli ayıplardır””. Bu durumda zamanaşımının 5 yıl değil az yukarıda sözü edilen Yasa hükmünce gizli ayıplı işlerde uygulanması zorunlu hüküm uyarınca 10 yıl olduğu kabul edilmelidir. İşin kesin kabul tarihi 9.12.1993 olduğuna göre 28.3.2002 ve 17.7.2002 tarihlerinde açılan davalarda zamanaşımı süresi dolmamıştır. Mahkemece hukuki durum hatalı değerlendirilerek zamanaşımı varmışçasına davaların reddi bu sebeplerle doğru değildir. Davacı iş sahibi idarenin çekişmenin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarına gelince; Olayda uygulanması zorunlu B.K.nun 360/2. maddesi hükmünce eseri reddetmeyen davacı eserde sonradan meydana çıkan gizli ayıplar sebebiyle yükleniciden kaynaklanan nedenlerle uğradığı zarar ve ziyanını ondan isteyebilir. Davada talep edilen de yapının onarım ve güçlendirme masraflarından ibarettir. Burada gizli ayıplar idarece 2001 yılında öğrenildiğinden istenecek bedel 2001 yılı mahalli rayiçlerine uygun hesaplatılmalıdır. Davacı idare zararı öğrendiği halde makul sürede dava açmayarak yüklenici zararının artmasına neden olduğundan 2002 yılı fiyatlarıyla istemde bulunamaz. O halde mahkemece bilirkişilerin 24.10.2001 günlü raporunda saptadıkları idare zararı olan 28 milyar liranın tahsiline ilişkin ilk davanın kabulüne, az yukarıda açıklanan sebeple de ek davanın reddine karar verilmesi gerekirken uygulanacak yasa kuralının yanlış değerlendirilmesi sonucu her iki davanın yazılı olduğu şekilde reddine karar verilmesi doğru olmadığından hüküm bozulmalıdır.  SONUÇ: Yukarıda ( 1 ) bentte yazılı sebeplerle davacının diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) bent uyarınca hükmün temyiz eden davacı yararına ( BOZULMASINA ), ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 5.11.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.” denilmiştir.
]]>