kurumun ihalede iş eksilişine gitmesi nedeniyle yasa gereği ödenmesi gereken * TL’nin ödenmediğini bu miktarın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığı Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; 4735 sayılı Yasanın 24. maddesi gereğince davacının davalıdan iş eksiliş bedeli karşılığı * TL talep edebileceği, * TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne dair Yargıtay kararı 2022

ihalede iş eksilişine gitmesi nedeniyle yasa gereği ödenmesi gereken tutarın faiz alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü

  1. Hukuk Dairesi         2022/3972 E.  ,  2022/4894 K.

“İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki icra takibine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

– K A R A R –

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, taraflar arasında personel ve öğrenci yemeği hizmet alım sözleşmesi imzalandığını, davalı kurumun iş eksilişine gitmesi nedeniyle yasa gereği ödenmesi gereken 29.989,25 TL’nin ödenmediğini bu miktarın tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe davalı tarafından itiraz edildiğini, bu itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; 4735 sayılı Yasanın 24. maddesi gereğince davacının davalıdan iş eksiliş bedeli karşılığı 29.989,25 TL talep edebileceği, 878,85 TL işlemiş faiz alacağının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme; davacı vekilinin talebi üzerine 21.01.2021 tarihli karar ile; HMK 305/A maddesi gereğince hükmün 9. fıkrası olarak hüküm altına alınan alacağın % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine ibaresinin eklenilmesine karar verilmiştir.
Kararı ve 21.01.2021 tarihli kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2-Davalı tarafın diğer temyiz itirazlarına gelince;

İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir.

Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkâr tazminatı, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.

Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likid olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir.

Buna göre, likid bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. (HGK’nın 07.06.2006 tarih 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı kararı).

Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 24. maddesinin yorumlanarak davacının ilgili tazminata hak kazanıp kazanamayacağı ve miktarı yargılama sonucu belirlenmiştir.

Bu durumda likid bir alacak bulunduğundan söz edilemez. Bu nedenlerle davalı tarafından yapılan itiraz haksız kabul edilemeyeceğinden mahkemece icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiş ise de yapılan bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken mülga 1086 sayılı HUMK’nın 438/VII. maddesi uyarınca kararın düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.

SONUÇ: (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün 9 no.lu fıkrasının hükümden çıkarılmasına, kararın bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.10.2022 gününde oy birliğiyle karar verildi.