ihalede yüklenici sözleşme ile davalı taşeronun sözleşme kapsamında üstlendiği işi *tarihine kadar bitirmeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, ancak sözleşmenin imzalanmasının ardından Haziran ayında herhangi bir sebep göstermeksizin işi durdurduğunu, yarım bırakılan mevcut işin yapımının bitirilmesi ve müvekkiline eksiksiz teslim edilmesi hususunda herhangi bir çalışma yapmadığını, bu durumun müvekkilinin ticari itibarının zedelenmesine neden olduğunu, manevi olarak da oldukça yıpranan müvekkilinin dava konusu işin yapılmaması sebebiyle diğer şantiyelerine maliyet yetiştiremediğini ve kar kaybına uğradığını, müvekkilinin İdare’ye olan sorumluluğunu yerine getirmek adına yeni şantiyesine başlayacak maddi imkanlarını tükettiği hk (Bölge Mahkeme karar Tarihi 19.09.2022)

 ihalede yüklenici ile taşeronun sözleşme kapsamı

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2139
KARAR NO: 2022/1425
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2022
NUMARASI: 2021/838 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 13/09/2022
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sırasında verilen ara kararına karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan kar mahrumiyeti alacağının tahsili talebine ilişkin olup, mahkemece davacı vekilinin ihtiyati haciz mahiyetinde ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı davacı yanca istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkilinin idareden Tekirdağ’ın Saray İlçesi’ne Gençlik Merkezi yapılmasına ilişkin ihale usulüyle proje aldığını, ardından da davalı şirket ile projede yer alan kamu binasına ait işlerin yapılması amacıyla 02/04/2021 tarihli yapım sözleşmesini imzaladığını, sözleşme gereğince davalı taşeronun sözleşme kapsamında üstlendiği işi 10/08/2021tarihine kadar bitirmeyi kabul, beyan ve taahhüt ettiğini, ancak sözleşmenin imzalanmasının ardından Haziran ayında herhangi bir sebep göstermeksizin işi durdurduğunu, yarım bırakılan mevcut işin yapımının bitirilmesi ve müvekkiline eksiksiz teslim edilmesi hususunda herhangi bir çalışma yapmadığını, bu durumun müvekkilinin ticari itibarının zedelenmesine neden olduğunu, manevi olarak da oldukça yıpranan müvekkilinin dava konusu işin yapılmaması sebebiyle diğer şantiyelerine maliyet yetiştiremediğini ve kar kaybına uğradığını, müvekkilinin İdare’ye olan sorumluluğunu yerine getirmek adına yeni şantiyesine başlayacak maddi imkanlarını tükettiğini ileri sürerek öncelikle teminatsız, aksi halde mahkeme tarafından takdir edilecek bir teminat karşılığında davalı tarafın malvarlığı üzerine 3. şahıslara devrinin önlenmesi için ihtiyati haciz niteliğinde ihtiyati tedbir konulmasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL kâr kaybı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece 31/01/2022 tarihli ara karar ile; HMK’nın 389/1. uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, davanın konusunun alacak talebine ilişkin olduğu ve davalının malvarlığının uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Mahkeme ara kararına karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemizin 13/04/2022 tarih, 2022/1061 Esas, 2022/769 Karar sayılı kararı ile; somut olayda mahkemece öncelikle davacı vekilinin talebi açıklattırılarak, talebinin ihtiyati haciz mi, yoksa ihtiyati tedbir mi olduğunun belirlenmesi, akabinde de, ihtiyati tedbir için HMK’nın 389. maddesi, ihtiyati haciz için ise İİK’nın 257.maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığı yönünden değerlendirme yapılıp, talep hakkında olumlu-olumsuz bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme ara kararı kaldırılmıştır. Mahkemece 26/05/2022 tarihli ara karar ile; davacı vekiline talebinin ihtiyati hacize mi yoksa ihtiyati tedbire mi ilişkin olduğunu açıklaması için 2 hafta süre verilmesine, talebin verilecek dilekçe sonrası yeniden değerlendirilmesine karar verilmiş, davacı vekili 13/06/2022 tarihli dilekçesi ile ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece 14/06/2022 tarihli ara kararı ile; HMK’nın 389/1.maddesi uyarınca “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmü ile uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği, dava konusu uyuşmazlığın alacak talebine ilişkin olduğu ve davalının malvarlığının uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesiyle, davalı tarafın inşaat sektöründe olduğunu, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik konjonktürde inşaat sektörünün ve ekonominin seyri çok hızlı bir şekilde değiştiğini, halihazırda davalı tarafın yerine getirmemiş edimleri sebebiyle müvekkilinin maddi ve manevi olarak büyük zararlar ettiğini, müvekkilinin, Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik durum ve tabiri caizse davalının basiretli tacir anlayışına sadık kalmamasının; dava neticesinde müvekkilinin alacağının tahsil kabiliyeti olmayan bir alacağa dönüşmesini kuvvetle muhtemel kıldığını, HMK’nın ihtiyati tedbirin koşullarında “hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı” terimini kullandığını, günümüz koşullarında ve halihazırda edimlerini yerine getirmekten sürekli imtina eden davalının uğratmış olduğu zararlar çerçevesinde ihtiyati tedbir taleplerinin kabulünün gerektiğini belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise; taşerondur. Taraflar arasında 02/04/2021 tarihinde “Saray İlçesi Gençlik Merkezi Yapım İşi” başlıklı sözleşme imzalanmıştır.

Bu sözleşme ile davalı taşeron sıfatıyla, davacının ihale kapsamında yüklendiği kamu binası yapma işini üstlenmiştir. İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. ,

Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir.

Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur. Yapılan bu açıklamalar ışığında somut olayda; mahkemece HMK’nın 389.maddesi kapsamında yaklaşık ispat koşulu henüz sağlanmadığı ve tedbir talep edilen mal varlığının uyuşmazlık konusu olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur.

Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2022 tarih ve 2021/838 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince REDDİNE, 2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-f bendi gereğince KESİN olmak üzere 13/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

 

mbs logo
ihale