ihalenin feshi istemine ilişkindir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Ancak İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

T.C.
Yargıtay
12. Hukuk Dairesi
E: 2015/5217 K: 2015/9908 K.T.: 16.04.2015

 

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;
Şikayetçi borçlunun, ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürdüğü sair iddialarının yanı sıra satış ilanının usulüne uygun tebliğ edilmediğini, ihale edilen taşınmazın bulunduğu bölgede taşınmaz fiyatlarının çok arttığını, yeniden kıymet takdiri yapılması gerektiğini belirterek ihalenin feshini talep ettiği, mahkemece, istemin reddine karar verildiği görülmektedir.
İİK’nın 134/8. maddesinde; “İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur” düzenlemesi yer almaktadır.
Somut olayda, 230.000,00 TL muhammen bedelli taşınmazın 240.000,00 TL’ye satıldığı ve dolayısıyla satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu, İİK ‘nun 128/a maddesine göre kıymet takdirinden itibaren 2 yıllık sürenin geçmediği, kıymet takdir tebliğinin usulsüz olduğunun iddia edilmediği gibi, kıymet takdirine usulüce yapılmış bir şikayetin de bulunmadığı anlaşılmaktadır.
O halde yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Ancak İİK’nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.

SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile Büyükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 21.01.2015 tarih ve 2014/1032 E- 2015/69 K. sayılı kararının hüküm bölümünün (2) numaralı bendinde yer alan; “İhale bedelinin %10’u oranında para cezasının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına” şeklindeki kısmın karar metninden çıkarılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle İİK’nın 366. ve HUMK’un 438. maddeleri uyarınca (ONANMASINA), mahkeme kararı düzeltilerek onandığından harç alınmasına yer olmadığına, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.