ihalenin keşif artışları ile bitmemesi nedeniyle tasfiye kabul tutanağı düzenlendiği taraflar arasında ihtilafsız 10 hakediş imzalandığı ancak işin kesin hesabının çıkartılmadığı müfettiş raporu ile yükleniciye fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle eldeki davanın açıldığı, yargılama aşamasında davacı idare tarafından çıkartılan kesin hesaba göre yüklenicinin *TL borçlu göründüğü yüklenici tarafından çıkartılan  kesin hesaba göre ise yüklenicinin * TL alacaklı göründüğü anlaşılmış ise de hükme esas alınan 3. bilirkişi kurulu tarafından çıkartılan kesin hesapta davalı yüklenicinin * TL borçlu olduğu hesaplanmış ve mahkemece de bu bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de; bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesi ya da kararlaştırılan kesin vadede borcun ödenmemiş olması gerekir. Eldeki davada kesin vade bulunmadığı gibi davadan önce usulen temerrüt ihtarı da bulunmadığından temerrüt faizinin dava tarihinden işletilmesi gerekirken ödeme tarihinden işletilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay K)

 

  1. Hukuk Dairesi         2016/5378 E.  ,  2018/763 K.
  •  

“İçtihat Metni”

…..
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiş davalılar … ile … vekili tarafından duruşma istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen günde davacılar vekili .. .. … ile davalı … …. vekili Avukat … ve davalı … vekili Avukat … geldi. Diğer davalılar vekili gelmedi. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraflar avukatları dinlendikten sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan fazla ödemenin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir. Davacı iş sahibi idare, davalı … yüklenici, diğer davalılar ise idare elemanıdır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacıların tüm, davalı yüklenici ve idare elemanlarının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-14.02.2001 tarihinde akdedilen sözleşme ile davalı yüklenici …’ın …. 200 … …. Pansiyon Yapım İşini üstlendiği, işin keşif artışları ile bitmemesi nedeniyle 02.05.2005 tarihinde tasfiye kabul tutanağı düzenlendiği, taraflar arasında ihtilafsız 10 hakediş imzalandığı, ancak işin kesin hesabının çıkartılmadığı, 03.04.2009 tarihli müfettiş raporu ile yükleniciye fazla ödeme yapıldığı gerekçesiyle eldeki davanın açıldığı, yargılama aşamasında davacı idare tarafından çıkartılan 18.04.2013 tarihli kesin hesaba göre yüklenicinin 108.494,03 TL borçlu göründüğü, yüklenici tarafından çıkartılan 26.11.2013 tarihli kesin hesaba göre ise yüklenicinin 37.197,56 TL alacaklı göründüğü anlaşılmış ise de; hükme esas alınan üçüncü bilirkişi kurulu tarafından çıkartılan kesin hesapta davalı yüklenicinin 109.056,83 TL borçlu olduğu hesaplanmış ve mahkemece de bu bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş ise de; bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp alacaklının yöntemine uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesi ya da kararlaştırılan kesin vadede
….

borcun ödenmemiş olması gerekir. Eldeki davada kesin vade bulunmadığı gibi davadan önce usulen temerrüt ihtarı da bulunmadığından temerrüt faizinin dava tarihinden işletilmesi gerekirken ödeme tarihinden işletilmesi doğru olmamıştır.
3-Davalı idare elemanlarının temyiz itirazlarına gelince; mahkeme tarafından bu davalılar yönünden yüklenici ile birlikte müşterek ve müteselsil sorumluluğa karar verilmiş ise de; gerek hükme esas alınan bilirkişi raporunda gerekse de mahkeme kararında, bu davalıların davacı idarede hangi tarihlerde çalıştıkları ve hangi işleri yapmakla görevlendirildikleri, sözleşme konusu olan işlerdeki ünvan ve sıfatları, yaptıkları işler ve imzaladıkları belgeler, idare memurlarının her birinin sorumlu olduğu süre ve zararla ilgili olarak sorumlu tutulma nedenleri konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Mahkemece bu nedenle içinde …. denetçisi, inşaat mühendisi ve ihale konusunda uzman yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulundan, davalı idare elemanlarının görev yaptıkları dönem ve görevleri ile ilgili belgeler, mevzuat hükümleri de gözetilerek idare elemanı davalıların idarenin zarara uğramasında bir kusur ve ihmallerinin bulunup bulunmadığı, varsa kusur oranları ve sorumlu oldukları miktarın ne olduğu konusunda denetime elverişli rapor alınarak teftiş kurulu raporundaki bulgularda değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmadan yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, kararın 2. bent uyarınca davalı yüklenici, 3. bent uyarınca da davalı idare elemanları yararına BOZULMASINA, 1.630,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay’daki duruşmada vekille temsil olunan davalılara verilmesine, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 13/j maddesi gereğince davacılardan harç alınmasına yer olmadığına,
ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden davalılar …, …, … ve …’e geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 22.02.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.