ihalesinin üzerinde bırakılmasını müteakip davalı idareyle sözleşme imzalayan davacı şirketin, taahhüdünü sözleşme hükümleri uyarınca yerine getirmemesi nedeniyle 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 26. maddesi gereğince bir yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; “uyuşmazlık konusu ihalenin davacı şirket üzerinde 15.05.2008 tarihinde bırakıldığı ve ihaleye ait hazırlanan idari şartnamede malta eriğine ait ilk teslim tarihinin 01.06.2008 tarihi olarak belirtilmiş olması nedeniyle malta eriğine ilişkin ihaleye giren ve teslim etmeyi taahhüt eden davacı şirketin söz konusu tarihlerde malta eriğinin Türkiye’de hasat edilip edilmeyeceğini bilmesi gerektiğinden ve ilk teslim tarihine göre malta eriğinin hasat mevsiminin geçmediği hususu göz önünde bulundurulduğunda, taahhüt ettiği ürünü teslim etmemesine yönelik bu yöndeki itirazın hukuken kabul edilebilir mücbir sebep olarak kabulüne olanak bulunmadığı; bu durumda, ihale dokümanına bir itirazda bulunmayarak ihalede teklif veren ve ihale üzerinde bıkarıldıktan sonra sözleşmeyi imzalayan davacı şirketin, sözleşmede öngörülen taahhüdünü yerine getirmesi için ihaleyi yapan kurum tarafından yazılı ikaz edilmesine rağmen hukuken kabul edilebilir mücbir sebep bulunmaksızın taahhüdünü yerine getiremediği açık olduğundan davacı şirket hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı

13. D., E. 2016/2387 K. 2017/156 T. 16.1.2017

İndirme seçenekleri

“ihale”

İstemin Özeti : Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce verilen 10.02.2016 tarih ve E:2010/1192, K:2016/261 sayılı kararın, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünde bulunan davacı şirketin taahhüdünü sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmediği ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi K1’in Düşüncesi : 15.05.2008 tarihinde davacı şirket üzerinde bırakılan ihalede idari şartnameye göre ilk mal teslimi 01.06.2008 tarihinden sonra istenebilecektir. Ancak 13.06.2008 tarihine kadar sözleşme imzalanamamıştır. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun sözleşmeye davet başlıklı 42. maddesine göre ihale üzerinde bırakılan istekliye tebliğ tarihini izleyen on gün içinde sözleşmenin imzalanacağı hususunun bildirileceği düzenlenmiş ve söz konusu ihalede ihale tarihinin üzerinden uzun bir zaman geçtikten sonra sözleşme imzalanmış ve bu durumda malta eriğinin ifası imkansız hale gelmiştir. İhalenin yapıldığı tarihte malta eriğinin teslimi konusunda bir imkansızlık olmadığından dolayı ihale üzerinde kalan firmadan dökümana itiraz etmesinin beklenemeyeceği ve kararı veren Mahkemenin 07.05.2009 tarih ve E:2009/474 sayılı ara kararına Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Üretim ve Geliştirme Genel Müdürlüğü’nün verdiği cevaba göre malta eriğinin geç yetişen çeşitlerinin depolamak suretiyle ticari önlemlerini 15 gün daha koruyacağını belirttiği, eğer sözleşme zamanında imzalansaydı malta eriğinin ifasında imkansızlık söz konusu olmayacağı ve sözleşmenin geç imzalanmasındaki kusurun davacı şirkete yükletilemeyeceğinden kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davalı idarenin karar düzeltme istemi kabul edilerek Dairemizin 10.02.2016 tarih ve E:2010/1192, K:2016/261 sayılı bozma kararı kaldırıldı, temyiz istemi yeniden incelenerek işin gereği görüşüldü:

Dava, davalı idareye bağlı İkmal Maliye Okulu ve Eğitim Merkezi Komutanlığı’nca 2. Zırhlı Tugay Komutanlığı’nın ihtiyacı için yapılan 10.000 kg yenidünya (malta eriği) ihalesinin üzerinde bırakılmasını müteakip davalı idareyle sözleşme imzalayan davacı şirketin, taahhüdünü sözleşme hükümleri uyarınca yerine getirmemesi nedeniyle 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 26. maddesi gereğince bir yıl süreyle kamu ihalelerine katılmaktan yasaklanmasına ilişkin 07.08.2008 tarihli işlemin iptali istemiyle açılmış; İdare Mahkemesi’nce; “uyuşmazlık konusu ihalenin davacı şirket üzerinde 15.05.2008 tarihinde bırakıldığı ve ihaleye ait hazırlanan idari şartnamede malta eriğine ait ilk teslim tarihinin 01.06.2008 tarihi olarak belirtilmiş olması nedeniyle malta eriğine ilişkin ihaleye giren ve teslim etmeyi taahhüt eden davacı şirketin söz konusu tarihlerde malta eriğinin Türkiye’de hasat edilip edilmeyeceğini bilmesi gerektiğinden ve ilk teslim tarihine göre malta eriğinin hasat mevsiminin geçmediği hususu göz önünde bulundurulduğunda, taahhüt ettiği ürünü teslim etmemesine yönelik bu yöndeki itirazın hukuken kabul edilebilir mücbir sebep olarak kabulüne olanak bulunmadığı; bu durumda, ihale dokümanına bir itirazda bulunmayarak ihalede teklif veren ve ihale üzerinde bıkarıldıktan sonra sözleşmeyi imzalayan davacı şirketin, sözleşmede öngörülen taahhüdünü yerine getirmesi için ihaleyi yapan kurum tarafından yazılı ikaz edilmesine rağmen hukuken kabul edilebilir mücbir sebep bulunmaksızın taahhüdünü yerine getiremediği açık olduğundan davacı şirket hakkında tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu karar davacı şirket tarafından temyiz edilmiştir.

Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddi yolundaki temyize konu Ankara 13. İdare Mahkemesinin 12.11.2009 tarih ve E:2009/474, K:2009/1323 sayılı kararında, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinin 1. fıkrasında sayılan bozma nedenlerinden hiçbirisi bulunmadığından, temyiz istemi yerinde görülmeyerek anılan Mahkeme kararının ONANMASINA; dosyanın anılan Mahkeme’ye gönderilmesine, 16.01.2017 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY:
Danıştay Dava Daireleri ile İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen Kanun maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.

Bu nedenle, kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmıyoruz