ihaleye fesat karıştırmanın zincirleme suç olarak kabul edilmesi

Bileşik suçun TCK md. 42’de düzenlenen kanuni tanımına göre, biri diğerinin unsurunu veya ağırlaştırıcı nedenini oluşturuyor ise o suçta tek bir fiil olduğu kabul edilmekte ve o suçta içtima hükümleri uygulanmamaktadır. TCK md. 235/2-c’de belirtilen suça göre, cebir veya tehditle ihaleye katılma yeterliği ve koşullarına sahip kişilerin ihaleye veya ihale sürecindeki işlemlere katılmasının engellenmesinde; buradaki cebir ve tehdit basit anlamda cebir ve tehdit olduğundan, bu fıkrada düzenlenen hali ile cebir ve tehdit suçun ağırlaştırıcı nedeni olmakta, bu durumda sadece ihaleye fesat karıştırma suçundan failin sorumluluğuna gidilmektedir.

Ancak şu hususa değinmek gerekir ki bentte basit cebir ve tehditten bahsedilmekte; cebrin sınırlarının aşılması ile meydana gelen kasten yaralama ve tehdit suçunun daha ağır cezayı gerektiren hali ile ihaleye fesat karıştırılması suçunun işlenmesi halinde ayrıca bu suçlar dolayısıyla ceza verilmektedir. Cebir sonucu; basit yaralama söz konusu ise fikri içtima kuralı uyarınca ihaleye fesat karıştırma suçunun nitelikli halinden tek ceza verilmektedir.

kişi ağır yaralanmış ise neticesi sebebi ile ağırlaşmış suç söz konusu olduğundan, hem bu suçtan hem de ihaleye fesat karıştırma suçundan ayrı ceza vermek suretiyle gerçek içtima hükümleri uygulanmaktadır.

6459 sayılı Kanun md 12 ile zincirleme suç ile ilgili olarak herhangi bir düzenlemeye gidilmemiş, Zincirleme suçu düzenleyen TCK md. 43 hükümlerinin yeterli olduğu belirtilmiştir. Buna göre, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda yalnızca bir cezaya hükmedilmekte; bu ceza dörtte birinden dörtte üçüne kadar arttırılmaktadır. Zincirleme suçta yasal unsurların net bir şekilde anlaşılmasını sağlayan Yargıtay Ceza Genel Kurul kararları mevcuttur. Bu kararlardaki şartlar ; “…5237 Sayılı Yasanın 43/1. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için, aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi, işlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması, bu suçların ayın suç işlem kararı altında işlenmesi gerekmektedir…” şeklinde belirtilmektedir.Ayrıca bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suç sayılarak, mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu madde hükmü uygulanmaktadır.

Emsal : Yargıtay 5.C.D, 31.12.2013 T, 2012/6790 E, 2013/ 12644 K:

“…sanığın olay günü ihaleye katılmasını engellemek amacıyla Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nun 20.03.2006 tarihli raporu içeriğinde belirtildiği üzere yaşamını tehlikeye sokacak ve vücuttaki kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarını orta ( 2) derecede etkileyecek nitelikte yaralaması sonucu katılanın acilen hastaneye sevk edildiği ve buna bağlı olarak ihaleye katılamadığı şeklinde gerçekleştiği anlaşılan somut olay değerlendirildiğinde;

TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtimanın uygulanabilmesi için öncelikle görünüşte içtima ilişkisinin bulunup bulunmadığının tespiti gerekli olup; görünüşte içtima ilişkisinin bulunması durumunda fikri içtima hükmünün uygulanmasının mümkün olmadığı, bu bağlamda TCK’nın 235/2-c maddesinin bileşik suç olarak düzenlendiği ve aynı Kanunun 42. maddesinde bileşik suçlarda içtima hükümlerinin uygulanamayacağının belirtilmiş olması karşısında fikri içtima hükmünün tatbik imkanının bulunmadığı, ancak sadece TCK’nın 86/1. maddesi kapsamındaki kasten yaralama eyleminin bileşik suçu oluşturan cebir kapsamında değerlendirildiği, 6459 sayılı Kanunun 12. maddesi ile uygulamada karşılaşılan tereddütleri gidermek
amacıyla kasten yaralama suçunun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca bu suçlar dolayısıyla cezaya hükmolunacağı düzenlemesinin getirildiği, uygulamada TCK’nın 87. maddesi kapsamındaki neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama eyleminin bileşik suçu oluşturan cebir kapsamında bulunmadığında duraksama bulunmadığı gibi öğretide ağırlıklı olarak TCK’nın 87 maddesi kapsamına girecek şekilde yaralama eyleminin TCK’nın 235/2-c maddesine unsur olarak katılan cebir suçu kapsamında kabul edilemeyeceğinin belirtildiği de dikkate alındığında,

sanığın eylemlerinin ihaleye fesat karıştırma ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama suçlarını oluşturacağı gözetilmeden yazılı şekilde ihaleye fesat karıştırma suçundan mahkumiyet, kasten yaralama suçundan ise ceza verilmesine yer olmadığına şeklinde hükümler kurulması,…”

 

Emsal: Yargıtay CGK, 29.03.2011 T, 2010/11-249 E, 2011/24 K. ; Yargıtay CGK 08.06.2010 T, 2010/11-98 E, 2010/143 K.