ihaleye üç isteklinin katıldığı, sunulan tekliflerin tahmini bedele oldukça yakın olduğu, ihalede rekabet ortamı ve sağlıklı fiyat yarışmasının sağlanamadığı, ihaleden beklenen kamu yararının gerçekleşmediği ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.

  1. D., E. 2015/1829 K. 2016/1190 T. 19.4.2016

 

İstemin Özeti    : Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce verilen 02.10.2014 tarih ve E:2010/425, K:2014/3054 sayılı kararın, dava konusu ihaleye üç isteklinin katıldığı, sunulan tekliflerin tahmini bedele oldukça yakın olduğu, ihalede rekabet ortamı ve sağlıklı fiyat yarışmasının sağlanamadığı, ihaleden beklenen kamu yararının gerçekleşmediği ileri sürülerek düzeltilmesi istenilmektedir.

 

Savunmanın Özeti          : Savunma verilmemiştir.

 

Danıştay Tetkik Hâkimi K1’in Düşüncesi : Kararın düzeltilmesi isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onüçüncü Dairesi’nce, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

 

Danıştay dava daireleri ile İdari ve Vergi Dava Daireleri Kurullarının temyiz üzerine verilen kararları hakkında ancak 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesinde yazılı nedenlerle kararın düzeltilmesi istenebilir. Kararın düzeltilmesi dilekçesinde öne sürülen hususlar ise adı geçen Kanun maddesinde yazılı nedenlerden hiçbirisine uymamaktadır.

 

Bu nedenle, kararın düzeltilmesi isteminin REDDİNE, yargılama giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, 19.04.2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

KARŞI OY:

2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun “İlkeler” başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında; bu Kanunun yürütülmesinde, ihtiyaçların en iyi şekilde, uygun şartlarla ve zamanında karşılanması ve ihalede açıklık ve rekabetin sağlanmasının esas olduğu kurala bağlanmış olup yeterli rekabetin sağlanamaması halinde ihalenin ana amacının gerçekleşemeyeceği ve dolayısıyla ihaleden beklenen faydanın sağlanamayacağı açıktır.

 

Öte yandan, 2886 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile itâ âmirlerine 15 gün içinde ihaleyi onaylama ya da onaylamayarak iptal etme konusunda tanınan yetki ihale işlemlerinin sırf mevzuata uygunluğunu denetlemeye yönelik olmayıp, aynı zamanda ihale konusu işin özelliklerini, benzer işlere ilişkin diğer ihalelerin sonuçlarını ve ihalede oluşan fiyatın piyasa şartlarına uygun olup olmadığını en iyi bilebilecek durumda bulunması nedeniyle itâ âmirinin yerindelik denetimi yaparak Hazine menfaatini koruması amacıyla düzenlenmiştir. Nitekim, ihaleye katılanlar arasında yapılan anlaşmalar veya bazı katılımcıların ihaleden çekilmeye zorlanmaları veya belli paylar karşılığında piyasa şartlarına uygun olmayan teklifler vermeye ikna edilmeleri yoluyla kamu kaynaklarının haksız biçimde özel kişi veya kuruluşlara aktarılması şeklinde gelişen olaylara Ülkemizde sıkça rastlandığı bilinen bir husustur. İşte bütün bu gerçekleri göz önünde tutan kanun koyucu son kez genel bir değerlendirme yaparak adeta bir sigorta işlevi görmek ve Hazine menfaatini kollamak üzere itâ âmirine sözü edilen yetkiyi tanımıştır.

 

Bu itibarla hem hukuka uygunluk ve hem de yerindelik denetimi yapan itâ âmiri tarafından bu konuda alınan idari kararın yargısal denetiminin de özellik arzedeceği açıktır. Başka bir anlatımla, 2886 sayılı Kanun’un 31. maddesi ile itâ âmirine ihale komisyonu kararlarını onaylama zorunluluğu getirilmemesi nedeniyle anılan madde ile itâ âmirine tanınan yetkinin ihaleyi onaylamama yönünde kullanılması hâlinde bu yetkinin kamu yararına kullanıldığının ispatı bakımından, itâ âmirince hukuken kesin delil niteliği taşıyan belgelere dayanılması gibi bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu nedenle ihaleyi onaylamama işleminin idari davaya konu edilmesi hâlinde gerek davalı idarenin mahkemeye yapacağı açıklamalar ve sunduğu belgeler ve gerekse mahkemece re’sen yapılacak araştırma sonucunda elde edilen bulgular işlemde kamu yararına aykırılık bulunmadığını ortaya koyar nitelikte ise idarece somut belge sunulmadığından bahisle ihaleyi onaylamama işleminin yargı yerince iptal edilmemesi gerekir.

 

Dava dosyasının incelenmesinden; mülkiyeti Bolu İl Özel İdaresine ait olan ve Mengen İlçesi A1 Mahallesi’nde bulunan 1 ada 10 parsel sayılı 715 m² yüzölçümlü taşınmaz ile yine aynı yerde bulunan 50 ada 2 parsel sayılı taşınmazda yer alan 120,31 m² lik tek katlı kargir binanın, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 45. maddesi uyarınca açık teklif usulü ile 11.11.2008 tarihinde ihaleye çıkarıldığı, ihaleye davacı yanında iki kişinin daha katıldığı, 1 ada 10 parsel sayılı taşınmazda yer alan 715 m²’lik arsanın 35.750 TL muhammen bedel üzerinden ihaleye çıkarıldığı ve 38.000 TL teklif veren davacı üzerinde kaldığı, yine 50 ada 2 parsel sayılı taşınmazda yer alan 33.906 TL muhammen bedelli binanın da 39.000 TL teklif veren davacı üzerinde kaldığı, ardından ihalenin itâ âmirinin onayına sunulduğu, ancak itâ âmiri tarafından, ihaleye yeterli katılımın olmadığı, ihaleye girenler tarafından verilen tekliflerin idarece düşünülen düzeyde olmadığı ve haddi layık bulunmadığından bahisle 28.11.2008 tarih ve 5130 sayılı işlemle ihalenin iptal edildiği anlaşılmaktadır.

 

Dava konusu ihaleye sadece üç isteklinin katılması, sunulan tekliflerin tahmini bedele oldukça yakın olması, ihale konusu taşınmazların şehir merkezinde bulunması, arsa niteliği taşıması ve yüzölçümü gibi hususlar birlikte değerlendirildiğinde, ihalede rekabet ortamı ve sağlıklı fiyat yarışmasının sağlanamadığı, bu haliyle ihaleden beklenen kamu yararının gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

 

Bir kamu malının satışından mümkün olduğunca yüksek gelir elde edilmesi kamunun yararına olacağından, muhammen bedelin aşılmış olduğu durumlarda dahi, söz konusu taşınmazın daha yüksek bir fiyata satılabileceğinin itâ âmirince anlaşılması ve kamu yararı dışında subjektif nedenlerle hareket edildiğinin davacı tarafından ortaya konamaması hâlinde ihalenin iptal edilmesi yolunda takdir yetkisinin kullanılmasının hukuka aykırı sayılamayacağı açıktır.

 

Belirtilen nedenlerle, dava konusu ihaleye katılan istekli sayısı ile isteklilerin teklif fiyatları, muhammen bedel ve taşınmazların durumu birlikte değerlendirildiğinde, ihalenin iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığından, karar düzeltme isteminin kabulü ile işlemin iptali yolundaki temyize konu Mahkeme kararının bozulması gerektiği görüşüyle aksi yönde oluşan çoğunluk kararına katılmıyoruz.