İİK'nın 16. maddesine dayalı olarak şikayet edilmiştir. İşbu dosyada ise; icra müdürlüğünce düzenlenen sıra cetvelinin tebliği üzerinde süresinde iptalinin istendiği ve sıra cetvelinin kesinleşmesinin önlenmesinin amaçlandığı, buna göre, her iki dosyadaki talep konularının farklı hususlara ilişkin olduğu hususunun gözden kaçırılması da doğru görülmemiştir.

 

 

 

  1. HD., E. 2014/2018 K. 2014/5733 T. 18.09.2014

 

 

Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

 

-K A R A R-

 

Davacı vekili, borçlu Q. Turizm Taş. Nak. San. Tic. Ltd. Şti. hakkında müvekkili bankanın alacağı nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, W. Ü.’ye ait taşınmazın 15.02.2013 tarihinde ihale edildiğini, paranın paylaşılması sırasında müvekkili alacağının 81.466,45 TL olduğunun hesaplandığını, bakiye kalan kısım için sıra cetveli düzenlendiğini, ancak borçlunun başka kredi riskinden kaynaklı toplam 643.654,65 TL borcunun bulunduğunu, tüm paranın müvekkiline ödenmesi gerektiğini ileri sürerek, 26.04.2013 tarihli sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

 

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

 

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre; davacı vekili tarafından satışı yapılan taşınmaz bedelinin tamamının müvekkiline ödenmesi gerektiği yönünde icra müdürlüğünden talepte bulunduğu, icra müdürlüğünce 28.02.2013 tarihli talebin reddine karar verildiği, bu işlem için İcra Hukuk Mahkemesi’nde yapılan şikayetin reddedildiği ve kararın kesinleştiği, Dinar İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/35 E., 40 K. sayılı şikayetin reddine dair ilam ile sıra cetveli yapılması işleminin usul ve yasaya uygun olduğunun sübut bulduğu, aynı hususa ilişkin olarak yeniden sıra cetveline karşı itiraz davası açılmasının mümkün bulunmadığı, ayrıca, sıra cetveline itiraz nedenlerinin dava konusu olayda bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

 

Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 

1)Dava, sıra cetveline itiraz istemine ilişkindir.

 

Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın esas ve miktarına ya da bununla birlikte sıraya yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK’nın m.142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK’nın m. 142/son) ileri sürülmelidir. Haciz yoluyla takiplerde sıra cetveli alacağın İİK’nın 138. maddesi uyarınca satış tarihindeki ulaştığı miktar dikkate alınarak düzenlenir. Diğer bir anlatımla, haciz konulan bir malın satış tutarı, haciz tarihindeki alacak ile satış tarihine kadar hesaplanacak fer’ileriyle takip masraflarını tazmin eder. Alacaklılara pay ayrılırken bedeli paylaşıma konu malın satıldığı tarihteki anapara, fer’iler ve takip masrafından oluşan toplam alacak miktarı, satış tarihi itibariyle bilirkişiye hesaplatılmalı, şikayetçinin satış tarihi itibariyle kesin alacak miktarı belirlenerek, sonucuna göre bu alacak miktarını paylaştırmada gözeten bir sıra cetveli düzenlenmesini teminen şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekir. Satış tarihinden sonra …/…

 

alacakta meydana gelen artışlar, rehnin ya da haciz konulan malın bedelinden karşılanamaz.

 

Davacı tarafın, bedeli paylaşıma konu taşınmazın üzerindeki ipoteğin kapsamına davacının kredi riskinden kaynaklanan diğer alacakların da dahil olduğu, bu nedenle satış bedelinin tamamının müvekkili bankaya ödenmesi gerektiği iddiasına dayalı olarak sıra cetvelinin iptaline yönelik istemi, alacağın anılan madde hükmü uyarınca hesaplanmasına ve kapsamına, diğer anlatımla takip hukuku kurallarının yanlış uygulamasına yönelik olup; davalı alacağının hiç ya da gösterilen miktarda bulunmadığına yönelik olmadığından itiraz, alacağın doğumuna ve esasına yönelik değildir. Bu durumda, mahkemece satış tarihi itibariyle şikayetçinin alacağını bilirkişiye hesaplattırılıp, sonucuna göre karar vermek görevinin İcra Mahkemesi’ne ait olduğu dikkate alınarak, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın esasına girilerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.

 

2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

 

3- Kabule göre ise;

 

Mahkemece, Dinar İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2013/35 E., 40 K. sayılı kararı ile sıra cetveli yapılması işleminin usul ve yasaya uygun olduğu hususunun sübut bulduğu kabul edilmişse de; anılan dosyada icra memurunun, alacaklının sıra cetveli yapılmaksızın satış bedelinin ödenmesi talebinin reddine ilişkin 28.01.2013 tarihli işlemi İİK’nın 16. maddesine dayalı olarak şikayet edilmiştir. İşbu dosyada ise; icra müdürlüğünce düzenlenen sıra cetvelinin tebliği üzerinde süresinde iptalinin istendiği ve sıra cetvelinin kesinleşmesinin önlenmesinin amaçlandığı, buna göre, her iki dosyadaki talep konularının farklı hususlara ilişkin olduğu hususunun gözden kaçırılması da doğru görülmemiştir.

 

SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re’sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 18.09.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.