İmalatın ayıplı yapıldığına dair ihbarın yapıldığının ispatı için şahit dinlenmesi mümkün olup bu husus dairemizin istikrar kazanmış kararlarıyla kabul edilmektedir.

Yanlar arasındaki uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklandığından olaya BK’nun eser sözleşmesine ilişkin hükümleri yerine satım akdine ilişkin Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerinin uygulanması hatalıdır.

Mahkemece eserdeki ayıpların açık ayıp olduğu kabul edilmiştir. Ancak delil tespit raporunda ayıbın açık ya da gizli olduğuna dair bir belirleme olmadığı gibi, yargılama aşamasında da bilirkişi görüşüne başvurulmamıştır. İmalatın ayıplı olduğu dava dışı asıl iş sahibi nezdinde.kurulan kabul muayene komisyonu tarafından “imalat sökülüp incelenmek suretiyle” belirlendiğinden ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunun kabulü gerekir.

Ayıbın varlığı eserin kabul muayenesinin yapıldığı 07.06.2006’da ortaya çıkmış, dava dışı idarece eserin davacıya iade edilmesinden sonra delil tespiti 06.07.2006’da yapılmış, delil tespit raporu 14.07.2006’da düzenlenmiş ve dava 21.07.2006’da açılmıştır.

İmalatın ayıplı yapıldığına dair ihbarın yapıldığının ispatı için şahit dinlenmesi mümkün olup bu husus dairemizin istikrar kazanmış kararlarıyla kabul edilmektedir.

Bu nedenlerle mahkemece, davacı iş sahibi süresinde ayıp ihbarında bulunduğunu ileri sürüp tanık deliline dayandığına göre, davacı iş sahibinden tanıkları sorulup dinlenmeli ve BK’nun 359. maddesinde öngörülen sürede ayıp ihbarında bulunulup bulunulmadığı tüm deliller birlikte değerlendirilerek saptanmalı, ayıp ihbarı süresinde ise davanın esası incelenmelidir (15. HD. 24.9.2008, 5289/5583).