iş sahibi ile yüklenici arasındaki bu hüküm sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığından, cezai şart istenmesinin mümkün olmaması nedeniyle (6098 sayılı yasanın 136, 177, 182. maddeleri) cezai şart talebinin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmadığı gibi, imalât bedelinin istenebilir olup olmadığı ve miktarı yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuyla belirlendiğinden, -likit olmadığından- icra inkâr tazminatına da hükmedilemez. Açıklanan yasal düzenlemelere ve yargısal uygulamalara aykırı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir

<![CDATA[T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
  Esas No:2018/2380 Karar No:2018/1912
  1. Tarihi:14.5.2018
  Mahkemesi       :Ticaret Mahkemesi     Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış, eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmâl edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü: – K A R A R –   Dava, eser sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle imalât bedeli ve cezai şart bedelinin tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptâli, takibin devamı, icra inkâr tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekilleri tarafından süresi içinde temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara,kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Davacı vekili müvekkilinin, davalının Karayolları Genel Müdürlüğü’nden ihale ile üstlendiği; … …(13+896,062 km) … köprüsü inşaatı toprak işleri, sanat yapıları üst yapı işinin, iş makinası ve işçi çalıştırılmak suretiyle, tesviye, nakliye, yapım imalât kısmını aldığını, imalâtın bir bölümünü yaptığı sırada toprak kayması nedeniyle yol güvenliğinin sağlanamayacağı anlaşıldığından Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yeni proje ve güzergah belirlemek üzere inşaatı durdurduğunu, yeni yapılan projeye göre, davalının işi başka taşerona verdiğini, yapmış bulunduğu imalâtların bedeline karşılık 52.580,00 TL ve sözleşmede yazılı 400.000,00 TL cezai şartın tahsili için … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2013/6731 Esas nolu dosyasında yapılan takibe itirazın iptâlini istemiştir. Davalı vekili ticari kayıtlarında gözükmeyen, hukuken var olmayan geçerliliği bulunmayan bir sözleşme nedeniyle talepte bulunulamıyacağını zira; iş sahibi ile yapılan sözleşmenin, 15. maddesinde dava konusu işin taşerona yaptırılamıyacağına dair hüküm bulunduğunu, istenen cezai şart miktarının fahiş ve hakkaniyete aykırı olduğunu davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Taraflar arasında düzenlenen 13.03.2012 tarihli taşeronluk sözleşmesi uyarınca davacının yapmış bulunduğu işlerin bedeli; alınan bilirkişi raporuna göre 52.580,00 olarak saptanıp, davacı talebinin bu kısmının kabulünde bir isabetsizlik yok ise de, davacının cezai şarta yönelik talebinin kısmen kabulü sözleşme ve yasal düzenlemeler karşısında doğru olmamıştır. Davacı taşeron, davalı yüklenici olup 13.03.2012 tarihli sözleşme ile davalının yüklendiği işlerin bir kısmı davacıya yaptırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmenin 16. maddesinde cezai şart kararlaştırılmış ise de, dava dışı iş sahibi ile davalı arasında yapılan sözleşmenin 15. maddesinde; işin alt yüklenici-taşeron aracılığıyla yaptırılmasının yasaklandığı, ve davacı tarafın, yüklenicinin dava dışı iş sahibi ile yaptığı sözleşmedeki bu hükmü bilmesi gerektiği, 2016/14-16 Esas, Karar sayılı 26.09.2016 tarihli Dairemizin emsal kararına göre; iş sahibi ile yüklenici arasındaki bu hüküm sebebiyle taraflar arasındaki sözleşmenin ifa olanağı bulunmadığından, cezai şart istenmesinin mümkün olmaması nedeniyle (6098 sayılı yasanın 136, 177, 182. maddeleri) cezai şart talebinin tümden reddi gerekirken, kısmen kabulü doğru olmadığı gibi, imalât bedelinin istenebilir olup olmadığı ve miktarı yapılan yargılama ve alınan bilirkişi raporuyla belirlendiğinden, -likit olmadığından- icra inkâr tazminatına da hükmedilemez. Açıklanan yasal düzenlemelere ve yargısal uygulamalara aykırı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer temiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, aşağıda yazılı bakiye 6,70 TL temyiz ilâm harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.05.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.]]>