iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli olmayan nedenlerle feshedildiğini, davacının 14.01.1994-25.04.2011 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, davacının davalı şirkette ihale temsilcisi ve zaman zaman da adli temsilci olarak çalıştığını, kendisine duyulan güven ve çalışkanlığı sebebiyle müvekkiline şirketi temsilen çok sayıda vekaletname verildiğini, müvekkilinden de çok sayıda vekaletname aldıklarını, davalının müvekkilden aldığı vekaletnameyi davacı adına taşeron şirketler açarak kullandığını, davacının bu durumdan yıllarca sonra Sosyal Güvenlik Kurumundan kayıt aldığı zaman haberdar olduğunu, bu şirketleri kapamak istediği zaman davalı tarafın baskı ve şiddetine maruz kaldığını, hiçbir kurum ve kuruluşa ihbarda bulunamadığını, davalı tarafın davacı adına açmış olduğu taşeron şirketler ile ihalelere girdiğini, işçi alıp işçi çıkarttığını, aldığı ihalelerden dolayı katma değer vergisi borcu, vergi borcu ve sigorta borçlarının artmış olduğunu, davalı tarafından davacıyı bu borçlardan dolayı baskı altında tuttuklarını ve işten çıkarmakla tehdit ettiklerini, davacının 17 yıl süreyle davalı şirkette işçi olarak çalıştığını, haksız yere iş akdinin feshedildiğini, iddia ederek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesi

<![CDATA[22. Hukuk Dairesi         2017/5898 E.  ,  2017/5714 K. “İçtihat Metni”

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi DAVA TÜRÜ : ALACAK Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmiş ve davalı vekilince duruşma talep edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından geçerli olmayan nedenlerle feshedildiğini, davacının 14.01.1994-25.04.2011 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığını, davacının davalı şirkette ihale temsilcisi ve zaman zaman da adli temsilci olarak çalıştığını, kendisine duyulan güven ve çalışkanlığı sebebiyle müvekkiline şirketi temsilen çok sayıda vekaletname verildiğini, müvekkilinden de çok sayıda vekaletname aldıklarını, davalının müvekkilden aldığı vekaletnameyi davacı adına taşeron şirketler açarak kullandığını, davacının bu durumdan yıllarca sonra Sosyal Güvenlik Kurumundan kayıt aldığı zaman haberdar olduğunu, bu şirketleri kapamak istediği zaman davalı tarafın baskı ve şiddetine maruz kaldığını, hiçbir kurum ve kuruluşa ihbarda bulunamadığını, davalı tarafın davacı adına açmış olduğu taşeron şirketler ile ihalelere girdiğini, işçi alıp işçi çıkarttığını, aldığı ihalelerden dolayı katma değer vergisi borcu, vergi borcu ve sigorta borçlarının artmış olduğunu, davalı tarafından davacıyı bu borçlardan dolayı baskı altında tuttuklarını ve işten çıkarmakla tehdit ettiklerini, davacının 17 yıl süreyle davalı şirkette işçi olarak çalıştığını, haksız yere iş akdinin feshedildiğini, iddia ederek kıdem tazminatı ve bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında hizmet akdine dayalı bir iş ilişkisi olmadığını, davacı ile davalı arasında taşeron sözleşmesinden kaynaklanan ve ayrıca vekalet ilişkisine dayalı bu nedenle borçlar kanununa göre hüküm ve sonuçlarını doğuran bir hukuki ilişkinin söz konusu olduğunu, bu nedenle davanın görev yönünden reddi gerektiğini, davacının 15.03.1994-01.11.1998 tarihleri arasında davalı şirkette hizmet akdi ile çalıştığını, istifa ederek ayrıldığını, bu nedenle davacının kıdem tazminatının ve diğer alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının kurmuş olduğu şirket vasıtasıyla davalı şirketle taşeronluk sözleşmesi yaptığını, yardımcı işler olan makine ve teçhizat bakım onarımı, servis, tahmil, tahliye, hamaliye ve paketleme hizmetlerini yürüttüğünü, davacının yapmış olduğu taşeronluk hizmetinden dolayı kendisine fatura karşılığında banka hesabına ödemeler yapıldığını, davacının davalı şirketten alacağının olmadığının ispatlandığını, davalı işyerinde ihalelere vekaletname ile giren kişilerin olduğunu, davacının da bunlardan biri olduğunu, davalı şirketin çalışanı olmadığını, ihale takipçisi olduğunu, ihalelere fesat karıştırdığını, davacının rakip firma personeline müvekkili firmaca belirlenen ve teklif edilecek olan ihale fiyatlarını önceden … Plastik şirketinin müdür yardımcısına bildirdiğini bir ihbar sonucunda öğrendiklerini, bu nedenle davacının ifadesinin alındığını, kendisinin itirafta bulunduğunu, davacının ifadesi alındıktan sonra pişmanlığını ve üzgünlüğünü belirttiğini, iddia ederek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece sadakat borcuna aykırı davrandığı, dolayısıyla davacının ihbar ve kıdem tazminatı talebinin reddi ile toplanan deliller ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar vermiştir. Temyiz: Kararı davalı ve davacı vekili temyiz etmiştir. Gerekçe: 1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir. 2-Davacının davalı işyerinde 15.03.1994-01.11.1998 tarihleri arasında ihale temsilcisi olarak çalıştığı ve davalı tarafından iş akdi davacının ihalelere fesat karıştırdığı, rakip firma personeline davalı tarafından belirlenen ve teklif edilecek olan ihale fiyatlarını önceden bildirdiği gerekçeleri ile feshedildiği anlaşılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda, davacının sadakat borcuna aykırı davrandığı, 25.04.2011 tarihli yazılı ifadesinin herhangi bir irade fesadı olmaksızın davalı işverene sunduğu dolayısıyla davacının ihbar ve kıdem tazminatı talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Davacıya isnat edilen suç sebebi ile yapılan soruşturmalar sonucunda takipsizlik kararı ve Ağır Ceza Mahkemeleri tarafından beraat kararları verildiği görülmüştür. Davalı işveren iddia konusu ihalelere ilişkin bilgilerin ihale tarihinden önce davacı tarafından rakip firmalara bildirildiğine ilişkin davacının 25.04.2011 tarihinde itirafname başlığı ile savunmasını almış, Mahkemece bu itirafnameye değer verilerek ihbar ve kıdem tazminatı istekleri reddilmiştir. Davacının el yazısıyla yazılmış üç sayfalık “beyan” başlıklı rakip firma yetkilisi diğer sanık … ile; ihale süreci öncesi görüşüp ihale fiyatlarını bildirdiği yönünde itiraf niteliğinde imzalı beyanı olduğu, davacının söz konusu belgeyi davalı şirket müdürü ve avukatının zorlamasıyla işten çıkarılacağı baskısı ve çalıştırdığı işçilerin sigorta konularıyla ilgili olarak tazminat ödeyeceği tehdidi ve baskısı altında yazdırıldığını, içeriğinin gerçeği yansıtmadığını, tamamen davalı şirket müdürü ve avukatının zorlamasıyla söz konusu metni yazdırdıklarını beyan ederek kabul etmediği, söz konusu belgenin zorla düzenlendiği yönünde savcılığa şikayette bulunduğu, bu nedenle takipsizlik kararı verildiği görülmüştür. Davacı aleyhine açılan ihaleye fesat karıştırma suçundan yapılan yargılama neticesinde; itirafname başlıklı belgenin … Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/221 esas sayılı dosyasında sanık …’nin beyan başlıklı imzalamış olduğu belgenin sanık aleyhine delil olarak kabulünün mümkün olmadığı, gerekçesiyle itibar edilmemiş ve davacının beraatine karar verilmiş, karar Yargıtay tarafından onanarak kesinleşmiştir. Yine aynı şekilde … 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada iş bu belge için yazı içeriğinin sanık tarafından inkar edilmesi ve yazının resmi belge niteliği taşımaması nedeniyle sanık aleyhine yorumlanamayacağı gerekçesiyle kabul edilmemiş ve davacının beraatine karar verilmiştir. Karar Yargıtayca onanarak kesinleşmiştir. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davacının savunmasını ceza davalarında zorla baskı altında imzaladığının kesinleşmiş mahkeme kararları ile sabit olduğu ve aleyhine delil olarak kabul edilemeyeceğinin kabulü karşısında; davacının beyanları, davalı açısından ancak şüphe oluşturacaktır. İş sözleşmesinin devamı konusunda davacının fesih sebebi yapılan davranışı kesin şekilde kanıtlanamamış ise de; ortaya çıkan olgular nedeniyle artık işverenden iş ilişkisini sürdürmesi beklenemez. Taraflar arasında güven ilişkisi sarsılmıştır. Bu durumda iş sözleşmesinin feshinin haklı nedene dayandığı sabit olmasa da; geçerli nedene dayandığı kabul edilmelidir. Bu nedenle; kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgilisine iadesine, 21.03.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

]]>