İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü

T.C.
İZMİR
4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

ESAS NO : 2018/1312 Esas
KARAR NO : 2021/352

DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 14/11/2018
KARAR TARİH İ : 08/04/2021

Mahkememizde görülmekte olan Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA:Davacı vekili duruşmada tekrar ettiği dava dilekçesi ile özetle; müvekkil bankanın İzmir hizmet binalarının temizliği, ilaçlanması, binalar içerisinde bulunan eşyanın taşınması, mutfak ve yemekhanelerde tabakların toplanarak bulaşıkların yıkanması hizmetlerinin ihale ile yüklenici firmalara bırakıldığını, bu kapsamda davalı … firması ile 01.03.2007-31.12.2008, davalı … firması ile 01.01.2010-21.12.2011 tarihleri arasında sözleşme imzalandığını; bu firmalarda çalışmış olan …’ya İş Kanunu’nun 112. maddesi uyarınca 15.02.2018 tarihinde 26.351,33-TL tutarında kıdem tazminatı ödendiğini; her iki alt işvereninde kendi dönemleri için anılan işçiye yapılan kıdem tazminatından sorumlu olduklarını, buna göre … firmasının işçiyi 1 yıl 9 ay 29 gün istihdam etmesi karşılığı 4.477,68-TL’lik kısımdan, … firmasının işçiyi 2 yıl istihdam etmesi karşılığı 4.871,40-TL’lik kısımdan sorumlu olduklarını belirttiği, bu nedenlerle Müvekkili Banka tarafından dava dışı … için ödenen 9.349,08 TL’nin fazlaya ilişkin hakları ve ıslah hakkı saklı kalmak üzere şimdilik 2.238,84 TL’lik kısmının … ‘den; 2.435,70 TL’lik kısmının …’den ödeme tarihi olan 15 Şubat 2018 tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek ticari işlerde temerrüt faiziyle birlikte davalılardan sorumlulukları oranında rücuan tahsiline karar verilmesini ve yargılama giderleriyle avukatlık ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP:Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; davanın taraflar arası imzalanan ihale sözleşmesine, sözleşme eklerine, Kamu İhale Tebliğine, Kamu İhale Kurumu kararlarına, içtihatlara aykırı olduğunu ve reddi gerektiğini, davacı idarenin ihbar ve kıdem tazminatı adı altında hesap kalemini 10.09.2014 tarihinde ihale bedelinden çıkardığını; bu hali ile kıdem tazminatı ödemesinden sorumluluğun sadece kamu kurumuna ait olduğunu, davacı kurumun asıl işveren olarak dava dışı işçiye ödeme yapmış olduğunu, henüz kesinleşmiş bir yargı kararı olmadığını, sözleşmelerde kıdem tazminatından yüklenicinin sorumlu olduğuna dair bir düzenleme bulunmadığını, Kamu İhale Kurulu’nun … nolu kararı kapsamında daha evvel sözleşmelerde bulunan kıdem ve sair tazminat için % 3 oranındaki sözleşme giderlerinin mevzuatta yer almayan bir külfet olarak değerlendirildiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … cevap dilekçesi ile özetle; usuli itirazlarından sonra dava dışı işçi …’nın şirkette 01.01.2010 – 31.12.2011 tarihleri arasında çalıştığını, bu işçinin müvekkil şirkette geçen kıdem süresinin hesaplanarak sorumluluğun tespit edilmesi gerektiğini, 6098 sayılı kanunun 62. maddesindeki müteselsil sorumluluğun içeriğinin bu olduğunu; dava dışı işçi ile yapılan iş sözleşmesinde önceki çalışmaları nedeniyle kıdem tazminatı talep etmeyeceğine dair kabulünün olduğunu, ayrıca taraflar arasında muvazaa olup olmadığının da tespitinin gerektiğini, İş Kanunu’nun 36. maddesi kapsamında kıdem tazminatından idarenin sorumlu tutulması gerektiğini, arada ticari ilişki olmaması sebebiyle talep edilen faiz türünün de reddine karar verilmesi gerektiğini belirttiği, bu nedenlerle öncelikle 6100 Sayılı HMK nın 114 ve 116.maddeleri gereğince eldeki dava bakımından mahkemenin görevsiz olduğu tespit edilerek görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu da hüküm altına alınarak eldeki davanın usulden reddine, davacı yana 6100 sayılı kanunun 119/2 maddesi uyarınca dava dilekçesindeki eksikliğin tamamlanması için kesin süre verilmesine, eksikliğin giderilmemesi halinde hukuki yarar bulunmadığından dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine, bilahare 4857 sayılı kanunun 36/V maddesi gereğince davanın reddine, mahkeme aksi kanaatte ise 6098 sayılı kanunun 62.maddesi gereğine müteselsil sorumluluğun iç ilişkide etkisine dair düzenleme de nazara alınarak davalı müvekkili şirkete kendi payına düşenden fazla olacak şekilde ödeme yapmasına sebep olacak bir hükmün tesis edilmemesine, bu haliyle fazlaya dair isteğin reddi ile faiz türü isteğinin reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir.
DELİLLER VE GEREKÇE:
İbraname; 12.02.2018 tarihli İbraname’de dava dışı işçi …’ya 01.03.2007 tarihinde başlayan ve 31.12.2017 tarihinde sona eren, içlerinde davalı şirketlerin isimlerinin de yazılı olduğu işverenler nezdinde geçirdiği hizmete karşılık 26.351,33-TL kıdem tazminatı ödemesi yapıldığı belirtilmektedir.
İzmir Sosyal Güvenlik Kurumuna yazılan yazımıza verilen 21/03/2019 tarihli cevaba göre; … hakkında istenen hizmet cetveli, çalıştığı iş yerlerine ait iş yeri ünvan listesi ve iş yeri tescil belgelerinin mahkememize gönderildiğinin bildirildiği görülmüştür.
Hizmet alım sözleşmeleri; davacı … ile yüklenici davalı … ile İzmir Şubesi Hizmet Binası ve … Lojmanlarındaki misafirhanelerinin temizlenmesi, ilaçlanması, eşya taşınması, yüklenmesi ve boşaltılması işi ile ilgili olarak 11/12/2007 tarihinde hizmet alım sözleşmesi imzaladığı, yine davacı banka ile davalı yüklenici … arasında 20/12/2010 tarihinde genel temizlik, ilaçlama ve eşya taşıma hizmetlerinin temini işine ilişkin hizmet sözleşmesi imzalandığı görülmüştür.
Bilirkişi heyet raporu: 15/11/2019 tarihli rapora göre; davacının ödemiş olduğu kıdem tazminatından davalı …’nin sorumluluğunun 2.234,80-TL olduğu; davalı …’nin sorumluluğunun 2.431,30-TL olduğu kanaatine varıldığı görülmüştür.
Davacı vekilinin kök rapora yönelik 12/12/2019 tarihli itiraz dilekçesi sunduğu anlaşılmakla bilirkişi heyetinden ek rapor düzenlenmesi istenmiş olup;
Bilirkişi heyeti ek raporu: 23/09/2020 tarihli ek heyet raporuna göre; yapılan itirazların değerlendirilmesinde kök rapordaki tespiti değiştirici mahiyette yeni bilgi, bulgu ve somut delilin mevcut olmadığı görülmekle, yapılmış olan tespitlerin aynen korunması gerektiği, Sayın Mahkemece, tazminatın tamamı ile yüklenici firmaların sorumluluğunda olduğuna kanaat getirilmesi halinde …’nin sorumluluğunun 4.469,60-TL olacağı; …’nin sorumluluğunun 4.862,61-TL olacağı sonucuna varılacağı kanaatine varıldığı bildirilmiştir.
Islah: Davacı vekili 28/12/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; müvekkili banka tarafından dava dışı … için ödenen 9.349,08 TL nin şimdilik 2.238,84 TL lik kısmının …’den, 4.862,61 TL lik kısmının … den ödeme tarihi olan 15 Şubat 2018 tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek ticari işlerde temerrüt faiziyle birlikte sorumlulukları oranında davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah harcının aynı tarihte yatırmıştır.
Dava; hizmet sözleşmesi kapsamında işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının yüklenicilerden tahsili için açılan rücuen alacak davasıdır.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde görev itirazında bulunmuş ise de, tarafların tacir olduğu, dava konusu ticari hizmet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu, 6102 Sayılı TTK.nun 4/1. Maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davalarının ticari dava sayıldığı, TTK’nun 5/1maddesi uyarınca aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesinin tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevli olduğu nazara alındığında mahkememiz görevli olduğundan görev itirazı reddedilerek yargılamaya devam olunmuştur.
Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2019/2112 esas, 2020/3610 karar sayılı, 12/11/2020, 2019/2245 esas, 2020/3609 karar sayılı, 12/11/2020 tarihli, 2019/2109 esas, 2020/3606 karar sayılı 12/11/2020 tarihli, 2017/2795 esas, 2020/3459 karar sayılı, 05/11/2020 tarihli 2019/2118 esas, 2020/3371 karar sayılı, 02/11/2020 tarihli, 2019/2117 esas, 2020/3213 karar sayılı, 22/10/2020 tarihli emsal kararlarında vurgulandığı üzere “Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.
İşçilik alacakları işveren tarafından ödenen işçinin; yüklenici işçisi olması, sözleşme ücretine işçinin ücret ve sosyal haklarının dahil olması, işverenin işçilik alacaklarından sorumlu olacağına dair sözleşmede bir hüküm bulunmaması hususları nazara alındığında davacı işverenin işçiyi çalıştıran yüklenicilerden ödediği bedeli ve ferilerinin tamamını talep etme hakkı bulunduğunun kabulü gerekir.
Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.
İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar.
Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır.
İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. İşveren tarafından bu ödemelerin feri mahiyetinde yapılan ödemeler de ayrı esasla yüklenicilerden tahsil edilebilecektir.
Yükleniciler aleyhine açılan rücu davalarında ayrı sözleşmelerle hizmet ifa eden yükleniciler mecburi dava arkadaşı olmadığı gibi borçtan müteselsilen sorumlu olacaklarına ilişkin kanun hükmü veya sözleşme bulunmamaktadır. Bu nedenle alacak davalarında her davalı aleyhine ayrı tahsil hükmü kurulmalıdır. Davanın itirazın iptali şeklinde açılmış olması durumunda ise takibin hangi davalı açısından hangi miktarla devam edeceği ayrı ayrı belirlenmelidir.”
Yukarıda belirlenen ilkeler gözetilerek somut olay değerlendirildiğinde; davacı iş sahibi ile davalı yükleniciler arasında “İzmir Şubesi Hizmet Binası ve … Lojmanlarındaki misafirhanelerinin temizlenmesi, ilaçlanması, eşya taşınması, yüklenmesi ve boşaltılması” konularında hizmet alım sözleşmeleri akdedildiği, dava dışı işçi …’nın hizmet alım sözleşmeleri kapsamında, 01.03.2007-31.12.2008 tarih aralığında davalı yüklenici davalı … bünyesinde, 01.01.2010-31.12.2011 tarih aralığında davalı yüklenici … bünyesinde çalıştığı, davacının dava dışı …’ya 15.02.2018 tarihinde 26.351,33 TL kıdem tazminatı ödemesi yaptığı, davacı tarafından ödenen kıdem tazminatından, davalı yüklenicilerin dava dışı işçileri kendi yanında çalıştırdıkları süre ile orantılı olarak sorumlu oldukları, bilirkişi heyetinin kök ve ek raporunda davacı tarafından ödenen 26.351,33 TL kıdem tazminatı üzerinden davalı yüklenicilerin ve dava dışı yüklenicilerin, ilgili işçiyi kendi yanında çalıştırdıkları süre gözetilerek sorumluluk oran ve miktarlarının tespit edildiği, bilirkişi heyeti kök ve ek raporunun hüküm kurmaya elverişli ve yeterli olduğu anlaşılmakla davacının davasının kabulüne, 2.238,84 TL alacağın davalı …’den; 4.862,61 TL alacağın davalı …’den ödeme tarihi olan 15.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile ayrı ayrı tahsiline karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacının, davasının KABULÜ ile;
2.238,84 TL alacağın davalı …’den; ödeme tarihi olan 15.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
4.862,61 TL alacağın davalı …’den ödeme tarihi olan 15.02.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile alınarak davacıya verilmesine,
2-Kabul edilen miktar üzerinden hesaplanmış olan 485,10 TL nispi harca, peşin alınan ve ıslahla tamamlanan 134,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 350,87 TL karar ve ilam harcının,
110,52 TL’lik kısmının davalı …’den alınarak;
240,35 TL’lik kısmının davalı …’den alınarak HAZİNE’ YE GELİR KAYDINA.
3-Dava tamamen kabul edildiğinden davacı tarafın yaptığı ve karşıladığı 7,20 TL vekalet suret harcı, 35,90 TL başvuru harcı,134,23 TL peşin alınan ve ıslahla tamamlanan harç, 325,00 TL davetiye ve posta gideri, 650,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.152,33 TL yargılama giderinin,
362,98 TL’lik kısmının davalı …’den alınarak;
789,35 TL’lik kısmının davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine.
4-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Kanunu ve Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre takdir ve hesaplanmış olan; 4.080,00 TL vekalet ücretinin,
1.285,20 TL’lik kısmının davalı …’den alınarak;
2.794,80 TL’lik kısmının davalı …’den alınarak davacı tarafa verilmesine.
5-HMK.nun 333.maddesi uyarınca davacı tarafından yatırılan gider avansının sarf edilmeyen kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine
ilişkin, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalıların yokluğunda miktar itibari ile kesin olmak üzere verilen karar, açıkça okunup, usulen anlatıldı. 09/04/2021

Katip …
e-imzalıdır

Hakim …
e-imzalıdır