işyerinin boya ünitesinde zehirli gazlara maruz kalarak çalışmıştır. Daha sonra inşaat şirketinde çalıştığı ve hastalık nedeniyle sigortalıdaki iş kaybının % 100 olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Meslek hastalığının ortaya çıktığı sırada çalıştığı inşaat şirketinde böyle bir hastalığın meydana gelme olasılığı yoktur.

<![CDATA[T. C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU E:1995/10-588 K:1995/799 T:11/10/1995 ÖZET Sigortalı (davacı), davalı işyerinin boya ünitesinde zehirli gazlara maruz kalarak çalışmıştır. Daha sonra inşaat şirketinde çalıştığı ve hastalık nedeniyle sigortalıdaki iş kaybının % 100 olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Meslek hastalığının ortaya çıktığı sırada çalıştığı inşaat şirketinde böyle bir hastalığın meydana gelme olasılığı yoktur. Meslek hastalığının tesbiti tıbbi bir konudur. Sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için sigortalıda meydana gelen hastalığın bir doktor, bir kimya mühendisi bir de işçi sağlığı uzmanından oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınarak belirlenmelidir. Ayrıca % 100 maluliyet oluşturan etkenlerin sigortalının tüm çalıştığı işyerinin niteliği ve bu işyerindeki çalışma ortam ve koşulları gözönünde tutularak tesbit edilir. Diğer taraftan, nev’i değiştirme halinde yeni şirket, eskisinin devamıdır (TTK.m.152). Aynı Kanunun 151. maddesine göre de, iki şirket birleşirse, ortadan kalkan şirketin hak ve borçları kalan şirkete veya yeni kurulan şirkete geçer. Keza BK.nun 180. maddesinde de bir işletmenin diğeriyle birleşmesi ve şeklinin değiştirilmesi halinde devam eden şirket veya işletme, kalkan şirket veya işletmenin borçlarından sorumlu olur. Davalı şirket (işyerinin) devrinin niteliği, ticaret sicilinden dosyası getirtilerek, gerçek durum saptandıktan sonra sorumlu tutulup tutulamayacağına karar verilmesi gerekir. Bu yön üzerinde durulmadan davanın ayrıca husumet yönünden reddi doğru değildir. Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; (Kartal Birinci İş Mahkemesi)’nce davanın reddine dair verilen 2/11/1993 gün ve 1992/42 esas, 1993/312 karar sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onuncu Hukuk Dairesi’nin 24/10/1994 gün ve 1994/12310-17953 sayılı ilamı ile; (…Kurum’un meslek hastalığı sonucu, sigortalıya bağlanan gelirlerin rücuan geri alınmasına ilişkin istemi, mahkemece sigortalının, işyerinden ayrıldığı sırada meslek hastalığı saptanmaması nedeniyle yerinde bulunmamıştır. Gerçekten meslek hastalığına yakalanan sigortalının davalı işyerinden 1967-1982 yılları arasında çalıştığı ve 1984-1987 yılları arasında da başka bir işyerinde çalışmasını sürdürdüğü ve 1987 yılında da meslek hastalığına yakalandığı dosyadaki belgelerden anlaşılmaktadır. Şu duruma göre, dava konusu sigortalının meslek hastası olduğu yolunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Öncelikle sigortalının, meslek hastası olduğunun kabul zorunluğu vardır. Uyuşmazlık, davalı işverenin sigortalıda oluşan meslek hastalığı ile ilgisi ve kusur durumuna ilişkindir. Bu yönden ise yöntemince, meslek hastalığı konusunda uzman tıp elemanı, kimya mühendisi ve iş güvenliği uzmanından oluşan heyetçe bir rapor dosyasında bulunmamaktadır. Gerçekten mahkemece, belirtilen türden bir inceleme yapmak ve davalı işyerinde yapılan işin niteliğine göre işyeri koşulları da gözönünde tutularak bir rapor düzenletmek, davalı işyeri ile çıkan hastalık arasında uygun neden-sonuç bağını saptamak ve hastalığın Sosyal Sigortalar https://www.ihaledanismani.com Tüzüğünde gösterilen yükümlülük süresinde oluşup oluşmadığını belirlemek, ayrıca ikinci işyerinin dahi kusuru olup olmadığını tartışmak ve sonuçta davalı işverenin kendisine düşen sorumluluğunu açıkca ortaya koymak gerekirken eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır…) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Temyiz Eden: Davacı vekili Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Taraflar arasındaki uyuşmazlık, rücu davasına konu meslek hastalığının oluşmasında davalının kusurlu olup olmadığı, davalıya ait işyerinin çalışma ortamı ile sigortalıda meydana gelen meslek hastalığı arasında illiyet bağı bulunup bulunmadığı ve olayda davalının sorumlu tutulup tutulmayacağı noktalarında toplanmaktadır. Dosya içeriğine göre; sigortalı Hüseyin’in 2/11/1967- 1968/IV. dönemi P….. Panjur San. A.Ş. işyerinde çalışırken, bu işyerinin, A….. Al.Panjur San. A.Ş.ne dönüştüğü, davacı işçinin de bu işyerinde çalışmasını sürdürdüğü ve bu işyerinin halen P….. Profil Sanayii ve Ticaret A.Ş. olarak çalışmasına devam ettiği tartışmasızdır. Yine, 25/1/1985 tarihinde A….. Al.Panjur A.Ş.nin el değiştirdiği, sigortalının 1982/1 dönemi dahil, işyerinde “Dış Jaluzi İmalatı” işinde çalıştırıldığı ve bu ünitede püskürtme boya işlerinin yapıldığı da çekişmesizdir. Davacı işçi, 1982-1984 devresinde serbest çalışmış, 1/9/1984 – 28/2/1985 devresinde İ….. İnşaat Şirketinde çalışmaya devam ederek, 1/3/1985 ila 30/9/1985 tarihleri arasında K….. İnşaat İşyerinde 1/11/1985 – 31/3/1986 tarihleri arasında İ…… İnşaat İşyerinde, 1/4/1986 – 31/12/1987 tarihleri arasında ise İ… İnşaat Pendikburnu işyerinde çalışmasına devam etmiştir. Sosyal Sigortalar Kurumu İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi ve Mesleki Rehabilitasyon Merkezi’nin 21/12/1989 tarihli yazısına göre; davacı işçi (A-21,a) benzen ve homologları ile husule gelen intoksikasyona bağlı trombositopeni – jökepeni hastalığına, 15/9/1987 tarihinde musap olmuştur. Belirtilen hastalığın meslek hastalığı sayıldığı ve kazanma gücünde % 100 oranında azalmaya yol açtığı belirlenmiş ve davacının meslek hastalığından çalışma koşulları itibariyle halen P….. Profil Sanayi ve Ticaret A.Ş. olarak faaliyetine devam eden A…. Al. A.Ş.nin sorumlu olduğunu vurgulamıştır. 506 sayılı Yasanın 11/B maddesinde, meslek hastalığı; “sigortalının çalıştırıldığı işin niteliğine göre, tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, sakatlık veya ruhi arıza halleridir” şeklinde tanımlanmış ve bu Yasaya göre tesbit edilmiş olan hastalıklar dışında herhangi bir hastalığın meslek hastalığı sayılıp sayılmaması üzerinde çıkabilecek uyuşmazlıkların Sosyal Sigorta Yüksek https://www.ihaledanismani.comKurulu’nca karara bağlanması öngörülmüştür. Keza, Sosyal Sigorta https://www.ihaledanismani.com İşlemleri Tüzüğünün Meslek Hastalıkları Bölümünde yer alan 63/2. maddesinde; “Herhangi bir meslek hastalığının klinik ve labaratuvar bulgularıyla kesinleştiği ve meslek hastalığına yol açan etkenin işyeri incelemesi ile kanıtlandığı hallerde, meslek hastalıkları listesindeki yükümlülük süresi aşılmış olsa bile, söz konusu hastalık Sosyal Sigorta Yüksek https://www.ihaledanismani.comKurulu’nun onayı ile meslek hastalığı sayılabilir” hükmü getirilmiştir. Meslek hastalıkları listesinin, benzen (benzol), (benzen ve homologları, toluen, ksilen vb) bölümünde de hipoplazik veya oplazik ilerleyici ağır tipte anemi için yükümlülük süresi üç yıl, lokozlar için yükümlülük süresi on yıl olarak gösterilmiştir. Yukarıda da açıklandığı üzere, sigortalı 1967-1982/1 devresinde, davalı işyerinin boya ünitesinde zehirli gazlara maruz kalarak çalışmıştır. 1982-1984 devresinde serbest, 1984-1987 devresinde ise inşaat şirketinde çalıştığı ve hastalık nedeniyle sigortalıdaki iş kaybının % 100 olduğu da uyuşmazlık konusu değildir. Keza sigortalının, 1967-1982 devresi çalışmaları sırasında tedaviler gördüğü fakat periyodik muayenelerinin yapıldığına kayıtlarda rastlanmadığı cevap yazıları içeriği ile belirlenmiştir. Davacı işçinin malüliyet durumu 1987 yılında tesbit edilmiştir. Mahkemenin, “Meslek hastalığı üç yıllık yükümlülük süresi geçtikten sonra ortaya çıkmıştır” şeklindeki gerekçesi yukarıda belirtilen açıklamalara, 506 sayılı Yasanın 11/B ve Meslek Hastalıkları Tüzüğünün, Meslek Hastalıkları Bölümü 63/1 ile Meslek Hastalıkları Listesindeki yükümlülük süreleri ve sigortalının meslek hastalığının niteliği ve % 100 çalışma gücü kaybı gözönünde tutulduğunda dosya içeriğine uygun bulunmadığı çok açık bir olgudur. Hastalığın nev’i ve maluliyet oranı nazara alındığında, davacının meslek hastalığının ortaya çıktığı sırada çalışmakta olduğu inşaat şirketinde böyle bir hastalığın meydana gelme olasılığının bulunmadığı da aşikardır. Meslek hastalığının tesbitinin öncelikle tıbbı bir konu olduğunda duraksama olmayıp bunu belirleyecek bilirkişilerin konunun uzmanı olmalarında zorunluluk vardır. Oysa mahkemece, bir kimya mühendisinden alınan raporla yetinilmiştir. Halbuki olayda sağlıklı bir çözüme ulaşılabilmesi için sigortalıda meydana gelen hastalığın; bir doktor, bir kimya mühendisi veya kimyager ve bir de iş güvenliği- işçi sağlığı uzmanından oluşturulacak bilirkişi heyetinden rapor alınarak belirlenmesi icap eder. Kimya mühendisi tıp doktoru değildir. %100 maluliyet oluşturan etkenlerin sigortalının tüm çalıştığı işyerlerinin niteliği ve bu işyerlerindeki çalışma ortam ve koşulları gözönünde tutularak tesbit edilmelidir. Diğer taraftan, mahkemenin red gerekçesinde; davalının işyerini 1985 yılında devir aldığı, bu nedenle hasım ve sorumlu olamayacağı görüşüne de yer verilmiştir. Ne var ki, iş yerinin 1967’de P….. Panjur Sanayi Limited Şirketi ismini taşıdığı, daha sonra ünvan değiştirerek A…. Al Panjur A.Ş. haline geldiği ve 25/1/1985 gününde de davalı P…. Profil Sanayi ve Ticaret A.Ş.ne devredildiği anlaşılmaktadır. Nev’i değiştirme halinde yeni şirket eskisinin devamıdır (TTK.md.152). Aynı Kanunun 151. maddesine göre de, iki şirket birleşirse, ortadan kalkan şirketin hak ve borçları kalan şirkete veya yeni kurulan şirkete geçer. Keza, BK.nun 180. maddesinde de bir işletmenin diğerleriyle birleşmesi ve şeklinin değiştirilmesi halinde devam eden şirket veya işletme, kalkan şirket veya işletmenin borçlarından sorumlu olur hükmü yer almıştır. Ayrıca da mahkemenin davalı şirkete devrinin niteliğini, Ticaret Sicili Memurluğun’dan Ticaret Sicili Dosyasını getirmek ve gerçek durumu saptadıktan sonra davalının sorumlu tutulup tutulmayacağına karar vermesi gerekirken, bu yön üzerinde durmaksızın davanın ayrıca husumet yönünden reddine karar vermesi de doğru değildir. O halde, usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 11/10/1985 gününde oybirliği ile karar verildi.]]>