kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri dikkate alındığında; kabul işlemini yapan kamu görevlileri hakkında açılmış bir kamu davası olmaması karşısında, faili bulunmayan suça şerikliğin mümkün olmadığı gözetilerek sanıklar hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi

image_pdfimage_print
61 / 100

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi

Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;

Temyiz başvurularının kapsamına göre; incelemenin katılan Hazine vekilinin sanık … hakkında edimin ifasına fesat karıştırma suçundan kurulan beraat hükmüne, müdafilerin ve O yer Cumhuriyet savcısının ise sanıklar … ve … haklarında verilen mahkumiyet hükümlerine yönelik lehe temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:

Sanık … hakkında kurulan beraat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;

Bozmaya uyularak gereği yerine getirilmek, delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükmü usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,

Sanıklar … ve … haklarında kurulan mahkumiyet hükümlerine yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;

Suça konu edimin yapım işlerine ilişkin olması nedeniyle sanıkların eylemlerinin TCK’nin 236/2-d maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ancak 5237 sayılı TCK’nin 236. maddesinde edimin ifasına fesat karıştırma halleri yasa koyucu tarafından tahdidi olarak sayılmış olup, maddede sayılan seçimlik hareketlerin ya da faillik durumunun genişletilmesinin anılan Yasa’nın 2.

maddesindeki kanunilik ilkesine aykırılık teşkil edeceğinde bir kuşku bulunmadığından, her ne kadar bir kısım öğretide özgü suç olarak kabul edilmese de madde metni gerekçesiyle birlikte incelendiğinde; 2. fıkranın “a” ve “b” bentlerinde yüklenici konumundaki kişiler ve temsilcileri ile edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlileri, “c”, “d” ve “e” bentlerinde ise edimin ifası sürecinde görev alan ilgili kamu görevlileri suçun faili olabileceğinden, dolayısıyla söz konusu suçun özel faillik niteliği taşıyan kimselerce işlenebileceğinde bir tereddüt bulunmadığının kabulü gerektiğinden, 5237 sayılı TCK’nin 40/2. maddesine göre özgü suç niteliğinde olan ve aynı Kanun’un 236/2-d maddesi uyarınca edimin ifası sürecinde görev alan kamu görevlisi tarafından işlenebilen edimin ifasına fesat karıştırma suçuna iştirak eden diğer kişilerin azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulabilecekleri dikkate alındığında; kabul işlemini yapan kamu görevlileri hakkında açılmış bir kamu davası olmaması karşısında, faili bulunmayan suça şerikliğin mümkün olmadığı gözetilerek sanıklar hakkında atılı suçtan beraat kararı verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde mahkumiyet kararları verilmesi,

Kabule göre de;

Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK’nin 53/1. maddesiyle ilgili yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,

4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 27. maddesi gereğince sanıklar hakkında yasaklama kararına hükmedilmemesi,

Kanuna aykırı, sanıklar müdafilerin ve O yer Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Yasa’nın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK’un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 10/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

image_pdfimage_print