Kamu ihale Kurumu denetiminde anahtar teslim ihale ettiğini ve yüklenicinin işi aldığını, asıl yüklenicinin de işi kısmen alt yüklenicilere yaptırdığını, alt yüklenicinin araçlarının işi yaparken malzeme temini nedeniyle karayolunda bir kazaya karışmasının sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceği

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO : 2017/2113
KARAR NO : 2019/3905
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 05/07/2017
NUMARASI : 2015/886 Esas 2017/868 Karar
DAVA : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan )
KARAR TARİHİ: 05/12/2019
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinden özetle; davacıların murisi … 20.05.2013 tarihinde sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile seyir halinde iken davalı … kullandığı kamyon ile yola kontrolsüz çıkması nedeni ile kamyonun kasasında sarkan demirlerin … kullandığı aracın tavan kısmına çarparak koparması neticesinde …’un başından darbe aldığını ve kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, davalılar … A.Ş.’nin işveren, … Ltd Şirketinin taşeron olarak, T.C. Devlet Demiryolları ile hızlı tren projesi kapsamında 26.11.2012 tarihli sözleşmenin imzaladığını, kaza yapan kamyonun da … Ltd Şirketine ait olduğunu, kaza ile ilgili Bursa 13.Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/466 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, bu davada alınan bilirkişi raporunda kamyon sürücüsü … asli kusurlu, yüklemeyi yapan şirket sorumlusu … ikinci dereceden tali kusurlu, … ise üçüncü dereceden tali kusurlu olarak belirlendiğini, kaza yapan aracın inşaat için belirlenmiş tali yolu kullanmayarak otobana çıkması nedeni ile kazaya sebebiyet verdiğini, … evli, iki çocuklu olduğunu, şehir içi ve şehirler arası pazarlama işi yaptığını, aylık gelirinin ortalama 3.000,00 TL olduğunu, … eş, çocukları ve kardeşinin destekten yoksun kaldığını, kaza yapan aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortasını yaptırmadığı için maddi zararlar nedeni ile Güvence Hesabına dava açtıklarını belirterek, fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak kaydı ile; davacılar … ve … yönünden 10.000,00 TL maddi tazminatın Güvence hesabı yönünden poliçe limiti ile sorumlu olacak şekilde kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 200.000,00 TL,….ve … için 150.000,00 ‘er TL, …. için 100.000,00 TL, … için 50.000,00 TL olmak için toplam 650.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacı Güvence Hesabı hariç, diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesini talep etmiştir.Davalı Güvence Hesabı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından davalı kuruma önceden müracaat edilmediğini, kazaya sebebiyet veren araçların olay tarihini kapsayan zorunlu mali mesuliyet sigortası poliçesi olup olmadığının araştırılması gerektğini, kazadaki kusur durumunun ve illiyet bağının araştırılması gerektiğini ve ayrıca davacılara kaza nedeniyle SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesinin gerektiğini, davalı kuruma müracaat edilmediğinden temerrüt faizinin oluşmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı …San.ve Tic.A.Ş vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet verdiği belirtilen … plakalı aracın ….Tic.Ltd Şirketine ait olduğunu ve bu şirket ile aralarında taşeron sözleşmesi bulunduğunu, davalı şirketin TCDD Genel müdürlüğünün Bandırma-Bursa Yenişehir Kesimi inşaatı yapım işinin yüklenicisi olduğunu, trafik kazalarında sürücüsü ile birlikte işletenin de sorumlu olduğunu, kazaya karışan aracın işleteninin …Tic.ltd Şirketi olduğunu ve onların da kusurları oranında sorumlu olduklarını, bu nedenle davanın öncelikle husumet yokluğundan reddedilmesi gerektiğini, manevi tazminat talebinin fahiş olduğunu, sebepsiz zenginleşmeye sebebiyet vermemesi gerektiğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Davalı ….Tic.Ltd Şirketi vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; kazaya sebebiyet veren … iş tecrubesi gözetilerek ve gerekli eğitimler verilerek işe alındığını, … meyve bahçeleri arasında açılan servis yolunu kullanması gerekirken talimatlara aykırı olarak otobanı kullandığını, bu nedenle kazanın meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde … asli kusurlu olduğunu, bu nedenle işverenin sorumluluğuna gidilemeyeceğini, ayrıca vefat eden sürücüsünün de tali derecede kusurlu olduğunu, davalı şirket yönünden illiyet bağının kesildiğini maddi tazminat talebinin gerçeği yansıtmadığını ispata muhtaç olduğunu, manevi tazminat için de şartların oluşmadığını, SGK tarafından yapılan ödemelerin düşülmesi gerektiğini ve kaza tarihinden itibaren faiz uygulanamayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; trafik kazası ile devam eden ceza davası olduğu, davalının kusuru ile kaza arasında illiyet bağı bulunmadığını, ceza dosyasında alınan bilirkişi raporunun kendi içinde çelişkili olduğunu, bilirkişi raporuna göre maktulün sanığın kullandığı araca arkadan çarptığının anlaşıldığını, davalının kusurlu olduğu yönündeki iddianın ispat edilmesi gerektiğini, davalının tüm tedbirleri ve uyarı işaretlerini kullandığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.Davalı TCD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili verdiği cevap dilekçesinde özetle; davalı kuruluşun yönetimi ve denetiminde çalışan bir aracın kazaya karışmış olmadığını, bu sebeple davalı kuruluşa husumet yöneltilemeyeceğini belirterek, davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, “Davacılar … ve … açmış olduğu maddi tazminat davalarının kabulü ile; davacı … için 166.660,09 TL.; davacı …. için 27.540,22 TL. olmak üzere toplam 194.200,31 TL maddi tazminatın (davalı Güvence Hesabı için teminat limiti ile sınırlı olmak üzere), davalı Güvence Hesabı yönünden 10/07/2013 dava tarihinden, diğer davalılar … Tic. Ltd,. Şti, … Tic. AŞ ve TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü yönünden 20/05/2013 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, Davacıların; davalılar ….Tic. Ltd. Şti., …San. ve Tic. AŞ ve TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğüne yönelik açmış oldukları manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile; davacı …. için 40.000,00 TL., davacı … için 12.000,00 TL., davacı … için 12.000,00 TL., davacı …. için 5.000,00 TL.ve davacı … için 8.000,00 TL.olmak üzere toplam 77.000,00 TL manevi tazminatın 20/05/2013 kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı/davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; toplam 650.000,00 TL manevi tazminat talep edildiği ancak yerel mahkeme tarafından toplam 77.000,00 TL manevi tazminata hükmettiğini, hükmedilen manevi tazminatın kabulünün mümkün olmadığını, ihmalkarlık sonucu meydana gelen kazada davalıların açık ve tam kusurlarının olması karşısında hükmedilen manevi tazminatın hakkaniyeti sağlamasından, caydırıcılık özelliğinden bahsedilmesinin olanaksız olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının manevi tazminat yönünden kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini talep etmiştir.Davalı TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözlü yargılamaya geçilmesi yönünde ara karar verilmesini beklerken yerel mahkeme tarafından yargılamayı sonlandırarak davayı bitirdiğini, savunma haklarının yasal düzenlemeye aykırı olarak kısıtlandığını, müvekkilinin TCDD Ankara Bursa Hızlı Tren Projesini Kamu ihale Kurumu denetiminde anahtar teslim ihale ettiğini ve yüklenicinin işi aldığını, asıl yüklenicinin de işi kısmen alt yüklenicilere yaptırdığını, alt yüklenicinin araçlarının işi yaparken malzeme temini nedeniyle karayolunda bir kazaya karışmasının sorumluluğunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, inşaata malzeme taşıyan kamyonun şantiye sahası dışında Karayollarında karışacağı kazadan TCDD’nin sorumlu tutulmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, müteveffa sürücüye kusur verilmemesinin yasaya aykırı olduğunu, belirlenen ve hükmedilen maddi tazminatın gerçeği yansıtmadığını, hükmedilen manevi tazminatların fahiş olduğunu ve tamamen zenginleşmeye yönelik miktarlar olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …. Tic.A.Ş vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plakalı kamyonun işleteni … Ticaret Ltd. Şti ile müvekkili şirket ile arasında taşeron sözleşmesi imzalandığını, müvekkili şirketin, TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğünün Bandırma – Bursa – Ayazma – Osmaneli Hızlı Tren Projesi kapsamında, Bursa-Yenişehir Kesimi İnşaatı Yapım İşinin yüklenicisi olduğunu, hızlı trenin raylı sisteminin kurulabilmesi için bir kısım taşınmazlar üzerinde kazı, tünel vs. çalışmaları yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin kazaya karışan … plakalı aracın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işleteni olmadığını, söz konusu aracın sürücüsünün …, işleteninin ise … Ticaret Ltd. Şti. olduğunu, sorumluluğun silsile yolu ile devam edemeyeceğinden müvekkili şirketin sorumluluğunun söz konusu olamayacağını ve aleyhine tazminata hükmedilemeyeceğini, ceza mahkemesinde görülen kamu davasının hukukun temel prensipleri gereği bekletici mesele yapılması gerektiğini, yerel mahkemece karara esas alınan bilirkişi raporuna taraflarınca itiraz edildiğini ancak yerel mahkeme tarafından karar verilirken itirazlarının değerlendirilmediğini, asgari ücretin üzerinde gelir hesabı yapıldığını, karara esas alınan raporda, hesaplamaya esas alınan PMF tablosu ile hesaplama yapılmasının hakkaniyete ve günümüz gerçeklerine açıkça aykırı olduğunu, hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı …Tic.Ltd Şirketi vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müteveffanın kazanın oluşumunda kusursuz değil tali kusurlu olduğunun ceza yargılamasında ki bilirkişi raporları ve kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğunu, kazanın oluşumunda … kusurlu olduğunun sabit olduğunu, ancak müvekkili şirkete kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, dosyaya sunulan talimatın 21. Maddesinde açıkça görüleceği üzere sürücülere belirtilen güzergâh dışında başka bir güzergah kullanmalarının yasak olduğu açıkça ifade edildiğini, ancak … müvekkili şirket tarafından gösterilen yolu değil otobanı kullanıp vahim bir kazanın gerçekleşmesine sebebiyet verdiğini, vahim kazanın, … ve müteveffanın kusuru neticesinde gerçekleşmiş olduğundan müvekkili şirketin sorumluluğuna giden uygun illiyet bağı kesildiğini, davacılar tarafından talep edilen manevi tazminatlar fahiş olup zenginleşme amacı taşıdığını, maddi tazminat açısından bakıldığında da; müteveffanın ailesine gönderdiği yardımlardan asgari ücretinde altında bir rakam olduğu belirlenmişken aksi yönde asgari ücretin üzerinde bir ücret takdir edilerek somut delillerin aksine varsayım üzerinden maddi tazminat hesaplatılmasının da kanunun emredici hükümlerine açıkça aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kusurun tamamının müvekkiline yüklenmesinin hakkaniyetle bağdaşmadığını, kaza tespit tutanağında açıkça müteveffanın takip mesafesini korumadığından bahisle müvekkilinin aracına arkadan çarptığının ifade edildiğini, müvekkilinin aracına arkadan çarpan müteveffanın kusursuz olmadığını, kaza tespit tutanağında müteveffanın müvekkilinin aracına arkadan çarptığı ve asli kusurlu olduğu belirtilirken; bilirkişi raporunda bu kısma değinilmeksizin müvekkilinin asli kusurlu olduğu ve müteveffanın kusursuz olduğunun ifade edildiğini, kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmeden hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, müteveffanın öldüğü tarihteki yaşınında dikkate alınmasıyla belirlenen tazminat miktarının indirilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Dava, ölümlü trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, istinaf açısından uyuşmazlık konusu; HMK’nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.T.C. Anayasası’nın 36/1 maddesinde “Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı merciileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” düzenlemesine; 6100 Sayılı HMK’nun 27. maddesinde “Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Bu hak; yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir” düzenlemesine yer verilmiştir.6100 sayılı HMK’nın 184. maddesi gereğince “Hakim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir, Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder.” Aynı Yasa’nın 186. maddesi hükmüne göre “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olunacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede; belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir. Sözlü yargılamada mahkeme, taraflara son sözlerini sorar ve hükmünü verir.Somut olayda, mahkemece taraflara sözlü yargılamaya ilişkin duruşma günü tebliğ edilmemiş olup, 05.07.2017 tarihli karar celsesinde davanın biteceği ihtar edilmeden ve sözlü yargılamaya geçilmeksizin duruşmada karar verilmiştir.O halde, 6100 sayılı HMK ile öngörülen yargılama aşamalarına uyulmadan, usulüne uygun sözlü yargılama yapılmadan yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bu hususa değinen davalı …vekili istinaf başvurusu yerindedir.Açıklanan nedenlerle, davalı … vekilinin usule ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, varılan sonuç neden ve şekline göre diğer istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :1-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3- Davacılar vekili ile davalıların diğer istinaf itirazlarının istinaf taleplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,4-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harçlarının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatıran taraflara iadesine,4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili, davalı .. vekili, davalı … Tic. A.Ş. vekili, davalı ….. Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı …. vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/12/2019