Mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda, davalılardan … A.Ş.’nin dava konusu olayda her hangi bir kusurlu eylemi mevcut olmayıp, anılan şirkete sadece dava konusu hisselerin pay defterine kayıt ve tescilinin sağlanması için husumet yöneltilmiş, buna rağmen davacı vekilince sunulan asıl dava dilekçesinde, davalı …Ş.’den de maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuş, daha sonra sunulan 19.06.2008 tarihli dilekçe ile HUMK’un 186. maddesi uyarınca hisselerin satılıp devredildiği için asıl davaya Ziraat Bankası A.Ş. aleyhine tazminat davası olarak devam edildiği bildirildiğinden davalı …Ş. hakkındaki davanın olayda herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığından; davalılar …, … Kozmetik San. A.Ş. ve … A.Ş. ise davacı ile davalı Banka arasındaki ihale sözleşmesinin tarafı olmayıp,
Devamı...

İhalenin feshi davası taraflar gelmese dahi resen takibi gereken dava olup müracaata bırakılamaz. Olayda, ihalenin feshi şikayetinin taraflarca takip edilmemesi nedeniyle mahkemece HMK m.150 uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması ve üç aylık yasal süre içerisinde taraflarca davanın yenilenmediği gerekçesiyle davanın açılmamış sayılması hükmü bozmayı gerektirir.
Devamı...

Ortaklığın giderilmesi davası açmak amacıyla icra müdürlüğünden yetki belgesi talebinde bulunmuş olup, bu istemi satış talebi niteliğinde olduğundan haciz düşmemiş ise de, alacaklının daha sonra aynı taşınmaz hissesine 2. kez haciz koydurduğu görülmüştür. Bu talep ilk hacizden vazgeçme anlamına geldiğinden 14.06.2012 tarihli haciz sonrası yeniden kıymet takdiri yapılması gerekirken, düşmüş hacze dayalı kıymet takdiri esas alınarak ihalenin yapılması usulsüz olup ihalenin feshi yerine şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi bu nedenle doğru görülmemiştir.
Devamı...

Alacaklının, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlattığı takipte, borçlu …, taşınmazın asıl borçlunun borcuna karşılık ipotek eden malik olarak üçüncü kişi konumunda olup, icra dosyasında yapılan ihale sonucu, taşınmazın borç bedelini tam karşılamadığı anlaşılmakla İİK’nın 152. maddesi gereğince rehin açığı belgesinin asıl ipotek borçlusu adına düzenlenmesi gerekir. Zira üçüncü kişinin bu borçtan sorumluluğu taşınmazının ihale bedeli ile sınırlıdır.
Devamı...

tespit edilen tüm işlerin yapıldıkları yıl mahalli piyasa rayiçlerine göre bedellerinin hesaplattırılıp davacı alacağı hesaplanırken hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda yasal dayanağı olmadan belirlenen davacı alacağının dava tarihine güncellenmesinin yanlış olduğu anlaşılmakla güncelleme yapılmadan bulunacak bedelden hesaplanan sözleşme dışı iş bedelinin mahsup edilmesi konusunda gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alınıp, davalı yüklenici ve müşavirin, ihale evraklarında fiyatın yüksek belirlenmesi ya da hayali imalât gösterilmesinde katkısı bulunup bulunmadığı ve avukatlık ücreti ile ilgili olarak da kararın verileceği tarihteki hükümler dikkate alınarak ret sebebinin ortak veya farklı olduğu sebebi değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olması doğru olmamış, bozulması uygun görülmüştür
Devamı...

Bu durumda anılan madde uyarınca, tapu sicilinde veya adres kayıt sisteminde adresi bulunan ilgiliye satış ilanının tebliğ edilmemesi ya da usulsüz tebliği başlı başına ihalenin feshi nedenidir. O halde mahkemece, şikayetçinin tapuda kayıtlı adresi olup olmadığı, yok ise adres kayıt sisteminde adresinin bulunup bulunmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

şikayetçi borçlu ihalenin feshine dair fesih davası açtığını yargılama sonucundan davanın reddine karar verildiğini, bu karara karşı kanun yoluna başvurulduğu belirtildiğinden yukarıda açıklanan sebeplerle ihale alacaklısı alıcı bu durumda İİK'nın 135. maddesi uyarınca şikayetçiye tahliye emri gönderemez.
Devamı...

Kanun’un gerekçesinde de ifade edildiği üzere, sınırlı sayıdaki dava türü ivedi yargılama usulüne tâbidir. Nitekim gerekçede ihaleyle bağlantılı tüm işlemlerin değil, yargısal sürecin süratle sonuçlandırılması özel önem taşıyan ihale uyuşmazlıklarının bu yargılama usulüne tâbi kılındığı vurgulanmıştır. Bu itibarla, öncelikle sonuçlandırılması özel önem taşıyan uyuşmazlık olarak nitelendirilmesine imkân bulunmayan teminat, şartname bedeli ve noter masraflarının iade talebinden kaynaklanan uyuşmazlık ivedi yargılama usulü
Devamı...

İcra müdürlüğünce satış ilanının gazete ile yapılmasına karar verildiği, Basın İlan Kurumuna yazılan müzekkerede Türkiye çapında yayımlanan gazetede ilanı istenmiş ise de, asıl olanın icra müdürlüğünün kararı olduğu bu nedenle, ilanın icra müdürlüğünün takdirinde yer alan şekle uygun yapıldığı açık olup, mahkemece, satış ilanının yayımlandığı gazetenin tirajının ellibinin altında olduğu gerekçesi
Devamı...

Borçlunun ihalenin feshi istemi ile ileri sürdüğü iddialar satışa hazırlık aşamasına ilişkin işlemlerdir. Borçlunun icra mahkemesine sunduğu dilekçede kıymet takdiri ya da satış ilanı tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik bir iddiada bulunmadığına göre, 17.11.2014 tarihinde tebliğ edilen satış ilanı tebligatı ile satışa hazırlık aşamasına ilişkin işlemlere muttali olduğu ve iddiaların 7 günlük hak düşürücü sürede ileri sürülmemiş olması nedeniyle artık ihalenin feshi nedeni olarak ileri sürülemeyeceği kabul edilmelidir. Mahkemece, borçlu tarafından satış ilanına ilişkin tebligatın usulsüzlüğünün de ileri sürülmediği dikkate alınarak satışa hazırlık aşamasına ilişkin iddiaların satış ilanı tebligatına göre yasal yedi günlük sürede ileri sürülmediği gerekçesiyle 131 ada 10 parsel sayılı taşınmaz yönünden şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile şikayetin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

Şikayet tarihi itibariyle, taşınmazın tapu kaydına şikayetçi 3. kişi lehine henüz aile konutu şerhi konulmadığından, şikayetçinin şikayet hakkı bulunmamaktadır. Zira, şikayetçinin tasarruf işlemlerini yapabilmesi, aile konutu şerhinin tapu siciline şerh verilmesi şartına bağlı bulunmaktadır. Bir başka anlatımla, aile konutu ile ilgili sınırlamanın, 3. kişilere karşı hüküm ifade etmesi için, şerh lehtarı tarafından tapuya kaydının sağlanması gerekmektedir. Dolayısıyla, şikayetçi adına aile konutu şerhi henüz tapu kütüğüne işlenmediğinden ve dolayısıyla şikayetçi İİK’nın 134. maddesinde belirlenen “tapudaki ilgili” sıfatını taşımadığından ihalenin feshine ilişkin şikayette bulunamaz.
Devamı...

Lehine tapuya şerh edilmiş aile konutu şerhi bulunması nedeniyle şikayetçi tapu sicilindeki ilgililerden ve dolayısıyla ihalenin feshini isteyebilecek kişilerden olduğu halde, icra dosyasından kendisi adına gönderilmiş bir satış ilanı tebligatının bulunmadığı görülmektedir. İİK'nın ilgili maddesi uyarınca, tapu sicilinde veya adres kayıt sisteminde adresi bulunan ilgiliye satış ilanının tebliğ edilmemesi ya da usulsüz tebliği başlı başına ihalenin feshi nedenidir. Şikayetçinin tapuda kayıtlı adresi olup olmadığı, yok ise adres kayıt sisteminde adresinin bulunup bulunmadığı araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

Usulsüz tebligat, ancak muhatabına söz konusu işlemin iptalini isteme hakkı verir. Bu suretle mahkemece diğer borçlulara satış ilanının tebliğ edilmemiş olması nedeniyle ihalenin feshine karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Devamı...

Dava, ihalenin feshi istemine ilişkindir. İİK’nın 134. maddesinin 2. fıkrasının son cümlesinde işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Şikayetçinin bir taşınmaza yönelik ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu sebebiyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden anılan taşınmaz yönünden, aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi doğru değildir. Öte yandan, şikayetçinin dosya kapsamına göre bilinen iki ayrı adresi bulunduğu halde, bilinen bu adreslere tebligat çıkarılmadan; Mernis adresinin bilinen son adres olarak kabulüyle bu adrese tebligat gönderilmesi doğru olmadığı gibi, şikayete konu satış ilanı tebliğ evrakı üzerinde; tebligat mazbatasını çıkaran mercii tarafından T.K.’nın 23/1-8. ve Yönetmeliğin 16/2. maddesi kapsamında bir şerh verilmediği anlaşılmakta olup; dağıtıcının kendiliğinden satış ilanı tebliğ işlemini T.K.’nın 21/2. maddesi uyarınca yapması yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırıdır. Bu nedenle, sözü edilen tebligatın usulüne uygun yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur. Ayrıca, İİK.’nın 127. maddesi gereğince; taşınmaz satışlarında, satış ilanının bir örneği satışı yapılan taşınmazın paydaşlarına tebliğ edilmelidir. Taşınmazın hissedarı olan şikayetçiye satış ilanının tebliğ edilmemiş olması veya usulsüz tebliğ edilmesi ise başlı başına ihalenin feshi sebebidir.
Devamı...

İİK’nın 130. maddesi uyarınca, satış bedeli peşin ödenir. Ancak icra memuru alıcıya on günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir. İİK’nın 134/5. maddesinde; “taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağa mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talepe dilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya 130. maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar.” hükmü yer almaktadır. Bu nedenle ihale bedeli yerine çek, bono, teminat mektubu vb. belgeler verilmek suretiyle yapılmak istenilen ödemeler satış bedeli yerine kaim edilemez.
Devamı...

Davalı, dava konusu taşınmaza ilişkin yapılan icra takibinin tarafı (icra dosyasının borçlusu) olmakla yapılan işlemlerden baştan beri haberdar olduğu gözetildiğinde İİK'nın 135/2 maddesi uyarınca ihtarname keşide etmeye de gerek bulunmamaktadır. Bir başka deyişle, ihale ile mülkiyeti kaybeden davalının hukuken iyini yetinden söz etme olanağı kalmamıştır.
Devamı...

Alacaklı tarafından, ipotek konusu her üç taşınmaz ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ve satış avansı da yatırılmak sureti ile her üç taşınmazın satışı talep edilmiştir. Bu durumda, alacaklı tarafından, TMK 873/3 maddesi uyarınca toplu ipoteğe konu taşınmazların aynı anda satılması talebine ilişkin yasal zorunluluk yerine getirilmiştir. Ancak ihalede gözetilecek satış sırasına ilişkin herhangi bir emredici hüküm yasada bulunmadığı gibi, 11.250.000-TL muhammen bedelli “3” no'lu bağımsız bölümün 5.685.000-TL bedelle ihale edildiği, 7.740.000-TL muhammen bedelli “2” no'lu bağımsız bölümün ise 5.010.000-TL bedelle ihale edildiği, taşınmazlar üzerinde çok sayıda haciz bulunduğu ve satış talimatında dosya borcunun 14.226.684-TL olduğunun bildirildiği görülmekle, ihale bedellerinin dosya alacağını dahi karşılamadığı anlaşılmıştır. Düzenlenen satış ilanında, ihaleye hangi taşınmazdan başlanacağına ilişkin sıra ilan edilerek tebliğ edildiği halde ilgililer tarafından bu durum, süresinde şikayet konusu da yapılmamıştır. Davacıların ihalenin feshi taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince verilen ihalenin feshine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi'nce esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmişti
Devamı...

yapılan tüm işlemlerin iptal edilmiş olması, dava konusu olan ihalenin hazırlık aşamasına ilişkin işlemlerin de geçersiz olmasına sebep olacağından, 24.02.2015 tarihinde yapılan ihalenin feshi gerekir.
Devamı...

Davacının ihale yoluyla satın aldığı taşınmazı öncesinde gördüğü anlaşılmakta olup esasen görmeden ihaleye katılması hayatın olağan akışına aykırıdır. En azından bir taşınmaz satın alınırken özellikle de bu yaşam alanı olacak bir ev ise ihale öncesinde evi görmesi beklenir. Davacının ihaleden sonra kendi gözlemiyle fark ettiğini iddia ettiği kullanım alanı m2 farkını ihaleden önce de fark edebileceği açık olup bu durum, davacının bölüşük kusurunu oluşturmaktadır. Mahkemece hükmedilecek tazminat miktarından uygun miktarda indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bilirkişi tarafından belirlenen bedelin tamamının tazminine yönelik hüküm kurulması doğru olmamış, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
Devamı...

Mahkemece, evin değerine emsal olabilecek komşu taşınmaz satışları emlakçılardan ve tapu sicil müdürlüğünden araştırılarak evin rayiç değeri belirlendikten sonra davacının gerçek zararı olup olmadığının tespit edilmesi gerekir. Şu durumda; basit bir matematik hesabı yapılarak taşınmaz açık artırma şartnamesinde belirtilen 120 m²’den gerçek yüz ölçümü olan 73 m² çıkartılarak bulunan 47 m²’nin ihale bedeli ile oranlanması sonucu bulunan …TL’yi davacı zararı olarak belirten hesap bilirkişisi raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi, … Davacının ihaleden sonra kendi gözlemiyle fark ettiğini iddia ettiği kullanım alanı metrekare farkını ihaleden önce de fark edebileceği açık olup bu durum, davacının müterafik (bölüşük) kusurunu oluşturmaktadır. Mahkemece hükmedilecek tazminat miktarından BK. 43 ve 44 (TBK.51,52) maddeleri gereğince uygun miktarda indirim yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bilirkişi tarafından belirlenen bedelin tamamının tazminine yönelik hüküm kurulması,BOZMAYI GEREKTİRMİŞTİR.”
Devamı...

Önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu 3451 ada 3 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından Maliye Hazinesi payını, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 45. maddesi gereğince ihaleye çıkarması üzerine 22.12.2010 tarihinde yapılan açık artırma sonucu 29.500 TL bedelle davalıya satmıştır. İhale 25.12.2010 tarihinde kesinleşmiş, ancak taşınmaz üzerinde tedbir kararı bulunduğundan davalı adına henüz tescili yapılamamıştır. Bu pay satışına yönelik olarak taşınmazın paydaşlarından davacı Hacı 03.01.2011 tarihinde açtığı dava ile önalım hakkının tanınmasını istemiştir. Yapılan pay satışı davacıya Medeni Kanun'un 7333. maddesi gereğince noter aracılığı ile bildirilmediğinden iki yıllık hak düşürücü süre içinde açılan dava süresindedir. Yargılama sonucu mahkemece pay satışı için yapılan ihalenin davacıya bildirildiğini, Medeni Kanun'un 2. maddesine göre kötü niyetli olarak önalım hakkının kullanılamayacağı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş ise de, isteğe bağlı ihale ile yapılan satış sonucunda satın alınan paya ilişkin davacının önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece, işin esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Devamı...

İhale konusu taşınmazın köyde olması nedeniyle mahalli gazete ilanı ile birlikte köyde ilan edilmesi, talep ve talibi artırarak taşınmazın gerçek değerinde ihale edilmesi bakımından tarafların menfaatine uygundur. Ancak bu ilan İİK’nın 126/1. fıkrasında belirtilen, ihaleden en az 1 ay önce yapılmadığı ve zarar unsurununda bulunduğu anlaşılmakla, ihalenin feshi gerekirken şikayetin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

Alıcıya ihale edilen taşınmaz bir üçüncü kişi tarafından işgal edilmekte ise ihalenin kesinleşmesi üzerine alıcı, icra dairesinden, üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebilir. Üçüncü kişinin taşınmazdan çıkarılması için yetkili icra dairesi, asıl icra takibinin yapıldığı İcra Dairesidir. Satış istinabe yolu ile yapılmış olsa bile tescil ve tahliye için yetkili icra dairesi istinabe eden icra dairesidir. tahliye emri çıkarılması asıl icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine girmekte olup talimat icra dairesince tahliye emri çıkarılamayacağından şikayetin kabulü yerine reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Devamı...

Dava; ihalenin feshi şikayetine ilişkindir. Somut olayda, satış bedelinin taşınmazın muhammen bedelinin üzerinde olduğu anlaşıldığından, zarar unsurunun gerçekleşmemiş olduğu görülmektedir. Şikayetçi, İİK'nın 134/8. maddesi kapsamında kendi menfaatinin muhtel olduğunu ispatlayamadığından ihalenin feshini istemekte hukuki yararı bulunmamaktadır. Bu durumda, mahkemece ihalenin feshi isteminin esasa girilmeden reddine karar verilmesi gerekir. İİK'nın 134/2. maddesi uyarınca işin esasına bu sebeple girilmemiş olacağından şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi doğru değildir.
Devamı...

Takibe konu taşınmazlara ilişkin olarak düzenlenen ipotek sözleşmesinin incelenmesinde; davacıya ait taşınmazlar üzerine, … İnşaat A.Ş’nin banka ile olan genel kredi sözleşmesi ilişkisine binaen teminat olarak banka lehine limit ipoteği şeklinde toplu ipotek tesis edildiği görülmekle birlikte, bu durum ilk derece ve Bölge Adliye Mahkemesi’nin de kabulündedir. Alacaklı tarafından, ipotek konusu her üç taşınmaz ile ilgili olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapılmış ve satış avansı da yatırılmak sureti ile her üç taşınmazın satışı talep edilmiştir. Bu durumda, alacaklı tarafından TMK’nın 873/3. maddesi uyarınca toplu ipoteğe konu taşınmazların aynı anda satılması talebine ilişkin yasal zorunluluk yerine getirilmiştir. Ancak ihalede gözetilecek satış sırasına ilişkin herhangi bir emredici hüküm yasada bulunmadığı gibi, 11.250.000-TL muhammen bedelli “3” no'lu bağımsız bölümün 5.685.000-TL bedelle ihale edildiği, 7.740.000-TL muhammen bedelli “2” no'lu bağımsız bölümün ise 5.010.000-TL bedelle ihale edildiği, taşınmazlar üzerinde çok sayıda haciz bulunduğu ve satış talimatında dosya borcunun 14.226.684-TL olduğunun bildirildiği görülmekle, ihale bedellerinin dosya alacağını dahi karşılamadığı anlaşılmıştır. Kaldı ki, düzenlenen satış ilanında, ihaleye hangi taşınmazdan başlanacağına ilişkin sıra ilan edilerek tebliğ edildiği halde, ilgililer tarafından bu durum, süresinde şikayet konusu da yapılmamıştır. O halde, başkaca fesih nedeni de bulunmadığından, davacıların ihalenin feshi taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince verilen ihalenin feshine ilişkin karara yönelik istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesi'nce esastan reddedilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
Devamı...

Satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Ancak İİK'nun 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden aleyhine ihale bedelinin %10’u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
Devamı...

İHALENİN FESHİ – AVUKATIN VEKALETNAMESİNİ SONRA SUNMAK ÜZERE İHALEYE KATILABİLECEĞİ
Devamı...

İhalenin feshini talep eden şikayetçi tapuda haciz alacaklısı olmasına rağmen kendisine satış ilanı tebliğ edilmediğini beyan ederek ihalenin feshini istemiştir. Satış ilanı tebliğ edilecek ilgililer satış kararının verildiği tarih itibariyle belirleneceğinden, bu tarihte şikayetçi haciz alacaklısı olduğundan tapu sicilindeki ilgili sıfatı bulunmakta olup, satış ilanının şikayetçiye tebliğ edilmemiş olması ihalenin feshi nedenidir. O halde mahkemece, şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekir.
Devamı...

İHALENİN FESHİ DAVASI – TALEBİN REDDİ HALİNDE %10 PARA CEZASINA MAHKUM EDİLMESİ GEREKTİĞİ
Devamı...

Taşınmazın satışından önce ipotek alacaklısının icra dairesine sunduğu dilekçe ile toplam ipotek alacak miktarlarının faizler hariç 4.000.000 TL olduğu ve ipotek bedelinin altında satılmasına muvafakat etmediğini beyan ettiği, ihale günü verdiği dilekçede ise ipotek bedelinin altında satılmasına muvafakat ettiğini belirttiği, ihaleye ipotek alıcısı dışında katılan olmadığı anlaşılmaktadır. İpotek alacaklısının önce ipotek bedelinin altında satışa muvafakat etmediği halde, satış günü ipotek bedelinin altında satışa muvafakat ederek taşınmazı muvafakat etmediği bedelin çok altında satın alması fesat niteliğindedir. Şikayetçi haciz alacaklılarının şikayetinin belirtilen bu gerekçe ile kabul edilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

 Taşınmazın satışından önce ipotek alacaklısının icra dairesine sunduğu dilekçe ile toplam ipotek alacak miktarlarının faizler hariç 4.000.000 TL olduğu ve ipotek bedelinin altında satılmasına muvafakat etmediğini beyan ettiği, ihale günü verdiği dilekçede ise ipotek bedelinin altında satılmasına muvafakat ettiğini belirttiği, ihaleye ipotek alıcısı dışında katılan olmadığı anlaşılmaktadır. İpotek alacaklısının önce ipotek bedelinin altında satışa muvafakat etmediği halde, satış günü ipotek bedelinin altında satışa muvafakat ederek taşınmazı muvafakat etmediği bedelin çok altında satın alması fesat niteliğindedir. Şikayetçi haciz alacaklılarının şikayetinin belirtilen bu gerekçe ile kabul edilerek ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

Satış ilanının elektronik ortamda yapılmadığı sabittir. Bu durumda, satış memurluğunca satış kararının verildiği tarih dikkate alındığında, ihalede İİK'nın 114., 124., 126. ve 129. maddelerinin uygulanması gerektiği halde, şartname, satış ilanı ve ihalenin sözü edilen yasal düzenlemelere uygun yapılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, yukarıda açıklanan nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, değinilen yasal düzenlemeler göz ardı edilerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

Önalım hakkına konu edilen payın ilişkin bulunduğu taşınmazın paydaşlarından Maliye Hazinesi payını, açık artırma sonucu 29.500 TL bedelle davalıya satmıştır. İhale kesinleşmiş, ancak taşınmaz üzerinde tedbir kararı bulunduğundan davalı adına henüz tescili yapılamamıştır. Yargılama sonucu mahkemece pay satışı için yapılan ihalenin davacıya bildirildiğini, Medeni Kanun'un 2. maddesine göre kötü niyetli olarak önalım hakkının kullanılamayacağı belirtilerek, davanın reddine karar verilmiş ise de, isteğe bağlı ihale ile yapılan satış sonucunda satın alınan paya ilişkin davacının önalım hakkını kullanmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.
Devamı...

Dava; ihale bedeline MTV alacağının ilave edilmesi şikayetine ilişkindir. Satış talebi ile ihale tarihi arasındaki yediemin ücretinin aracın paraya çevirme giderlerine dahil olduğu kabul edilerek, artırma bedelinin hesaplanmasında dikkate alınması zorunludur. Motorlu taşıtlar vergisi alacağı, rüçhanlı alacak olmayıp derece kararının düzenlenmesinde dikkate alınacak bir husustur. Dolayısıyla ihale bedeline MTV alacağının ilave edilmemesi gerekirken motorlu taşıtlar vergisi alacağının da ilave edilerek ihaleye çıkarılması doğru değildir. O halde mahkemece şikayetin kısmen kabulüyle icra müdürlüğünce motorlu taşıtlar vergisinin ihale bedeline eklenmesine dair iptaline karar verilmesi gerekir.
Devamı...

ihalenin feshini; yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler isteyebilir. İİK 133'e göre ise taşınmaz kendisine ihale olunan kimse, derhal veya verilen süre içinde parayı vermezse, ihale kararı icra memuru tarafından kaldırılır. İcra müdürü ancak İİK 133'de belirtilen koşulun gerçekleşmemesi halinde ihaleyi kaldırır. İcra müdürünün ihaleyi kaldırma yetkisi İİK 133 ile sınırlıdır. Borçluya tebligat yapılıp yapılmadığını, yapılan tebligatın usulsüz olup olmadığını, muhtarlıkça ilan edilip edilmediğini inceleme yetkisi yoktur. Anılan hususlardaki eksiklik ya da usulsüzlük ancak ilgilisi tarafından icra mahkemesine açılacak ihalenin feshi davasında incelenir ve ihale icra müdürü tarafından re'sen iptal edilemez. Özet: İİK 134/2 gereğince ihalenin feshini; yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler isteyebilir. İİK 133'e göre ise taşınmaz kendisine ihale olunan kimse, derhal veya verilen süre içinde parayı vermezse, ihale kararı icra memuru tarafından kaldırılır. İcra müdürü ancak İİK 133'de belirtilen koşulun gerçekleşmemesi halinde ihaleyi kaldırır. İcra müdürünün ihaleyi kaldırma yetkisi İİK 133 ile sınırlıdır. Borçluya tebligat yapılıp yapılmadığını, yapılan tebligatın usulsüz olup olmadığını, muhtarlıkça ilan edilip edilmediğini inceleme yetkisi yoktur. Anılan hususlardaki eksiklik ya da usulsüzlük ancak ilgilisi tarafından icra mahkemesine açılacak ihalenin feshi davasında incelenir ve ihale icra müdürü tarafından re'sen iptal edilemez.
Devamı...

ihalenin feshi istemine ilişkindir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre satış bedelinin muhammen bedelin üzerinde olması halinde, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Ancak İİK'nın 134. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde, işin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshi isteminin zarar unsuru yokluğu nedeniyle ve işin esasına girilmeden reddi gerektiğinden aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, mahkeme kararının bu nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığından kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
Devamı...

ihalenin feshi istemine ilişkindir. İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur. Satış bedelinin, muhammen bedelin yüzde yüzünün üstünde olması halinde zarar unsuru oluşmayacağından, ihalede zarar unsurunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir. Bu durumda şikayetçinin ihalenin feshini istemekte hukuki yararı yoktur. Mahkemece istemin bu sebeple reddi gerekir. İşin esasına girilmeden ihalenin feshi talebinin reddi halinde şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilemeyeceği öngörülmektedir. Şikayetçinin ihalenin feshi istemi zarar unsuru yokluğu sebebiyle ve işin esasına girilmeden reddedileceğinden aleyhine ihale bedelinin %10'u oranında para cezasına hükmedilmesi isabetsizdir.
Devamı...

Satış ilanı tebliğ işleminin yapılmadığı gerekçesiyle satış memurunun re'sen ihaleyi düşürme yetkisi yoktur. Satış ilanı tebliğ edilmemesi ancak işlemin muhatabı kimse tarafından ihalenin feshi istemiyle icra mahkemesine başvurulması halinde ileri sürülebilecek bir husus olup, satış memurunun bu usulsüzlüğü kendiliğinden dikkate alarak ihaleyi yapmama yetkisi bulunmamaktadır. Olayda, kanunun tarifine uygun biçimde gerçekleştirilmiş bir ihale mevcut değildir. Satış memuru tarafından, satışın düşürülmesine karar verilmiş ve böylece ihale muamelesi tekemmül ettirilmemiştir. Satışın düşürülmesi kararının ve gerekçesinin yasal olmaması, pey sürene ihalenin yapıldığı sonucunu doğurmaz. Satış memurunun bu hatalı işlemi karşısında, taşınmazın yeniden ve usulüne uygun biçimde ihaleye çıkarılması zorunluyken mahkemece, satışın düşürülmesi işleminin iptaline karar verilmesi gerekirken hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

şikayet konusu ihale tutanağında satışı yapan icra müdürünün imzasının olmadığı, bu nedenle geçerli bir ihale tutanağı bulunmadığı anlaşılmıştır. usulüne uygun bir ihale tutanağı olmadığından talebin kabulü ile ihalenin feshine karar vermek gerekirken, artırma, tutanağında satış memurunun adının yazılı olması yeterli görülerek bu yazının imza yerine geçeceğine ilişkin yerinde olmayan gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi isabetsizdir.
Devamı...

TEMİNAT YATIRMAYANLARIN SALON DIŞINA ÇIKARILMASININ FESİH SEBEBİ OLMADIĞI
Devamı...

İhalenin feshine konu taşınmazın muhammen bedelinin 1.643.773,46-TL, ihale bedelinin ise 830.000-TL olduğu, bu hali ile ihale bedelinin İİK'nın 129/1. maddesinde belirtilen taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin %50'sinin yanında, paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını karşılamadığı anlaşılmaktadır. İİK'nın 129/1. maddesi gereğince bu husus tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu gibi, mahkemece de re’sen gözetilmelidir. Mahkemece, borçlunun şikayetinin kabulü ile ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

Yükleniciden Alacağı Bulunan Üçüncü Kişinin Arsa Sahibi Aleyhine Tapu İptal Ve Tescil Davası Açmasına İlişkin Yargıtay Kararları
Devamı...

İhalenin feshi istemi, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri bir dava olmadığına göre, ihalenin feshi davalarında davayı kabul mümkün olup, kabulün sonuç doğurması için, borçlu tarafından yapılan şikayette hem alacaklı hem de ihale alıcısının davayı kabul etmesi gerekir. Somut olayda ihaleye konu taşınmaz yönünden takip alacaklısının kabul beyanı bulunmadığından tüm ilgililerin davayı kabulü koşulu gerçekleşmemiş olup, mahkemece ihalenin feshi isteğine ilişkin sebepler incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile istemin kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.
Devamı...

Somut olayda olduğu gibi, bedel olarak arsa payı devrinin kararlaştırıldığı iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerde, yüklenicinin eseri fen ve sanat kurallarına, imar mevzuatına ve sözleşmesine uygun olarak yapması, bu şekilde arsa sahibine teslim etmesi gerekir. Eser bedeline bu anda hak kazanılır.
Devamı...

Dava, İcra İflas Kanunu'nun 94. maddesine göre açılan tescil istemine ilişkindir. Dava dışı tarafından davalı yüklenici ve arsa sahibi hasım gösterilerek tescil davası açılmış, dava sonucu bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile üzerindeki yükümlülükler ile birlikte davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Karar altına, mahkemece kararın kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düşülmüş olup İcra İflas Kanunu'nun 94. maddesine dayalı olarak açılan davada adına tescil kararı verilen kişinin de taraf olması zorunludur.
Devamı...

SÖZLEŞMEYE AYKIRI İNŞAAT
Devamı...

TAŞINMAZ ÜZERİNDE SATIN ALINAN PAYA ÖZGÜLENMİŞ BİR BÖLÜM YOK İSE ÖNALIM HAKKI KULLANILABİLİNİR.
Devamı...

İhalenin feshi şikayetinde takip alacaklısı, takip borçlusu ve ihale alıcısının duruşmaya çağrılmaları gerekir. İhalenin feshi davası alacaklı tarafından açıldığına göre, davanın, ihale alıcısı ile birlikte feshi talep edilen ihaleye ilişkin takip borçlusuna da yöneltilmesi gerekir.
Devamı...

Dava, ihalenin feshi talebine ilişkindir. İhaleye konu taşınmazla ilgili olarak satış kararı, birinci artırmayla bağlı 2. artırmanın usulünce yapılmış olması ihalenin geçerli hale gelmesini sağlamaz ve 2. artırma usulünce yapılsa dahi 1. artırmanın usulsüzlüğü doğal olarak ihalenin tümüyle geçersizliği sonucunu doğuracaktır. Şikayet konusu ihalede, taşınmazın 2.artırma sonucunda alacağa mahsuben alacaklıya ihale olunduğu anlaşılmıştır. 1. artırma tutanağında, artırmanın başladığı saatin 10:20 olarak belirtildiği, bittiği saatin ise 10:23 olarak belirtildiği, talipli çıkmadığından 1.artırmada satışın gerçekleşmediği, satış kararı ve satış ilanında ise 1. artırmanın bitiş saatinin 10:25 olarak belirtildiği görülmektedir. Bu durumda, 1. ihalenin şartnamede öngörülen saatten önce sonlandırılması ihaleye olan talebi ve taliplileri olumsuz yönde etkilediği ve borçlunun menfaatlerine aykırı olduğu açık olup ihalenin usul ve yasa hükümlerine uygun olarak yapılmadığından, mahkemece talebin kabulüyle ihalenin feshine karar verilmesi gerekir.
Devamı...

Müdürlükçe tamamlanan ihalenin bu maddeye dayalı olarak ihalenin feshi yönünde verdiği karar yok hükmünde olup, sonuç doğurmaz. Bu hususlar mahkemenin de kabulündedir. Buna göre ihale tutanağı imzalanmış olmakla ihale tamamlandığından ve icra mahkemesince verilmiş bir ihalenin feshi kararı bulunmadığından ihale geçerliliğini sürdürmektedir. Mahkemece memurluk kararına yönelik şikayetin kabulü gerekirken talebi de aşar şekilde ihalenin feshine karar verilmesi isabetsizdir.
Devamı...