Mahkemece, bozma ilamına uyularak işin esası incelenip değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Zira, bozma ilamında vurgulandığı üzere davacı Hazine'nin T.M.K.'nun 1007.maddesi gereği sorumlu olacağı ve bu nedenle eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu açıktır…. Diğer taraftan, kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri irdelendiğinde; 7 sayılı parselde arsa maliklerine 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler, 8 sayılı parselde arsa maliklerine 1, 3, 4, 7, 8, 9, 13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, yükleniciye isabet eden 7 sayılı parseldeki 2 ve 8 nolu bağımsız bölümler için kabul kararı verilmesi doğru olmadığı gibi arsa sahibine kaldığı anlaşılan 7 parseldeki 6 nolu bağımsız bölüm, 8 parseldeki 7 nolu bağımsız bölümler hakkında da kabul kararı verilmemesi doğru değildir….

T.C.
Yargıtay
1. Hukuk Dairesi

Esas No:2010/12369
Karar No:2010/13080
K. Tarihi:

MAHKEMESİ : ANKARA 20. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,
TARİHİ : 28/07/2009
NUMARASI : 2008/192-2009/253

Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, 3496 ada 49 sayılı parselden imar uygulaması sonucu oluşan 26340 ada 7 ve 8 parsellerdeki H. (A.) oğlu M..’e ait hisselerin aynı kişi sanılarak A.. ve İ. oğlu M. E.’ın mirasçıları adına intikalen yolsuz olarak tescil edildiğini, intikalden sonra taşınmazlar üzerine bina yapılarak diğer davalılara satıldığını ileri sürüp, tapudaki yolsuz tescilin iptali ile eski malik H. (A.) oğlu M. adına tescilini istemiştir.
Müdahil davacı, hukuki menfaati olduğunu bildirip, davacı yanında davaya katılmak istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Müdahil davalı . ..İnş.Tur.Tic.Ltd.Şti., Kat karşılığı inşaat sözleşmesine göre edimlerini tam olarak yerine getirdiğini ve kendilerine intikal etmesi gereken bağımsız bölümleri sattığını bildirip davalılar yanında davaya müdahil olarak katılmak istemiştir.
Davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece;”Hazinenin dava açmakta hukuki yararının bulunduğu için esasına girilerek taraf delillerinin toplanması, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuş, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda mahkemece, tescilin yolsuz olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davacı ve bir kısım davalılar vekilleri tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
Dava, yolsuz tescil hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak işin esası incelenip değerlendirilerek davanın kabulüne karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur. Zira, bozma ilamında vurgulandığı üzere davacı Hazine’nin T.M.K.’nun 1007.maddesi gereği sorumlu olacağı ve bu nedenle eldeki davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu açıktır.
Hemen belirtilmelidir ki, tapu iptali ve tescil davaları bilindiği üzere, hak sahibi tarafından açılır ve yürütülür. Somut olayda, elde açılmış bir dava bulunduğu göre asıl hak sahibi D. F. oğlu A. kızı A. (H.) nin oğlu M.’in ve ölmüş ise mirasçılarının davada yer almaları zorunludur.
Öte yandan, H. (A.) oğlu M.’e ait olup da intikalen davalılar V., A., A., T. ve N.’in payına karşılık 8 nolu parsel için 12.9.2001 tarihli ve 7 nolu parsel için 21.4.2003 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmelerine göre arsa sahiplerine isabet edip de diğer davalılara satılan bağımsız bölümler yönünden kayıt malikinin hakkı alacağa dönüştüğünden bu bölümler açısından iptal-tescil isteğinin reddedilmiş olması doğrudur.
Diğer taraftan, kat karşılığı inşaat sözleşmesi hükümleri irdelendiğinde; 7 sayılı parselde arsa maliklerine 5 ve 6 nolu bağımsız bölümler, 8 sayılı parselde arsa maliklerine 1, 3, 4, 7, 8, 9, 13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin bırakıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, yükleniciye isabet eden 7 sayılı parseldeki 2 ve 8 nolu bağımsız bölümler için kabul kararı verilmesi doğru olmadığı gibi arsa sahibine kaldığı anlaşılan 7 parseldeki 6 nolu bağımsız bölüm, 8 parseldeki 7 nolu bağımsız bölümler hakkında da kabul kararı verilmemesi doğru değildir.
Tarafların, temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.