Menfi zarar da uygulama ve Yargıtay içtihatlarında sözleşmenin ifası için yapılan ve sözleşme ilişkisi kurulmamış olması halinde yapılmayacak olan masraflar olup menfi zararların fesih ya da tasfiyede kusursuz olsa dahi sözleşmenin diğer tarafından talep edilmesi mümkündür Menfi zarar diye nitelendirilen imalât ve harcamalar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa idi yapılmayacak olan masraf ve imalâtlar olduğundan sözleşmeden doğan hak ve alacaklar kapsamındadır Bu durumda sözleşme ilişkisinin mücbir sebeple sonlandırılıp tasfiyesi sonucu akdî ilişki kusuru olmaksızın sonlandırıldığı ve menfi zarar kapsamındaki alacakların sözleşmeden doğan hakların içinde kalması sebebiyle talep edebileceğinden mahkemece davacının kanıtladığı ve menfi zarar kapsamına giren, alacakları ile ilgili toplanan kanıtlar değerlendirilip, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile menfi zararların sözleşmeden doğan hak kapsamı dışında kaldığı ve davacının menfi zarar talep etme hakkından feragat ettiği kabul edilerek davanın reddi doğru olmamış bozulması gerektiği hk 

  1. Hukuk Dairesi         2019/3562 E.  ,  2020/2779 K.
  •  

“İçtihat Metni”

Mahkemesi:… Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

Yukarıda tarih ve numarası yazılı olan Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’nce verilen kararın temyizen tetkiki davacı vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, duruşma talebi kabul edilerek 06.10.2020 tarihinde yapılan duruşmaya taraf vekilleri yapılan tebligata rağmen gelmediklerinden incelemenin evrak üzerinden yapılmasına karar verildikten ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan sonra vaktin darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması başka güne bırakılmıştı. Bu kere dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü:
K A R A R –
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, işin tasfiyesi nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi üzerine yine davacı tarafça Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilmiştir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. 19.06.2018 tarihli sözleşme ile davacı yüklenici davalı iş sahibi ile …, …, … köy yolu üzerinde köprü yapım inşaat işini üstlenmiştir. 28.06.2018 tarihli işe başlama tutanağına göre davacı fiilen işe başlamıştır. Davacı tarafça, ifa hazırlıkları yapılırken yöredeki arazi sahiplerinin istekleri ve karşı çıkması üzerine davacının 14.08.2018 tarihli dilekçesine istinaden 13.09.2018 tarihli tasfiye tutanağı ile 4735 sayılı Kanun İhale Sözleşmeleri Kanunu’nun 23. maddesine göre sözleşmenin tasfiye edilerek kesin teminatın iadesine karar verilmiş ve kesin teminat iade edilmiştir. Davacı 14.08.2018 tarihli dilekçesinde sözleşmeden doğan hakları ve teminatı dışında hiçbir maddi ve manevi hak talep etmediğini beyan ve kabul etmiştir.Dosya kapsamı, davacının beyanı, tutanaklar ve tasfiye tutanağı ile taraflar arasındaki eser sözleşmesi ilişkisinin 4735 sayılı Kanun 23. maddesi uyarınca arazi sahiplerinin karşı çıkması mücbir sebep kabul edilerek sonlandırıldığı anlaşılmaktadır. Akdî ilişkinin sonlandırılmasında taraflara izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığından taraflar tasfiye nedeniyle müspet zarar kapsamında kâr kaybı ve alacak isteminde bulunamaz ise de; geçici ve kesin teminatların iadesini ve menfi zararlarını talep etmeleri mümkündür. Menfi zarar da; uygulama ve Yargıtay içtihatlarında sözleşmenin ifası için yapılan ve sözleşme ilişkisi kurulmamış olması halinde yapılmayacak olan masraflar olup menfi zararların fesih ya da tasfiyede kusursuz olsa dahi sözleşmenin diğer tarafından talep edilmesi mümkündür. Menfi zarar diye nitelendirilen imalât ve harcamalar taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunmasa idi yapılmayacak olan masraf ve imalâtlar olduğundan sözleşmeden doğan hak ve alacaklar kapsamındadır.Bu durumda, sözleşme ilişkisinin mücbir sebeple sonlandırılıp tasfiyesi sonucu akdî ilişki kusuru olmaksızın sonlandırıldığı ve menfi zarar kapsamındaki alacakların sözleşmeden doğan hakların içinde kalması sebebiyle talep edebileceğinden mahkemece davacının kanıtladığı ve menfi zarar kapsamına giren, alacakları ile ilgili toplanan kanıtlar değerlendirilip, gerekirse yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile menfi zararların sözleşmeden doğan hak kapsamı dışında kaldığı ve davacının menfi zarar talep etme hakkından feragat ettiği kabul edilerek davanın reddi doğru olmamış, bozulması uygun bulunmuştur.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile …Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak, ilk derece mahkemesi hükmünün davacı yararına BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilmediğinden davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, ödenenden 5766 sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan temyiz harcının temyiz eden davacıya iadesine,
6100 sayılı HMK 373. madde hükümleri gözetilerek dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğin ise Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, 14.10.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.