Müteahhidin İnşa Eserini Meydana Getirmek İçin Gerekli Araç Gereçleri ve Malzemeyi Sağlama Borcu

 

Müteahhidin araç gereç ve malzemeye ilişkin borçları BK m. 356 son fıkra ile m.357’de düzenlenmiştir. Ayrıca bu konuda BİGŞ 18. maddede araç ve gerece ilişkin borçları, 13. maddede ise malzeme hakkında ayrıntılı açıklamalar mevcuttur

Araç gereç24 ve malzeme sözcükleri uygulamada hep bir arada kullanılsa da anlam bakımından birbirinden ayırt edilmesi gereklidir. “Araç, genel anlamı itibariyle nesneler veya kişiler arasındaki bağlantıyı sağlayan şey, yani vasıta”dır

eseri açısından araç(ve gereç); inşaatın meydana getirilmesi sırasında ondan yararlanılan ve inşa eserinin içeriğine dahil olmayan, inşa eseri tamamlandıktan sonra da yıpranmış olsa dahi eserden ayrılabilen ve kim tarafından sağlanmış ise, mülkiyeti de ona ait olan nesneler veya tesislerdir. Küçük boyutlarda olan ve usta ya da işçilerin kullandığı araçlara ise alet edevat da denilmektedir

Malzeme kavramı, eserin meydana getirilmesi için inşa eserinin içeriğine dahil olan ve onunla bütünleşen veya onun bütünleyici parçası olan nesneler veya tesisler olarak açıklanabilir

Araç ve Gereçlerin Sağlanması

BK m. 356 fıkra III’teki düzenlemeye göre, aksine sözleşme veya teamül bulunmuyor ise, imal edilecek inşa eseri için gerekli araç gereç ve malzemeyi müteahhit sağlar. Ancak, müteahhit bu araç gereçleri imal etmek zorunda değildir,Fakat işin gereği gibi ifası için ne ölçüde el emeğine, ne ölçüde araç ve makinelere başvurulacağını saptamak (aksine sözleşmede hüküm yoksa) müteahhide aittir. BK m. 356/III’ teki araç gereci müteahhidin sağlayacağı hükmü kesin değil, düzenleyici bir hüküm niteliğindedir.

Çünkü madde metninde, “aksine sözleşme veya teâmül bulunmadıkça” ibaresi bulunmaktadır. Buna göre taraflar sözleşme ile araç gereçleri iş sahibinin sağlayacağını kararlaştırabilirler.

Araç ve gereçten kasıt, inşa eseri tamamlandıktan sonra eserden ayrılabilen ve müteahhit tarafından geri alınıp götürülebilen şeylerdir. Bir inşaat için gerekli araç gereçler arasında inşaat makineleri başta gelir. Bunun yanı sıra motorlar, vinçler, beton kalıplar, makine yedek parçaları, iskeleler, barakalar, geçici enerji hatları, işçi ve ustaların kullanacakları alet edevat da araç gereç olarak tanımlanabilir

Müteahhit aksine sözleşme olmadığı uygulamada araç ve gereç sözcükleri bir arada ve aynı anlamda kullanılmalarına rağmen, birbirinden farklı sözcüklerdir. Gereç sözcüğü, doktrindeki malzeme sözcüğü ile aynı anlamı taşımaktadır. yalnız bu araç ve gereçleri temin ile değil, onların bakım ve korunmasını, hatta işletme masraflarını karşılamayı da borçlanmaktadır. Bunun yanı sıra, müteahhidin inşa eserini tamamlayıp iş sahibine tesliminden sonra, araç gereçleri inşa eserinin yapıldığı yerden kaldırması gerekmektedir.

Örneğin, müteahhit kurulmuş iskeleleri sökmeli, kullanılmayan beton kalıplar ve iş makineleri inşaat sahasından kaldırılmalıdır. Bu işlemler, müteahhidin eseri teslim borcu kapsamına girmektedir

Sözleşmede aksi hüküm bulunmayan hallerde müteahhide ait olan araç gereç sağlama borcuna ilişkin masrafların, sözleşmedeki bedele eklenmesi mümkün değildir.Ticarî teamüller de bu yöndedir Çünkü, bunlar iş sahibini ilgilendirmemektedir.

Yargıtay 15. HD’nin 18 Mayıs 2000 tarih 157/2444 karar sayılı kararında25 konuya ilişkin şu hüküm yer almaktadır:

“Sözleşmenin konusu tavan armatürlerinin montajı olup, yüklenici iskele bedelini istemektedir. İskele, eserin bir parçası olmayıp, işte kullanıldıktan sonra yüklenicide kalan bir araçtır. BK m. 356 son fıkraya göre sözleşmede aksine bir hüküm olmadıkça, yüklenici imal olunacak şeyin icrası için gereken alet edevatı kendi masrafı ile sağlamaya mecburdur.

Sözleşmede bunun aksine bir hüküm bulunmadığına göre yüklenici iskele bedeli isteyemez”.

Anahtar teslimi inşaat sözleşmesinin de niteliği gereği, sözleşmenin başından beri sorumlu olan müteahhit yine iş sahibinden ne araç gereç temini için ne de inşa eseri tamamlandıktan sonra bunların kaldırılıp götürülmesi için ekstra bir ücret talep edemez.

Araç gereç temin masrafları müteahhide ait olduğundan, götürü(sabit) ücret şeklinde kararlaştırılan anahtar teslimi sözleşmenin bedeli içinde önceden araç gereç giderleri hesaplanır. İşin ifasından sonra kaldırılıp götürülmesi ise müteahhidin sorumluluğundadır

Müteahhit tarafından sağlanan araç ve gerecin gerek kalite gerekse miktar bakımından inşaata uygun olması gerekir. Müteahhit, işi daha hızlı bitirmek için makul sınırlar dışında kalacak kadar fazla veya pahalı araç gereç kullanamaz, inşaatın niteliğinden daha yüksek nitelikte inşaat araçları temin etmesi de beklenmez.

Aynı şekilde, müteahhidin masraftan kaçınmak için yetersiz ve inşaata uygun olmayan araçlar kullanması da bu borcunu ihlal etmesi demektir. Burada karşımıza çıkan sonuç, müteahhit kullandığı yetersiz ve niteliksiz araç gereçlerden dolayı inşaatın yapımında gecikmişse veya ortada ayıplı bir inşaat söz konusu ise, iş sahibine karşı sorumlu olur

 

Malzemenin Sağlanması

Malzeme, inşa eserinin meydana getirildiği maddedir. Aydemir’ e göre, yapının varlığı için gerekli olan ve kullanılmakla onun bir parçası olan tuğla, kiremit, ahşap, taş, kum, çimento, çakıl, kireç, alçı, cam, boya, elektrik kabloları, her türlü madeni, plastik veya beton boru gibi nesneler ile asansör, kalorifer, doğalgaz, su, elektrik, telefon gibi tesislerle ilgili her türlü tesis ekleri malzemeyi oluşturur. Malzeme sayılan bu tesislerden bir kısmı sökülebilir olsa da yapının tamamlayıcı parçası olmakla mülkiyet yönünden iş sahibine aittir.

Malzeme hem hammadde hem de yarı mamûl madde olabilmektedir. Kum ve taş hammaddedir. İnşaatta kullanılan demir, çimento, kireç gibi maddeler ise, yarı mamûl maddelerdir. BK m. 357/II bunlara da kıyas yoluyla uygulanabilmektedir.Müteahhit malzemeyi kullanmakla, teslim etmekle yükümlü olduğu halde, onu imal etmekle yükümlü değildir

BK m. 357’de malzeme sağlama borcu hem müteahhit hem de iş sahibi açısından düzenlenmiştir. Taraflar da bunu sözleşmede serbestçe kararlaştırabilirler. Malzemenin sağlanması yönünden inşaat sözleşmesi, “olağan inşaat sözleşmesi” ve “inşa eseri teslim sözleşmesi” olmak üzere ikiye ayrılmak tadır. Olağan inşaat sözleşmesinde malzemeyi sağlama görevi iş sahibine düşerken, eser teslim sözleşmesinde hem malzemeyi sağlayan hem de eseri meydana getiren müteahhittir. Eser teslim sözleşmesi de niteliği itibariyle bir inşaat sözleşmesidir.

Eser teslim sözleşmesine ilişkin hükümler, anahtar teslimi inşaat sözleşmesine de uygulanmaktadır. Bu nedenle burada yalnız eser teslim sözleşmesi bakımından malzeme sağlama borcu ele alınacaktır.

Anahtar teslimi inşaat sözleşmesinde, diğer bütün borçların yanında malzemeyi sağlama borcu da müteahhide düşmekte ve müteahhit bu malzemeler ile inşa eserini meydana getirmektedir. Müteahhit malzeme sağlama borcunu yüklenirken bunun iyi cins olmasını da taahhüt etmektedir(BK m.70). İyi cins malzeme, ayıpsız malzeme, yani aksi görüşte olup, çalışma araç gereçleri, yapının üzerine inşa edileceği arsa ile iş sahibi ve müteahhide ait planları malzeme kapsamında değerlendirmemektedir

sözleşmede vaad ve zikredilen ya da dürüstlük kuralına göre gerekli vasıfları taşıyan malzeme olmalıdır. Malzeme istenilen kaliteye sahip, yani orta kalitede ise, iyi cins malzeme sayılır. Ayrıca malzeme, inşa eserini tür itibariyle sözleşmeye uygun bir şekilde meydana getirmeye elverişli ise, gerekli vasıflara sahip malzeme niteliği taşır.

İnşa eseri, taraflarca kararlaştırıldığı tarz ve nitelikte meydana geldiği takdirde, söz konusu elverişlilik gerçekleşmiş olur. Taraflar arasında malzemenin kalitesi konusunda herhangi bir uyuşmazlık halinde, iyiniyet kurallarına başvurulur

 

Sözleşme ve eklerinde malzemenin cins ve kalitesi belirtilmişse, o malzemenin kullanılması zorunludur. Sözleşmede belirtilen malzemenin sağlanma olanağı yoksa, ona eşdeğer nitelikteki malzemenin de kullanılması mümkündür.Fakat burada da orta kalitedeki27 malzeme işin niteliğine göre belirlenmelidir.

Örneğin; bir gökdelen veya fabrika inşasında, bunun gerektirdiği kalınlıkta ve sağlamlıkta çelik malzeme kullanılması gerekir. İş sahibinin bunu kabulden kaçınması iyiniyet kurallarına aykırıdır. Bu durumda iş sahibi varsa ancak bedel farkının indirilmesini isteyebilir. Buna karşılık malzemenin niteliği sözleşmede belirtilmemişse, bunu iyi cins malzeme olarak, yani orta dereceden daha üstün, nitelikli, işin yapısına ve konumuna uygun, herkes tarafından beğenilebilir malzeme olarak algılamak gerekir

 

Müteahhit, sağladığı malzemenin ayıplı olmasından sorumlu olduğu gibi,başkasının bu malzeme üzerinde üstün hak iddia etmesi halinde de zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumlu olur. BK m. 357/I’deki “bu hususta satıcı gibi mükelleftir” sözü ile zapta karşı tekeffül borcu ifade edilmekte, BK m. 182 ve onu izleyen maddelerde de, satıcının borçları açıklanmaktadır.

Çünkü, inşa eserinde kullanılan malzeme bir bakıma iş sahibine satılmaktadır. Buradaki ayıba karşı tekeffül ile tamamlanmış eserdeki ayıba karşı tekeffülü birbirinden ayırmak gerekir.

Yargıtay 15. HD 23.02.2006 tarih ve, 5519/1011 esas-karar sayılı kararında : “Somut olayda, yapının güçlendirilmesi ya da yıkılıp yeniden inşa edilmesi gerektiği bilirkişilerce gerekli görülmüştür. Alınan raporlardan beton kalitesinin çok düşük olması nedeniyle hasarın oluştuğu, meydana gelen zararlarda zeminden(arsadan) kaynaklanan bir hatanın bulunmadığı ve varsa bile yüklenici tarafından iş sahibinin uyarılmadığı belirlenmiştir. Yine, yapının yıkılıp yeniden yapılmasının güçlendirmeye göre daha ekonomik olduğu belirtilmekle ilk yüklenici davalı şirket, yıkım ve yeniden yapım giderlerinden sorumludur. Ancak yapıdaki hasar 1999 yılında ortaya çıkmış ve yeniden yapımın gerektiği de 2000 yılında belirlenmiştir.

Davacı zararın artmasına neden olmamak için gerekli tedbirleri almak ve davasını da zamanında açmak zorundadır. Kendi ihmalinden dolayı artan zarardan davalının sorumlu tutulması doğru olmayacağından meydana gelen zarar 2000 yılının fiyatlarıyla belirlenmelidir”

m.357/I’deki ayıba karşı tekeffül, müteahhidin verdiği malzemedeki ayıplara ilişkindir. BK m.360’da ise meydana getirilen eserdeki ayıplar nedeniyle müteahhidin tekeffülü söz konusudur

Müteahhit sağladığı malzemeden dolayı hem ayıba hem de zapta karşı tekeffül hükümlerine göre sorumludur. Ayıba karşı tekeffülde satım sözleşmesine ilişkin hükümler değil, istisna sözleşmesine ilişkin hükümler uygulanmalıdır. Buna karşılık, müteahhidin zapta karşı tekeffül sorumluluğuna satım sözleşmesine ilişkin BK’nun 189-193 maddelerindeki zapta karşı tekeffül hükümleri uygulanmalıdır. Kamu yapılarında, kullanılacak malzeme ihale kanunlarına göre müteahhit tarafından sağlanacağından, inşa eserinde kullanılan malzemeden doğan sorumluluk da müteahhide aittir.

Esasen uygulamada müteahhit, kullanacağı her türlü malzemeyi yapı denetim görevlisine göstererek bu malzemenin sözleşmeye konu işe elverişli olup olmadığını kabul ettirmektedir(BİGŞ m.16)  4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu 9. maddesine göre, kamu yapım işlerinde müteahhit, iş ve işyerini sigorta yaptırmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün kapsamına, işyerlerindeki her türlü araç, malzeme, ihrazat28, iş ve hizmet makineleri, taşıtlar ile tesislerin sigortalanması girmektedir.

İşe başlama tarihinden kesin kabul tarihine kadar geçen süre içinde oluşabilecek deprem, su baskını, toprak kayması, fırtına, yangın gibi doğal afetler ile hırsızlık, sabotaj gibi risklere karşı müteahhidin, ihale dokümanında belirtilen nitelikte sigorta yaptırması gerekmektedir.