NUMUNE VEYA TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTIYLA MAL SEVK EDİLMESİ HALİNDE KATMA DEĞER VERGİSİNİ DOĞURAN OLAYIN MALIN ALINACAĞININ SATICIYA BİLDİRİLDİĞİ TARİHTE MEYDANA GELECEĞİ HK.

 

Dairesi Karar Yılı Karar No Esas Yılı Esas No Karar Tarihi
ONBİRİNCİ DAİRE 1996 1662 1996 2943 22/04/1996

 

KARAR METNİ

NUMUNE VEYA TECRÜBE VE MUAYENE ŞARTIYLA MAL SEVK EDİLMESİ HALİNDE KATMA DEĞER VERGİSİNİ DOĞURAN OLAYIN MALIN ALINACAĞININ SATICIYA BİLDİRİLDİĞİ TARİHTE MEYDANA GELECEĞİ HK.
Elektronik eşya ticaretiyle uğraşan yükümlü şirketin 1990 yılı defter
ve belgelerinin incelenmesi sonucu, katma değer vergisini sevk irsali-
yesinin düzenlendiği dönemde değil, faturanın düzenlendiği dönemde be-
yan etmesi nedeniyle adına 1990 yılının Mayıs-Aralık dönemleri için
kusur cezalı katma değer vergisi salınmıştır. İstanbul 7. Vergi Mahke-
mesi 6.1.1994 gün ve 1994/7 sayılı kararıyla; 213 sayılı Vergi Usul
Kanununun 231/5. maddesinde faturanın malın teslimi veya hizmetin ya-
pıldığı tarihten itibaren azami on gün içinde düzenleneceği, bu süre
içinde düzenlenmeyen faturaların hiç düzenlenmemiş sayılacağı, 3065
sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 10/a maddesinde ise vergiyi do-
ğuran olayın malın tesliminde ve hizmetin ifasında meydana gelmiş ola-
cağı hükme bağlanmış olup, anılan madde hükümlerinin birlikte değer-
lendirilmesi sonucu, katma değer vergisi yönünden vergi doğuran olay
malın teslimi halinde vuku bulmuş olduğundan teslim tarihlerine naza-
ran geç düzenlenen faturalara göre incelemeyle bulunan matrah farkı ü-
zerinden yapılan kusur cezalı tarhiyatta isabetsizlik görülmediği ge-
rekçesiyle dava reddedilmiştir. Yükümlü şirket tarafından, kamu kurumu
olan Devlet Malzeme Ofisine satılmak üzere gönderilen mallar için dü-
zenlenen sevk irsaliyelerinin düzenleme tarihi ile fatura tarihi ara-
sında on günden fazla süre bulunmasının ticari şartnameden kaynaklan-
dığı, malların ilgili kurumca alınacağına dair bilgilerin geldiği ta-
rihten itibaren faturaların süresi içinde düzenlendiği, 173 seri Nolu
Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde de kabule bağlı olan ve bunun için
bir sözleşme bulunan satışlarda, fatura düzenlenmesindeki on günlük
sürenin kabul tarihinden itibaren başlayacağının belirtildiği, bu du-
rumda faturalarda yer alan hasılatın ilgili dönemlere ait beyannamele-
re intikal ettirilmesinde isabetsizlik bulunmadığı ileri sürülerek
mahkeme kararının bozulması istenilmektedir.

Uyuşmazlık, numune üzerine veya tecrübe ve muayene şartıyla mal
sevk edilmesi durumunda katma değer vergisini doğuran olayın sevk ir-
saliyesinin düzenlendiği tarihte mi, yoksa faturanın düzenlendiği ta-
rihte mi meydana geleceğine ilişkindir.

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19. maddesinde vergiyi doğuran
olayın, vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hu-
kuki durumun tekemmülü ile doğacağı açıklanmış, aynı Kanunun 229. mad-
desinde ise fatura, emtiayı satan veya işi yapan tüccar tarafından
müşteriye verilen ticari vesika olarak tanımlanmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 2. maddesinin 1. fık-
rasında teslim, bir mal üzerindeki tasarruf hakkının malik veya onun
adına hareket edenlerce alıcıya veya adına hareket edenlere devredil-
mesi şeklinde tarif edilmiş olup, aynı Kanunun 10. maddesinin (a) ben-
dinde, mal teslimi ve hizmet ifası hallerinde malın teslimi veya hiz-
metin yapılması, (e) bendinde de malın alıcıya veya onun adına hareket
edenlere gönderilmesi halinde, malın nakliyesine başlanması veya nak-
liyeci veya sürücüye tevdi edilmesiyle vergiyi doğuran olayın meydana
geleceği belirtilmiş bulunmaktadır.

Diğer yandan, 173 seri Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğinde,
numune üzerine veya tecrübe ve muayene şartıyla satım yapılmak üzere
mal sevkiyatı yapılması halinde sevk edilen mallar için sevk irsaliye-
si düzenlenmesinin zorunlu olduğu, bu tür sevkiyatlarda, malı satıcı
taşıyor veya taşıtıyorsa irsaliyenin satıcı tarafından, alıcı taşıyor
veya taşıtıyorsa alıcı tarafından düzenleneceği, ancak kabule bağlı o-
lan ve bunun için yazılı bir sözleşme bulunan bu tür satışlarda, fatu-
ra düzenlenmesindeki on günlük sürenin kabul tarihinden itibaren baş-
layacağı öngörülmüştür.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümlerinin birlikte değerlendiril-
mesinden, vergiyi doğuran olayın varlığından söz edebilmek için mal
teslimi veya hizmet ifasının kesin olarak yapılmış olması gerektiği,
emtia ticaretinde sözü edilen kesinleşmenin ancak kesin satışla yani
malın işletmeden çekilmesiyle mümkün olacağı, numune üzerine veya tec-
rübe ve muayene şartıyla veya konsinye olarak satılmak üzere sevk ir-
saliyesine bağlanarak mal sevkiyatı yapılması hallerinde, kesin satış-
tan söz edilemeyeceği, bu tür satışlarda malın işletme kayıtlarından
kesin çıkışının yapılabilmesi için yazılı sözleşme uyarınca kabulün
gerçekleşmesi gerektiği, faturaların da ancak kabul kararının işlet-
meye bildirilme tarihi esas alınarak Vergi Usul Kanununda öngörülen
usuller ve süreler dairesinde düzenlenmesi gerektiği sonucuna ulaşıl-
maktadır.

Bu durumda, yükümlü şirketin aralarındaki yazılı sözleşme uya-
rınca ve alıcı Devlet Malzeme Ofisinin teknik şartnamesine göre sevk
irsaliyesine bağlanarak sevk ettiği malların, satın alma komisyonunca
yapılan muayene ile teknik şartnameye uygun oldukları tespit edilerek
durumun yükümlü şirkete bildirilmesi üzerine vergiyi doğuran kesin sa-
tış işleminin bildirim tarihleri itibarıyla gerçekleştiği açık olup,
yükümlü şirketin kabulün yapıldığı veya konsinye malın satıldığı ta-
rihten sonra 213 sayılı Yasada öngörülen sürede faturaları düzenleme-
sinde ve satış bedelini fatura tarihi itibarıyla ilgili dönem katma
değer vergisi beyannamelerine intikal ettirmesinde mevzuata aykırılık
bulunmadığı cihetle vergi mahkemesince, malın teslimi halinde katma
değer vergisi yönünden vergiyi doğuran olay vuku bulmuş olduğundan
teslim tarihlerine nazaran geç olarak düzenlenen faturalara göre ince-
lemeyle bulunan matrah farkı üzerinden yapılan cezalı tarhiyatın yasal
olduğu gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen kararda isabet gö-
rülmemiştir.

Kaldı ki, inceleme raporunda vergi asıllarının yükümlü şirket
tarafından ödendiği ve mahsubunun yapılması gerektiği bildirildiği
halde, vergi asıllarının istenilmiş olmasının vergi mükerrerliğine ne-
den olacağı da açıktır.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüyle, İstanbul 7.
Vergi Mahkemesinin 6.1.1994 gün ve 1994/7 sayılı kararının, yukarıda
belirtilen hususlar gözönüne alınarak yeniden bir karar verilmek üzere
bozulmasına karar verildi.

 (MT/ES)

(DAN-DER; SAYI:92)