Personel Taşıma ve Kiralık Araç Hizmeti Satın Alma İşi yürütmeyi durdurma kararı

Toplantı No  : 2011/059
Gündem No  : 39
Karar Tarihi : 22.08.2011
Karar No  : 2011/MK-189

Şikayetçi:
 Emir Nak. İnş. Gıda Öz. Eğ. Tem. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.
 İhaleyi yapan idare:
 TEİAŞ 16. İletim Tesis ve İşletme Grup Müdürlüğü
Gündem Konusu:
 29.06.2009 tarih ve 2009/UH.II-1780 sayılı Kurul Kararının iptali istemiyle açılan davada, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 11.01.2011 tarih, E:2009/966, K:2011/79 sayılı Kararı ile davayı reddetmesi üzerine davacı tarafından temyiz yoluna başvurulması sonucu, Danıştay 13. Dairesinin 22.06.2011 tarih ve E:2011/1723, K:2011/3003 sayılı Kararı ile temyiz isteminin kabul edilerek Mahkeme Kararının bozulmasına ilişkin işlem tesis edilmesi
Karar:
 

TEİAŞ 16. İletim Tesis ve İşletme Grup Müdürlüğü tarafından 18.05.2011 tarihinde açık ihale usulü ile yapılan “Personel Taşıma ve Kiralık Araç Hizmeti Satın Alma İşi” ihalesine ilişkin olarak Emir Nak. İnş. Gıda Öz. Eğ. Tem. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin 19.05.2009 tarih ve 14315 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan 18.06.2009 tarihli dilekçe ile itirazen şikayet başvurusu üzerine Kamu İhale Kurulu’nun 26.06.2009 tarih ve 2009/UH.II-1780 sayılı Kararı ile, “Başvurunun reddine”  karar verilmiştir.

DavacıEmir Nak. İnş. Gıda Öz. Eğ. Tem. İth. İhr. Tic. ve San. Ltd. Şti. vekili Av. Murat Acar tarafından anılan Kurul Kararının yürütmesinin durdurulması ve iptali istemiyle açılan davada, Ankara 3. İdare Mahkemesinin 11.01.2011 tarih ve E:2009/966, K:2011/79 sayılı kararı ile dava reddedilmiş olup, davacı vekilinin kararı temyiz etmesi üzerine Danıştay 13. Dairesinin 22.06.2011 tarih ve E:2011/1723, K:2011/3003 sayılı kararı ile;

Anayasanın “Anayasanın Bağlayıcılığı ve Üstünlüğü” başlıklı 11. maddesinde, Anayasa hükümlerinin yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk kuralları olduğu ifade edilmiş, “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36. maddesinde de, herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahip olduğu belirtilmiş, “Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması” başlıklı 40. maddesine 4709 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle eklenen ikinci fıkrada ise, Devletin işlemlerinde, ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu hükmü yer almış, bu ek fıkranın gerekçesinde ise, bu fıkra ile bireylerin yargı ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve imkan sağlanmasının amaçlandığı, son derce dağınık mevzuat karşısında kanun yolu, mercii ve sürelerin belirtilmesinin hak arama hürriyetinin korunması açısından zorunluluk haline geldiği ifade edilmiştir.

            İdari işlemlere karşı başvuru yollarının son derece ayrıntılı düzenlemelerde yer alması, başvuru süresinin kısa olması veya olağan başvuru yollarına istisna getirilebilmesi nedeniyle idari işlemlere karşı hangi idari birime, hangi sürede başvurulacağının idarelerce idari işlemde belirtilmesi hukuk güvenliği ilkesinin gereğidir. Anılan Anayasa hükmü ile de, bireylerin yargı makamları ya da idari makamlar önünde sonuna kadar haklarını arayabilmelerine kolaylık ve olanak sağlanması amaçlanmış; idareye, işlemlerinde ilgililerin hangi süre içerisinde, hangi mercilere başvurabileceklerini bildirme yükümlülüğü getirilmiştir.

            4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun “İdareye şikayet başvurusu” başlıklı 55. maddesinin 4. fıkrasında, şikayet başvurusu üzerine idare tarafından alınan kararın uygun bulunmaması durumunda başvuru sahibi dahil aday, istekli veya istekli olabilecekler tarafından idarece alınan kararın bildirimini izleyen on gün içinde Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikayet başvurusunda bulunulabileceği hükmü yer almıştır.

            İdari işlemlerin nitelikleri gereği kanunlarda, bu işlemlere karşı zorunlu başvuru yollarının öngörülmüş olması durumunda, idare tarafından bu başvuru yollarının ve başvuru sürelerinin kanuna uygun bir şekilde gösterilmesi gerekmekte olup, idare tarafından bu yükümlülüğün yerine getirilmemiş olması Anayasa’nın yukarıda ifade edilen 40. maddesinin göz ardı edilmesi sonucunu doğurmaktadır.  

            Dosyanın incelenmesinden, uyuşmazlık konusu ihaleye katılarak teklif veren davacı şirketin teklifinin değerlendirme dışı bırakılması üzerine 22.05.2009 tarihinde idareye şikayet başvurusunda bulunduğu, idarece şikayetin uygun bulunmadığına ilişkin olarak alınan kararın 08.06.2009 tarihinde davacıya tebliğ edildiği, davacı tarafından bu işlemin tebliğini izleyen on birinci gün olan 19.06.2009 tarihinde davalı idareye itirazen şikayet başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.

            Dava dosyasında yer alan, davacı şirketin yapmış olduğu şikayet başvurusunun reddine ilişkin işlemde, şikayet başvurusunun reddine ilişkin bu işlemin tebliğini izleyen on beş gün içerisinde Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikayet başvurusunda bulunulmaması durumunda ihale sözleşmesinin imzalanacağı belirtilerek, davacının Kamu İhale Kurumu’na yapılacak itirazen şikayet süresi açısından yanlış bilgilendirildiği ve davacının da kendisine tebliğ edilen işlemde yer alan on beş günlük süre sona ermeden, on birinci gün Kamu İhale Kurumu’na itirazen şikayet başvurusu yaptığı görülmektedir.   

            Bu durumda, şikayetin reddine ilişkin işlemin içeriğinde, Anayasa’nın 40. maddesine aykırı biçimde zorunlu başvuru yoluna ilişkin başvuru süresinin yanlış olarak gösterilmiş olması karşısında, işlemin tebliğ tarihini izleyen on birinci gün yapıldığı görülen itirazen şikayet başvurusunun süresinde olduğunun kabulü gerektiğinden,  Kamu İhale Kurumu tarafından itirazen şikayet başvurusunun süre yönünden reddine ilişkin dava konusu işlemde ve bu işleme karşı açılan davanın reddi yolundaki temyize konu Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.” şeklinde gerekçe belirtilerek Ankara 3. İdare Mahkemesinin 11.01.2011 tarih ve E:2009/966, K:2011/79 sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Anayasanın 138 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, yasama ve yürütme organları ile idarenin, mahkeme kararlarına uymak zorunda olduğu, bu organlar ve idarenin, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinin ikinci fıkrasında; Danıştay veya idari mahkemelerin, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebileceği, aynı Kanunun 28 inci maddesinin birinci fıkrasında ise; Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idarenin, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, bu sürenin hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

Anılan kararın icaplarına göre Kamu İhale Kurulu’nca işlem tesis edilmesi gerektiğinden,

Açıklanan nedenlerle;

 

Danıştay 13. Dairesinin 22.06.2011 tarih ve E:2011/1723, K:2011/3003 sayılı kararı kararının uygulanması için;

1) Kamu İhale Kurulu’nun 29.06.2009 tarih ve 2009/UH.II-1780 sayılı Kararının  iptaline,

2) Anılan mahkeme kararında belirtilen gerekçeler doğrultusunda, başvuru sahibinin itirazen şikayet başvurusu ile ilgili olarak esasın incelenmesine geçilmesine,
Oybirliği ile karar verildi.

Kazım  ÖZKAN

Başkan V.

II. Başkan

Ali Kemal  AKKOÇ

Kurul Üyesi

Ali  KAYA

Kurul Üyesi

Bahattin  IŞIK

Kurul Üyesi

Hakan  GÜNAL

Kurul Üyesi

Adem  KAMALI

Kurul Üyesi

Abdullah  DÜNDAR

Kurul Üyesi