şartların tümünün bir arada olmaması halinde teminatın iadesi koşullarının oluştuğundan söz edilemez. Mahkemece, teminatın iadesine ilişkin talebin, süresinden önce dava açıldığı gerekçesiyle reddedilmiş olması, yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde olmamakla birlikte, sözleşmenin 13. maddesinde düzenlenen teminatın iadesine ilişkin diğer koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde de bir araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. açıklanan ilkelere uygun düşmeyen mahkeme kararının bu gerekçelerle ile bozulduğu bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından Dairemiz bozma ilamının kaldırılarak, hükmün açıklanan değişik gerekçe ile bozulması uygun görülmüştür

<![CDATA[T.C. Yargıtay

  1. Hukuk Dairesi
  Esas No:2014/5148 Karar No:2014/7587
  1. Tarihi:29.12.2015
      Davacı … İnş. Tesisat Tic. Ltd.Şti. ile davalı … İnş. Enerji Ltd.Şti. arasındaki davadan dolayı…. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.12.2012 gün ve 2009/276-2012/443 sayılı hükmü bozan Dairemizin 09.04.2014 gün ve 2013/2491-2014/2494 sayılı ilamı aleyhinde davalı vekili tarafından karar düzeltilmesi isteğinde bulunulmuş ve karar düzeltme dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:   – K A R A R –   Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı bakiye iş bedelinin, cari hesap bakiye alacağı ve nakit teminat kesintilerinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın nakit teminat kesintisi yönünden reddine, diğer yönlerden kabulüne dair verilen kararın nakit teminat kesintilerinin de iadesi gerektiği yönüyle davacı yararına bozulmasına ilişkin Dairemiz ilamının kaldırılması ve mahalli mahkemesince verilen kararın redde ilişkin yönden onanması, kabule ilişkin yönlerden bozulması istemiyle davalı şirket vekilince bu kez karar düzeltme yoluna başvurulmuş, dosya yeniden incelenmiştir. 1-Yargıtay ilâmında belirtilen gerektirici nedenler karşısında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesinde sayılan nedenlerden hiç birisine uygun olmayan ve aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer karar düzeltme sebepleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir. 2-Taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 13. maddesinde, taahhüdün taşeron sözleşmesi ve şartname hükümlerine uygun biçimde yerine getirildiği, davacı alt taşeronun bu işten dolayı davalı taşerona herhangi bir borcunun olmadığı ya da iş kazası nedeniyle açılmış veya açılabilecek davalardan dolayı ortaya çıkabilecek borcunun bulunmadığı anlaşıldığında ve taşeron sözleşmesi kapsamındaki işlerin münferiden geçici kabulü yapılabiliyorsa bu kabulün yapılmasından sonra SSK’dan kayıt tetkik raporu ve herhangi bir borcu olmadığına dair ilişiksiz belgesi getirmesi halinde, geçici kabul tutanağının onaylanması ve geçici kabulde görülen kusurların giderilmesi bedelinin kesin teminatın yarısından fazla olmaması şartıyla teminatın yarısı; teminatın süresi sonunda ve kesin kabul işlemlerinin tamamlanmasını müteakip kalanının serbest bırakılacağı ifade edilmiştir. Yine sözleşmenin 42/son maddesinde de, iş sahibi ile yüklenici arasında yapılan kesin kabulün yüklenici ile taşeron arasında yapılmış sayılacağı kabul edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenmiş geçici ve kesin kabul tutanağı bulunmamaktadır. Buna karşılık; yargılama devam ederken dava dışı yüklenici ile iş sahibi idare arasında 20.02.2008 tarihi itibari kabul tarihi olarak belirlenerek 02.07.2010 tarihinde geçici kabul yapılmıştır. Bu halde geçici kabulün 20.02.2008 tarihinde yapıldığı kabul edilmelidir. Dava, 06.05.2009 tarihinde açıldığından teminatın yarısının iadesi koşullarından biri olan geçici kabulün yapılmış olması şartının dava açılmadan önce gerçekleştiğine yönelik Dairemiz bozma ilâmındaki kabulde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bununla birlikte, teminatın yarısının serbest bırakılmasının tek şartı geçici kabulün yapılması olmayıp, teminatın yarısının dahi iade edilebilmesi için geçici kabulün yapılmasının yanında; a)Taahhüdün sözleşme ve şartname hükümlerine uygun hiçimde yerine getirildiğinin anlaşılması, b)Alt taşeronun bu işten dolayı taşerona herhangi bir borcunun olmadığı ve iş kazası nedeniyle açılmış veya açılabilecek davalardan dolayı ortaya çıkabilecek borcunun bulunmadığının anlaşılması, c)Geçici kabulün yapılmasından sonra SSK’dan kayıt tetkik raporu ve alt taşeronun herhangi bir borcu olmadığına dair ilişiksiz belgesi getirmesi, d)Taraflarca onaylanan geçici kabul tutanağında görülen kusurların giderilmesi bedelinin kesin teminatın yarısından fazla olmaması da gerekli ve zorunludur. Bu şartların tümünün bir arada olmaması halinde teminatın iadesi koşullarının oluştuğundan söz edilemez. Mahkemece, teminatın iadesine ilişkin talebin, süresinden önce dava açıldığı gerekçesiyle reddedilmiş olması, yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde olmamakla birlikte, sözleşmenin 13. maddesinde düzenlenen teminatın iadesine ilişkin diğer koşullarının oluşup oluşmadığı yönünde de bir araştırma yapılmadan karar verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılacak iş, bilirkişilerden ek rapor almak suretiyle sözleşmenin 13. maddesinde gösterilen şartların oluşup oluşmadığını belirlemek, oluştuğunun tespiti halinde yargılama sırasında 24.08.2010 tarihinde yüklenici ile iş sahibi arasında kesin kabulün yapılmış olduğu ve sözleşmenin 42/son maddesi gereği bu kesin kabulün davanın taraflarını da bağlayıcı nitelikte olduğu gözetilerek kesin teminatın iadesine karar vermek; ancak davanın açıldığı tarih itibariyle kesin kabul yapılmamış olduğundan ve bu şekliyle davalı taraf davaya teminatın en azından ikinci yarısı açısından davaya karşı çıkmakta haklı olduğundan bu kısma ilişkin yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından davalı tarafı sorumlu tutmamak; sözleşmenin 13. maddesinde gösterilen şartların gerçekleşmediğinin anlaşılması halindeyse davanın kesin teminatın iadesine ilişkin talep bakımından reddine karar vermekten ibarettir. Yukarıda açıklanan ilkelere uygun düşmeyen mahkeme kararının bu gerekçelerle bozulması gerekirken, Dairemizin 09.04.2014 tarih, 2013/2491 Esas ve 2014/2494 Karar sayılı ilâmında yazılı gerekçe ile bozulduğu bu kez yapılan incelemede anlaşıldığından Dairemiz bozma ilamının kaldırılarak, hükmün açıklanan değişik gerekçe ile bozulması uygun görülmüştür. SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin diğer karar düzeltme taleplerinin reddine, 2. bent uyarınca kabulüyle Dairemizin 09.04.2014 tarih, 2013/2491 Esas ve 2014/2494 Karar sayılı ilamının kaldırılarak, yerel mahkeme hükmünün açıklanan değişik gerekçe ile BOZULMASINA, 29.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.  ]]>