sözleşme kapsamında yapılan açık kanal, istinat ve ihata duvarı işleri nedeniyle işin devamı sırasında proje tadilatına gidildiği, yapılan proje tadilatına göre 100,00 ve 200,00 metrelik beton ve betonarme açık kanal yapımından vazgeçilerek yerine 64,00 metrelik bir kanal ile bu kanalın bir tarafına aynı uzunlukta betonarme duvar ve diğer tarafına da yükseltilmek suretiyle eski istinat duvarının yapılacağının kararlaştırıldığı, ancak proje tadilatı yapılmamış gibi hakedişler düzenlendiği ve buna göre ödemeler yapıldığı iddia edilmiş; yargılama sırasında alınan bilirkişiler kurulu kök ve ek raporlarında, kesin hesapta yapılmayan bir kısım işlerin yapılmış gibi kabul edilerek iş bedeline yansıtıldığı, fore kazık başlıklarının sözleşme bedeline dahil olmasına karşılık ilave iş gibi kabul edilerek mükerrer ödemeye yol açıldığı yönünde görüş bildirildiği; davalıların ise, anlatıldığı şekilde iddia olunan ve bilirkişlerce de bu şekilde kabul edilen maddi olayı inkâr ettikleri görülmektedir Bu haliyle maddi olayın gerçekleşme şeklinin ihtilaflı olduğu

T.C.
Yargıtay
15. Hukuk Dairesi

Esas No:2014/3714
Karar No:2014/5539
K. Tarihi:

Mahkemesi :Ankara 21. Asliye Hukuk Hakimliği
Tarihi :13.12.2012
Numarası :2009/330-2012/472

Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki davacı ile davalılar Z.. M.. ve B.. M.. vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya ikmal edilerek gelmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:

– K A R A R –

Dava, eser sözleşmesi kapsamında yükleniciye yapılan fazla ödemelerin yüklenici ve idare elemanlarından tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davacı iş sahibi ile davalı idare çalışanları vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacı vekilince, sözleşme kapsamında yapılan açık kanal, istinat ve ihata duvarı işleri nedeniyle işin devamı sırasında proje tadilatına gidildiği, yapılan proje tadilatına göre 100,00 ve 200,00 metrelik beton ve betonarme açık kanal yapımından vazgeçilerek yerine 64,00 metrelik bir kanal ile bu kanalın bir tarafına aynı uzunlukta betonarme duvar ve diğer tarafına da yükseltilmek suretiyle eski istinat duvarının yapılacağının kararlaştırıldığı, ancak proje tadilatı yapılmamış gibi hakedişler düzenlendiği ve buna göre ödemeler yapıldığı iddia edilmiş; yargılama sırasında alınan bilirkişiler kurulu kök ve ek raporlarında, kesin hesapta yapılmayan bir kısım işlerin yapılmış gibi kabul edilerek iş bedeline yansıtıldığı, fore kazık başlıklarının sözleşme bedeline dahil olmasına karşılık ilave iş gibi kabul edilerek mükerrer ödemeye yol açıldığı yönünde görüş bildirildiği; davalıların ise, anlatıldığı şekilde iddia olunan ve bilirkişlerce de bu şekilde kabul edilen maddi olayı inkâr ettikleri görülmektedir. Bu haliyle, maddi olayın gerçekleşme şeklinin ihtilaflı olduğu açıktır.
Ankara 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2009/1399 Esas sayılı dosyasında, dosyamız davalıları olan idare elamanları hakkında görevi kötüye kullanma suçundan dolayı mahkumiyete dair hüküm kurulduğu, ancak dosyanın halen temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay incelemesinde olduğu anlaşılmaktadır.
Dava tarihi itibariyle olaya uygulanması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca; hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin failinin temyiz kudretine haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, bu konudaki ceza mahkemesi kararı ile verilen beraat kararı da hukuk hakimini bağlamaz ise de; ceza mahkemesinin maddi olayların sübutuna ilişkin kabulü ile mahkumiyet kararı hukuk mahkemesini de bağlar.
Somut olayda, maddi olayın gerçekleşme şeklinin ihtilaflı olması karşısında, az yukarıda izah edildiği üzere, 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca ceza mahkemesince verilecek kararın kesinleşmesinin beklenmesi ve oluşacak hukuki duruma göre maddi olayın gerçekleşme şeklinin kabulü ile buna göre değerlendirme yapılması gerekirken, maddi olayın gerçekleşme şeklinde ihtilaf bulunmadığı düşünülerek ceza dava dosyasında alınan bilirkişi raporunun ceza yargılamasının kusur ilkelerine göre düzenlendiği ve ceza mahkemesince verilen bu kararın hukuk hakimini bağlamayacağı, alınan bilirkişi raporlarına göre de, fazla ödemenin kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
Açıklanan ilkelere uygun düşmeyen mahkeme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı iş sahibi ve davalılar Z.. M.. ile B.. M.. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün adı geçen taraflarlar yararına BOZULMASINA, bozma neticesine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, ödedikleri temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz eden taraflara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 29.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.