sözleşme süresi dolduktan sonra da fiilen satış ilişkisinin devam ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır Uyuşmazlık, sözleşme süresi dolduktan sonra satılan *satış tarihindeki rayiç bedelin mi yoksa süresi biten sözleşmede kararlaştırılan satış bedelinin mi uygulanacağı yönünde toplanmaktadır Sözleşmede süre bittikten sonra aynı şartlarla uzayacağına dair bir hüküm bulunmadığından süreli olan sözleşmenin süre dolduktan sonra uygulanmasının yerinde olmadığının kabulü gerekir

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi E. 2014/490 K. 2014/7651 KARAR :

Davacı vekili, Kamu İhale Kanunu hükümleri çerçevesinde, toptan elektrik alımı konusunda taraflar arasında 11.3.2011 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında davalı şirkete 125.000,000 kw/s elektrik enerjisinin 24.400,000 TL bedelle satışının yapılacağının ve sözleşmenin işe başlama tarihinden itibaren 365 takvim günü süreceğinin kararlaştırıldığını, sözleşme süresi boyunca davalı şirkete sözleşmede belirlenen birim fiyat üzerinden elektrik satışı yapıldığını, sözleşmenin sona erdiği tarihi takip eden Nisan 2012 döneminde de davalı tarafından müvekkili şirketten elektrik alımı yapıldığını, elektrik alımı ile ilgili herhangi bir fiyat kararlaştırılmadığından EPDK tarafından açıklanan ulusal (TEDAŞ) tarifede belirtilen birim fiyat üzerinden faturalar düzenlenip, davalıya gönderildiğini, davalı şirketin söz konusu faturalara itiraz etmemesine rağmen sanki sözleşme yürürlükteymiş gibi sözleşme ile belirlenen birim fiyat üzerinden hesaplama yaparak eksik ödeme yapılıp, bakiye 300.665,96 TL bedel için ödeme yapılmayarak fiyat farkı faturası tanzim edilip, müvekkili şirkete gönderildiğini, bu durumda davalının eksik ödeme yaptığını iddia ederek müvekkili şirketin 300.665,96 TL alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevabında, taraflar arasındaki sözleşme ile 125,000,000 Kw/s’lik elektrik enerjisinin, toplam 24.440,000 TL fiyatla müvekkili şirkete sağlanmasının kararlaştırıldığını, davaya konu Nisan 2012 ayına ait elektrik enerjisi alımının, sözleşme kapsamında olduğunu, müvekkili şirketin Nisan ayı dahil toplam enerji tüketiminin 125.000,000 Kw/s’i geçmediğini, davacının sözleşmedeki birim fiyat ile bağlı kalmayacağını müvekkili şirkete bildirmediğini, elektrik enerjisi vermeye devam ettiğini, müvekkili şirketin, Kamu İhale Kanunu’na ve Sayıştay denetimine tabi bir kurum olup, yeni birim fiyatın yeni ihale ve sözleşme demek olup, davacı ile farklı birim fiyatlı yeni bir sözleşme imzalanmadığını, davacının tüketim gerçekleştikten sonra yüksek fiyattan fatura düzenleyerek müvekkili şirkete gönderdiğini, davacının Kamu İhale Kanunu gereği verdiği teklifle bağlı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre taraflar arasında bağıtlanan sözleşme gereği davacı şirketin davalıya 125.000,000 Kw/s enerji sağlamakla yükümlü olup, Nisan 2012 ayına dair enerji alımı sonucunda bu sınırın aşılmadığı, her ne kadar sözleşmede 365 takvim günü olarak süre belirlenmiş ve sözleşme süresi geçtikten sonra enerji alımı yapılmış ise de, davacı tarafından sözleşmedeki birim fiyat ile bağlı kalınmayacağına dair olarak davalı şirkete herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, davacının sözleşmesinin sona ermesine rağmen elektrik enerjisini sağlamaya devam etmesinin sözleşmenin örtülü olarak uzatıldığı anlamına geldiği, kararlaştırılan birim fiyat üzerinden devam edeceği konusunda davalı tarafta güven uyandırdığı, kaldı ki yeni bir birim fiyat uygulamasının taraflar arasında yeni bir sözleşme anlamına gelmekte olup, bu durumun davalının uymak zorunda kaldığı yasal zorunluluklara uygun olmadığı, bu sebeple Nisan 2012 ayındaki elektrik enerjisi alımına dair olarak taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerinin uygulanması gerektiği, bunu aşan bedele dair davalı tarafından düzenlenen fiyat farkı faturasının yerinde olduğu, davacının bakiye alacak hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında 365 gün süreli sözleşme imzalandığı ve sözleşme süresi dolduktan sonra da fiilen satış ilişkisinin devam ettiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık, sözleşme süresi dolduktan sonra satılan elektrik enerjisine satış tarihindeki rayiç bedelin mi yoksa süresi biten sözleşmede kararlaştırılan satış bedelinin mi uygulanacağı yönünde toplanmaktadır. Sözleşmede süre bittikten sonra aynı şartlarla uzayacağına dair bir hüküm bulunmadığından süreli olan sözleşmenin süre dolduktan sonra uygulanmasının yerinde olmadığının kabulü gerekir. Nitekim davacı da rayiç bedel üzerinden faturalar düzenlemiş ve davalıya tebliğ ettiğini iddia etmiştir. Dava konusu faturalara davalıya tebliğinden itibaren 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş ise fatura münderecatının kesinleşeceği 6102 Sayılı TTK’nun 21. maddesi gereğidir. Öte yandan faturaların davalı defterlerine kaydedilmiş olması halinde de benimsenmiş olduğunun kabulü gerekir. Ne var ki mahkemece bu yönler üzerinde durulmamış, araştırma ve inceleme yapılmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan, belirtilen yönler üzerinde durulup, gerektiğinde davalı kayıtları da uzman bir bilirkişiye incelettirilerek, deliller hep birlikte değerlendirilip, varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin harcın istenmesi halinde iadesine, 17.4.2014 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

**

Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 01.12.2015 tarih ve E. 2014/23721,K. 2015/21133

KARAR : Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanunî gerektirici sebeplere ve özellikle; 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 4. maddesindeki, Sözleşme: Mal veya hizmet alımları ile yapım işlerinde idare ile yüklenici arasında yapılan yazılı anlaşmayı ifade eder tanımı gözetilerek, aynı kanun kapsamında düzenlenen ihale sonucu yapılan sözleşmeye konu işlerin; hizmet, yapım yada mal olarak nitelendirilmesi gerekmekte olup, davaya konu A… – E… K… H… Ç… K… S… Açık Maden İşletmesinin Kurulması ve İşletilmesi Hizmet Alımı İşinin;

“Satın alınan her türlü ihtiyaç maddeleri ile taşınır ve taşınmaz mal ve hakları,” olarak ifade edilen mal tanımına uygun olmadığının;

“Bina, karayolu, demiryolu, otoyol, havalimanı, rıhtım, liman, tersane, köprü, tünel, metro, viyadük, spor tesisi, alt yapı, boru iletim hattı, haberleşme ve enerji nakil hattı, baraj, enerji santrali, rafineri tesisi, sulama tesisi, toprak ıslahı, taşkın koruma ve dekapaj gibi her türlü inşaat işleri ve bu işlerle ilgili tesisat, imalat, ihzarat, nakliye, tamamlama, büyük onarım, restorasyon, çevre düzenlemesi, sondaj, yıkma, güçlendirme ve montaj işleri ile benzeri yapım işleri” olarak ifade edilen yapım işlerine de uygun olmadığının;

“Bakım ve onarım, taşıma, haberleşme, sigorta, araştırma ve geliştirme, muhasebe, piyasa araştırması ve anket, danışmanlık, tanıtım, basım ve yayım, temizlik, yemek hazırlama ve dağıtım, toplantı, organizasyon, sergileme, koruma ve güvenlik, meslekî eğitim, fotoğraf, film, fikrî ve güzel sanat, bilgisayar sistemlerine yönelik hizmetler ile yazılım hizmetlerini, taşınır ve taşınmaz mal ve hakların kiralanmasını ve benzeri diğer hizmetleri” olarak ifade edilen hizmet işlerinden “benzeri diğer hizmetler” tanımına uyduğunun; SONUÇ : Bu çerçevede davacının 5084 sayılı Kanunun 7. maddesi gereğince aynı kanunun 4. maddesinde düzenlenen teşvikten yararlanmasının mümkün olmadığının belirgin olmasına ve bu yönde aynı gerekçeyle davanın reddine ilişkin mahkeme kararının isabetli bulunmasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının davacıdan alınmasına, 01.12.2015 gününde karar verildi.

 

-KARŞI OY- 01.03.2004 tarinde yürürlüğe giren 5084 sayılı Yatırımların İstihdamın Teşviki ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 4. maddesinde 31.12.2012 tarihine kadar uygulanmak üzere 2. maddenin (a) bendi kapsamındaki illerde 1.4.2005 tarihinden itibaren yeni işe başlayan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerin en az on işçi çalıştırmalırı, 01.04.2005 tarihinden önce işe başlamış vergi mükkellefi işverenlerin işyerlerinde en az on işçi çalıştırmaları halinde fiilen çalışan işçilerin prime esas kazançları üzerinden hesaplanacak sigorta primlerinin işveren hissesinin organize sanayi veya endüstri bölgelerinde tamamı, diğer yerlerde yüzde sekseninin Hazinece karşılanacağı ; Aynı Kanunun 7. maddesinde “2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ile 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden yapılan hizmet ve yapım işlerinin gerçekleştirilmesine yönelik faaliyetler hakkında 3., 4. ve 6’ıncı madde hükümlerinin uygulanmayacağı düzenlenmiştir. Yargılamaya konu sorun; davacı tarafından 4734 sayılı Kanun kapsamında ihale ile alınan işin istisna kapsamında kalıp kalmadığı noktasında toplanmaktadır. İhale ile alınan iş; imzalanan sözleşme kapsamında incelendiğinde; K….A…-E…. B Termik santralının ihtiyacı olan kömürün karşılanması için, toprağın sıyrılması, her türlü altyapı, tesis bakım ve onarımı, susuzlaştırma, her türlü servis ve ulaşım, yol yapımı, bakım ve onarımı, kömür çıkarılması, harmanlanması, homojenizasyonu ile santral teslim noktasına kadar taşınması işi olup, kısaca açık saha maden kömür üretim işidir. 4734 sayılı Kanunda tanımlar 4. maddede yapılmıştır. Buna göre mal: satın alınan her türlü ihtiyaç maddeleri ile taşınır ve taşınmaz mal ve hakları, ifade eder. Davacı şirketin kömür üretimi şeklindeki işi bu tanım kapsamında mal üretimi işidir. 5084 sayılı Kanunun istisnaları olan hizmet ve yapım işi niteliğinde değildir. Mal üretim faaliyetleri içinde zorunlu olarak yer alan hizmet ve yapım işleri asıl işin niteliğini değiştirmez. Yukarıda açıklanan gerekçelere göre davacının prim teşvikinden faydalandırılmasına yönelik davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin isabetsiz olması nedeniyle kararın bozulması gerektiği görüşündeyim. Sayın çoğunluğunu onama görüşüne bu nedenle katılmıyorum.